Yazar İnci Yılmaz Şimşek: Yazmak benim için bir ifade biçimi

Yazar İnci Yılmaz Şimşek, Yazarımız Mustafa Çifci’ye verdiği röportajda, “Kendimi küçük yaşlardan itibaren yazarak ifade ettim. Günlükler, şiirler, öyküler, denemeler, romanlar, senaryolar, masallar bunun birkaç çeşididir” dedi.

Yazılarıma konuk ettiğim edebiyatçı isimlere, 'kendinden söz et, neler yazıyorsun, kaç kitabın var' diye soruları hiç sormam. Size de sormayacağım. Zaten yaşayan Türk Yazarları arasında edebiyat kimliğinizle önemli bir konumdasınız. Üretiminiz ve eserlerinizle sizi tanıyor, severek okuyoruz. Toplumsal ve bireysel konularda sorularıma geçiyorum.

İsminizin anlamı nedir?

Öncelikle davetiniz için çok teşekkürler Mustafa Bey. Açıkçası böyle bir soru beklemiyordum. Farkınızı yine ortaya koydunuz. Bildiğiniz üzre 'İnci' istiriden çıkan değerli küçük bir taştır. İstiriyenin içine bir parazit girince onu sarar, sarmalar katman katman içindeki güzelliği ekleyerek inci haline getirir. Ben de ismimle müsemma bir insanım. İçimde kötülük barındırmam. Yaşadığım her olumsuz olayı kabul eder, benimser üzerini çiçeklerle bezerim. Kimilerine göre çekilmez olan acıları çekilir hale getiririm. Hayata güzel bakar, güzel yaşarım.

Yazmak, yazabilmek nasıl bir şeydir?

Açıkçası yazmak benim için bir ifade biçimi. Kendimi küçük yaşlardan itibaren yazarak ifade ettim. Günlükler, şiirler, öyküler, denemeler, romanlar, senaryolar, masallar bunun birkaç çeşididir. Yazmakla ilgili bir şiirim var sorunuza cevap olacağını düşünüyorum. Müsaadenizle paylaşmak isterim.

'Yazmak
Dünya cehenneminden
Kaçış biletim
Yazmak
Isırgan otları arasındaki
Gelinciği görebilmek
Isırgan otunun şifasına
Gelinciğin güzelliğine
Hayran olmak'

Her sırrınızı, her derdinizi, tüm kalbinizi paylaşabildiğiniz gerçek dostlarınız var mı hayatnızda?

Tabii ki de var Mustafa Bey. Bu konuda şanslı olduğumu söyleyebilirim. Sırları da kitaplara benzetirim herkese her sır söylenmez, herkes her sırrınızı anlamaz. Kimisiyle ailevi sırlarımı, kimisiyle mesleki sırlarımı, kimisi ile de kişisel sırlarımı paylaşırım. Ama bildiğim bir nokta var ki, o da verdiğim sır orada kalır.

Eğitimci-Yazar İnci Yılmaz Şimşek, Yazarımız Mustafa Çifci'nin sorularını içtenlikle yanıtladı.

Sevmediğiniz insanların ortak özellikleri nelerdir?

Sevmediğim insanları hayatıma almam, aldıysam da bir şekilde çıkarırım. Bencil insanları sevmem. Çevremdeki insanlar da benim gibi iyilik, güzellik dolu olmalı. İyiliği, doğruluğu, güzelliği, bilgiyi paylaşmaktan çekinmemeli.

Duygusal anlamda kadın erkek arasındaki en büyük fark nedir?

Açıkçası genelleme yapmayı pek sevmem ama kadınlar sorunlarını kolaylıkla paylaşabilyor ama erkekler bunu acizlik olarak görüp paylaşmıyorlar. Kadınlar sorunları ile kolayca başederken erkekler bunu içinde yaşıyor, maalesef. Bu sebeple kadınlar birbirleri için çözümler üretirken erkeklerin sorunları çözüme de ulaşamıyor.

Aşk, insanı şair yapar mı?

Her aşık şair olmayabilir ama her şair biraz aşıktır.

Yazarla yazar olmayan arasındaki fark nedir?

Bence yazması. Yazarlar yazarak konuşur, yazarak düşünür, yazarak güler, yazarak ağlar. Tüm duygu ve düşüncelerini yazarak ifade eder. Her yazan yazar olmaz bence. Yazarlık toplumun size atfettiği bir mertebedir.

Şiir nedir, dersek neler söylemek istersiniz?

Şiir bence edebi türler arasında en zor olanıdır. Diğer türlerde istediğiniz kadar kelime kullanabilirsiniz ama şiir eksilterek yazılır. Az ve öz kelime ile...

Yazarın en önemli özelliği nedir?

Bence bir yazarın en önemli özelliği empati yeteneğinin yüksek olmasıdır. Kendinize ait olmayan hayatları kaleme alıyorsunuz sonuçta. Yazdığınız karakterlerle üzülüp onlarla seviniyorsunuz. Bu sebeple etrafınızdaki insanlara başka gözle bakabiliyorsunuz. Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın bir insanın derdini dert edinip mutluluğunu paylaşabiliyorsunuz.

Yüzyıllar boyunca aşkın boyutu neden değişmiyor size göre?

Aşk hep vardı. Dünyanın yaratılmasının sebebi de aşktı, bence. Adem Havva'ya aşık olmasaydı yasak elmayı birlikte yemeselerdi yine de dünya var olur muydu? Adem ile Havva'dan beri, nesilden nesile aşkı çocuklarımıza taşıyoruz. Onları aşkla büyütüyoruz. Aşkı arıyoruz, aşkla uyanıyoruz her güne. Güneşin yeniden doğması belki de umrumuzda olmazdı aşk olmasaydı. Aşk bir mirastır. Büyüklerimizden aldık küçüklerimize devredeceğiz.

Bu yaşamın en tatlı yönü nedir?

Benim için evlatlarım. Onların büyümelerini izlemek. Bu muazzam bir duygu.

İşte budur, bunu da iyi ki yaşadım, dediğiniz neler oldu hayatınızda?

İyi ki annemin babamın evladı oluşum. İyi ki kardeşlerim olmuş. İyi ki yazmışım. İyi ki öğretmen olmuşum. İyi ki eşimle tanışmışım. İyi ki evlatlarım olmuş. Aslında iyi ki dediğim o kadar çok şey var ki... Ben küçük şeylerden mutlu olan bir insanım. Nefes aldığım için bile iyi ki diyebiliyorum.

Dünyanın en mucizesi size göre nedir?

Çocuklar. Çünkü çocuklar her şartta mutlu olabiliyorlar. Çok dirençliler. Her koşulda gülecek bir şey bulabiliyorlar. Her soruna bir çözüm buluyorlar. Bence bizler büyüyerek hata ettik. En azından içimizdeki çocukla barışık olalım isterim. Gülmenin yasak olduğu coğrafyalarda bile inadına çocuk kahkahaları atalım.

Güzel tanımınız nedir?

Ben güzel kelimesini çok kullanırım. Sanırım bu soru bu yüzden geldi. Sizin de dikkatinizden kaçmamış Mustafa Bey. Röportaj yapacağınız kişiyi çok iyi tanımışsınız. Güzel benim için hayata bakış açısı diyebilirim. Hayata bakış, hayatı yaşama ve hayatı geldiği kabul edip karşılama. Daha önce de değindiğim gibi tüm olumsuzlukları kabullenip onları çekilir kılma şeklidir güzel benim için. İnci gibi olmak yani kir tutmamak.

Kıskançlık, seven kıskanır doğru mudur?

Tabi ki hayır. Kıskançlık öncelikle güven ardından özgüven eksikliğidir. Kendisine ve karşısındakine güvenen kişi asla kıskanmaz. En azından ilişkilerde bu böyledir. Hayatın her alanında var maalesef. İş hayatında bile. Orada da kendi ile barışık olmayan, özgüveni olmayan insanlar kıskanır. Samimiyetle söylemek gerekirse ben şimdiye kadar kimseyi kıskanmadım. Kendime kimseyi rakip olarak görmedim. Bir önceki gün bulunduğum konum benim çıkış noktam oldu hep. Her zaman üzerine ekleyerek yeni günü tamamladım. Kıskanmak, hasetlik olmamalı bence yeryüzünde. Başka insanların başarısı ile de mutlu olabilmeliyiz.

Neden başladığı gibi sürmez ilişkiler?

Bence gereksiz bir beklentiden dolayı. İnsanlar kafalarında bir karakter belirliyor ve karşısındaki kişiyi ona çevirmeye çalışıyor. Bunu başaramayınca da ilişkiler yıpranıyor. Oysa insanları olduğu gibi kabul etsek, olduğu hali ile sevsek başladığı gibi devam eder ilişki. Çünkü kimse değişmiyor. Kimseyi değiştiremiyoruz. O yüzden ya olduğu gibi kabul edeceğiz ya da olduğu gibi hayatımızdan çıkaracağız.

İnsanı, doğayı, hayatı sevebilmek nedir size göre?

Sevmek, saygı ile başlıyor. İnsanın, hayvanın, bitkinin yaşam hakkına saygı duymak. Yaratılanı sevmek, yaradandan ötürü sözü benim mottom. Evrendeki her güzelliği fark etmek çok önemli. Bizim dışımızda da bir dünya var. Biz dünyanın merkezi değiliz. Bu narsist düşünceleri bir kenara bırakırsak dünya daha da güzel bir yer olur.

Atatürk sizin için ne anlama geliyor; bir cümle olarak anlatmak isteseniz ne derdiniz?

Atatürk özgürce yaşamak demek. Özellikle kadınlar bugün özgürce dolaşıyorsa, özgürce kahkaha atıyorsa, özgürce çalışıyorsa, özgürce evlenip boşanıyorsa; bunun mimarına saygı duymak gerekir.

Atatürk devrimleri amacına ulaştı mı?

Bence aslında ulaşmıştı. Ulaşmıştı diyorum çünkü seksen sonrası maalesef gerileme oldu. Biraz tarih bilgisi olanlar bunu rahatlıkla görebilir. Atatürk devrimleri yaptı. Tamam, sağolsun, teşekkür ediyoruz. Peki biz ne yaptık? Biz üzerine ne koyduk? Bunu düşünmek lazım.

Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.

Çok teşekkür ederim Mustafa Bey. Keyifli bir sohbet oldu.

[Aşk Yazarı Mustafa Çifci®- İstanbul, Ocak2024]