Yeraltı edebiyatının güçlü kalemi ve Dövüş Kulübü’nün yazarı Chuck Palahniuk’in en iyi eseri olarak gösterilen distopik romanı Yargı Günü’nde Amerikan ruhunda gizlenen her ayrılıkçı fantezinin, alternatif gerçeğin ve komplo teorisinin mantıksal sonucunu korkusuzca gerçeğe dönüştürüyor.
Yargı Günü, yazarın Bunu Bi’ Düşün, Miras ve Çığlık’la birlikte Düşbaz Kitaplar’dan çıkan dördüncü kitabı oldu.
Kendini beğenmiş, bunak siyasetçiler, artan genç erkek nüfus için kötü bir kader planlıyor. İşçi sınıfı erkekleri, soyluları gömmenin hayalini kuruyor. Üniversitelerdeki profesörler öğrencilere yalnızca kasvet ve buhran dolu bir gelecek vadeden teoriler öne sürüyor. Aylardır ülkenin dört bir yanında hareketlenmeye başlayan öfkeli adamlar, bu kişilere ve daha fazlasına karşı örgütleniyor, plan yapıyor ve başa geçmek için benzer düşüncelere sahip yoldaşlarla işe koyuluyor.
Bu adamlar sadece çok güvendikleri kişilere Yargı Günü’nün yaklaştığını haber veriyor. Yabancılarla konuşmuyorlar. Bir de bu uğurda hazırlanan, kılavuz niteliğindeki Yargı Günü adlı kitapta yer alan emirleri ezberliyorlar. Hesaplaşma günü için hazırlanıyorlar. Bir yandan da ölmeyi hak den kişilerin (profesörler, politikacılar, gazeteciler, akademisyenler vs.) bir listesini yapıyorlar.
Chuck Palahniuk, Yargı Günü’yle yine en iyi yaptığı işi yapıyor ve toplumdaki saçmalıkları ve aksaklıkları gayet sarkastik bir dille eşeliyor, bunu yaparken de siz kitabı yere atıp ondan tamamen uzaklaşmadan önce sizi ne kadar zorlayabileceğinizi görmek istiyor. Sahi, ne kadar dayanabileceksiniz?