Sıkılıyordu Victoria. Üzerindeki binlerce kara bulutla başa çıkmaya çalışıyordu. Günlerdir yakasını bırakmayan bir sağanak yağış hakimdi hayatında. Güneşi görmek istiyordu. Gökyüzünün sonsuz maviliğini. İçindeki ve tepesindeki kara bulutlar buna izin vermiyordu. Dağılır gibi olup yeniden toplanıyorlardı. Yıpranıyordu Victoria. Artık gözyaşlarını özgürleştirmişti. Ama yine de kimse görmemeliydi. Onun gözyaşlarını kimse göremezdi zaten. Yalnızca hayatında çok değer verdiği kişilerin görmesine izin veriyordu. Bu karanlık duygularıyla nasıl başa çıkabilirdi. Yıllardır, aylardır, haftalardır, günlerdir tek düşündüğü şey buydu. Düşündükçe bulutlar kararıyor, daha da yoğunlaşıyordu. Kafasını aniden göğe kaldırdı. Küçük bir ışık huzmesi gördü. Karanlığın ve kasvetin içinden sızan bu şey onu bir hayli heyecanlandırdı. İnanmak istedi. O ışığı seviyordu. Işığa aitti. Zamanında sevdiği şeyler kalbinde bir mezar oluşturmuştu. Bunun yükü çok ağırdı. Güveni, inancı zedelenmiş, hayattan istediklerini hiç alamamıştı. O ışık onu öylesine umutlandırdı ki, inandı. Sevdi o ışığı. Ne kadar az parlasa da sevdi. Bir gün içini ısıtacağına inandı. Kendini açık unuttuğu şarkıya öylesine kaptırmıştı ki, tepesinde kaybolan kara bulutları bile görememişti. Ve içinden inanmak geliyordu. Bu sefer inandığı şeylere sıkı sıkıya bağlı olduğunu hissetti. İnanırsa başaramayacağı şey yoktu. Yeter ki inansın, yeter ki sevsin. Kafasını ani bir şaşkınlıkla kaldırdı. Neler oluyordu böyle. Bir anda her şey maviye dönmüş, güneş ona yeniden gülümsemişti. İşte şimdi eskiye dayalı tüm yaraların iyileşme vaktiydi. Güneş ona gülümsüyordu, karanlığından çıkmış, yoluna hislerine kalbine ışık olmuştu. Dünyanın en büyük mutluluğuydu bu. İnanmak nasıl da tüm dünyasını değiştirmişti. Dışarı çıktı, yürüdü. Caddeler, sokaklar boyu. Düşündü. İçindeki sıcaklık her şeyi anlatıyordu. Daha başka bir şey düşünmesine bile gerek yoktu. Aniden o buz kesen dünyası nasıl da sımsıcacık olmuştu. Hepsi o küçücük ışığın kocaman güneşe dönüşmesiydi. Sevgisi yendi, inancı. Güveni, gücü. Ve inanç karanlığı yendi...
Sevgi her şeyi yenerdi. Sevgi her şeydi.
Çünkü mutluluğun her türü sevgiden geçerdi.
İnançtan...
Ve Victoria geri döndü. Artık kalbi acımıyordu...
Çünkü o artık güneşe aitti.