Kayıt dışı ekonomi ile vergi kayıp ve kaçağı olgusu, sadece devletin ve mali idarenin değil, Ülkede yaşayan tüccar ve esnaf kesimi de dahil, herkesin hayatını olumsuz yönde etkileyen önemli bir sorundur.
İdare de oldum olası bu sorunla bir şekilde baş etmeye çalışıyor, ama yine de her nedense üstesinden bir türlü gelemez bu problemin.
Sn. Unakıtan'ın Maliye Bakanı olduğu 2004 yılının 'kayıt dışı ekonomiyle mücadele yılı' olarak ilan edilmesinin üzerinden 11 yıl gibi uzun bir zaman geçmesine rağmen bu alanda yapılanların yeterli olup olmadığından emin değilim.
Bu konuda hiçbir şey yapılmadığını söylemek haksızlık olur esasen. İlgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarının, özel sektör temsilcilerini de içine alacak bir mantıkla, senkronize bir biçimde mücadele etmelerini öngören güzel bir Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı devreye sokuldu geçen bu süre zarfında, örneğin.
Kayıt dışılığın ve vergi kayıp ve kaçağının önlenmesine yönelik yasal ve pratik başka adımların da atıldığını biliyoruz. Ancak mevzuumuz bu konuda bu güne dek atılmış olan yararlı tüm adımların teker teker sayılarak değerlendirilmesi olmadığı için işin bu boyutunu burada bırakmak istiyoruz.
Bu arada, başkaları da bahsediyor mu bilmiyorum ama, bu, kayıt dışı ekonomi ve vergi kaçağı olayında, işin gerçekliğinin yanında bir de olayın 'toplumdaki algısı' da önem arz ediyor sanırım. Yani gerçekte herhangi bir ekonomik kayıt dışılığın olup olmadığıyla, varsa, bunun gerçek boyutlarının ne olduğu ve hangi sektör ya da sektörlerde ne ölçüde yoğunluk gösterdiği konusunda, ampirik araştırmalara dayanan gerçeğe yakın verilerin olup olmadığına bakılmaksızın; her önüne gelenin, kayıt dışılığın ortalığı kasıp kavurduğunu ve devletin bu hususta hiçbir şey yapmadığını ileri sürerek karamsar tablolar çizdiklerini görüyoruz.
Sorunun belli bir ölçüde algısal yanı bulunsa bile -ki bizce olabilir- bu olumsuz algıyı giderecek olan da, takdir edersiniz ki, yine devletin kendisidir.
Varsa, böyle bir algı sorununu giderme konusunda idarenin atacağı adımlar, en başta bu konudaki kendi gayretlerinin kamuoyu tarafından yeterince anlaşılıp takdir edilmesini de sağlayacaktır.
**
Kayıt dışı ekonomiyle mücadele işinin pek çok boyutu var, öte yandan.
Belgeli alışveriş yapmayı teşvik etme ya da zorlama ve gerçek dışı belge kullanmayı önleme başlıkları bu mücadelede atılması gereken onlarca adımdan yalnızca ikisidir.
Bu arada, bizim de özellikle sözünü ettiğimiz bu iki başlık altında yürütülebilecek mücadelede işe yarayacak yol ve yöntemlerin neler olabileceğiyle ilgili naçizane birtakım görüşlerimiz var.
Bunları ana adımlar halinde paylaşıyorduk siz değerli okuyucularla.
Kayıt Dışı Ekonomi İle Mücadele Çemberi adını verdiğimiz bu sistemin üçüncü ve son adımında kalmıştık.
'Belgeli Alışverişin Teşviki Adımı' başlığını taşıyan üçüncü ayağı ele almaya devam edelim.
**
- Adım: Belgeli Alışverişin Teşviki Ayağı:
Bilindiği üzere, vergi uygulamasında işlemeler, yasalarda öngörülen fatura vb. belgelere yazılmak suretiyle kayda geçirilmiş oluyor.
Vergi sistemimiz, mal ve hizmetlerin ilk üretiminden nihai tüketime konu edildikleri perakende aşamasından önceki safhaya kadar olan tedavül zincirinde (bu mal ve hizmetleri alıp vermek suretiyle) yer alan vergi mükelleflerinden birinin düzenlediği 'hasılat belgesi'nin diğeri tarafından 'gider belgesi' olarak vergi matrahından indirilebilmesine imkan tanıyor; böylece, aralarında cereyan eden (ve Hazine lehine işleyen) menfaat çatışması sayesinde söz konusu işlemlerin kayda geçirilmesi teorik olarak da olsa sağlanabiliyor.
Başka bir ifadeyle, satın aldıkları malı başkasına satacak olan vergi mükelleflerinin, aldıkları malın belgesini istememeleri kendi aleyhlerine olacaktır. Çünkü kendileri mal ve/veya hizmet satışında bulunurken, müşterilerinin kendilerinden belge istemeyeceklerinden emin olamazlar.
Müşterilerine satış belgesi düzenlemek durumunda kalacak vergi mükellefleri, kendi alışları sırasında belge almamışlarsa, hasılat faturalarındaki tutarlar, olduğu gibi, 'vergi matrahı' olarak karşılarına çıkacaktır.
Yani, mevcut vergi sistemimizde, kendileri de mal tesliminde ya da hizmet ifasında bulunan vergi mükelleflerini, en azından yasal açıdan, alışlarına ait belgeleri isteme konusunda önemli bir teşvik edici/zorlayıcı unsurun bulunduğunu söyleyebiliriz.
Mal ve hizmetlerin nihai tüketicileri konumundaki kişilerin yaptıkları alış verişlerde fatura-fiş almalarını sağlayacak (teşvik edici ya da zorlayıcı) herhangi bir mekanizma ise mevcut değildir.
Halbuki mal ve hizmetlerin, belgeli bir biçimde tedavül etmesini sağlayacak en kritik halka perakende aşamasıdır.
Perakendeci, müşterisine satış faturası düzenlemek zorunda kalmazsa eğer, o zaman, kendisi de toptancıdan alış belgesi istemeyecek ve belgesiz (yani kayıt dışı) alış veriş hareketi, bu noktadan geriye doğru ilerleyerek tüm aşamalara sirayet edecektir.
Zira iktisadi hayatta cereyan eden ve devletin de vergiye tabi tutmak istediği mal ve hizmetlerin ilk üretimden nihai tüketim aşamasına kadarki tedavül zincirini belli uzunluktaki bir su borusuna benzetirsek eğer; bir ucu doğrudan nehirden beslenen bu borunun diğer ucuna, su akışını kontrol edecek doğru düzgün bir vana takılmadığı takdirde, nehirden boruya giren suyun hesabı ve kontrolünün yapılması mümkün olmayacaktır.
Öte yandan belge düzeninin en zayıf halkası olduğunu söylediğimiz 'perakende' aşamasında, mal/hizmet satın alan en büyük müşteriler, her sene yaptıkları milyarlarca liralık alımlarıyla, kamu kurumları olduğu için; bu kurumlara, mal/hizmet alışlarına ilişkin belgeleri teker teker bildirme zorunluluğunun getirilmesi ile birlikte, perakende aşamasındaki kayıt dışılığın önlenmesinde çok önemli bir önlem alınmış olacaktır.
Nihai tüketicilerin, alışverişlerinde fatura-fiş almaları konusunda etkin bir biçimde teşvik edilmelerini sağlamak üzere de; akıllı belge sistemi çerçevesinde 'hasılat' olarak düzenlenip beyan edilmiş olan belgeler, örneğin her aynın örneğin 30. gününde ya da birkaç aylık periyotlar halinde Milli Piyango İdaresinin işbirliğiyle yapılabilecek ve neticesinde, söz konusu belgelerin kullanıcılarına (yani, yaptıkları alışverişlerinde bu belgeleri alıp bir ay gibi kısa bir süre saklamış olanlara) belge almaya yetecek ölçüde teşvik ve tahrik edici yaygınlık ve yoğunlukta para ödüllerin dağıtılacağı bir çekilişe tabi tutulmaları uygun olacaktır.