Unutulan Bayram Adetleri

Kime sorsak şimdiki bayramların tadı yok der, eski bayramları hasretle yad eder. Eski bayramlardaki heyecanın, mutluluğun, özenin artık kalmadığını anlatır.
 

Peki eski bayramlar ile günümüzdeki bayramlar arasında neler değişti? Tabi ki teknolojik gelişmeler, dijitalleşen hayat bayramların tadını değiştirdi. Uzaklar yakınlaştıkça akraba ziyaretleri telefonla, online görüşmelerle yapılır oldu. İnsanlar çalışma hayatının yoğunluğunu imkanları nispetinde bayramı tatil olarak değerlendirmekte buldu.
 

Günler öncesinden başlayan bayram hazırlıkları da günümüzde kalmadı. En azından büyük şehirlerde. Yapılan bayram temizlikleri, hazırlanan tatlılar, pişirilen yemekler gelen misafirlerin sayıca azalmasıyla yerini daha kısa sürede hallolan, pratik belki masrafsız hazırlıklara bıraktı. Tabi insanların ekonomik yaşantıları, öncelikleri de bunda önemli rol oynar hale geldi. Bayramlık almak gibi bir tabir farklı nedenlerle önemini kaybetti. Kimileri zaten sık sık üst baş alıp bayramlık almak sıradan hale gelirken, kimileri içinse lüks oldu. 
 

Neyse konudan şaşmayıp eski bayramların adetlerine dönelim. Günümüz çocuklarına mendil içinde şeker ve para versek ne hissederler acaba? Gelecek misafirler için günlerce öncesinden açılan baklavalar peki? Ya bayram panayırları? Bayram panayırı geleneği Osmanlı döneminden 90’lı yıllara kadar devam etmiş. İçinde çocuklar için lunapark bulunan, seyyar satıcıların bulunduğu panayırlar yerini artık büyük AVM ‘lerdeki oyun yerlerine bırakmış durumda.
 

Televizyon ve radyolardaki bayram programları o dönemin en büyük eğlence kaynağıydı. Bayrama özel verilen konserler televizyonda yayınlanır, skeçler, eğlenceli şovlar yayınlanırdı.
 

Özellikle bayramın ilk günü kurulan kahvaltı sofrası başında tüm aile toplanır, böylece arasında dargınlık olanlar barışır, aile bağları kuvvetlenir, yaşanan sıkıntılar bayram süresince yerini mutluluğa bırakırdı.  Günümüzün aksine apartman komşularını bile tanımayan çocuklar tüm mahalle komşularını tanır, kapı kapı bayramlaşırdı. O günlerde de ekonomik sıkıntılar, yoksulluk, kötülük elbette vardı. Ama sanırım mutlu olma isteği ve heyecan daha fazlaydı.