Atatürk, Sofya Askerî Ataşesi olarak görev yaparken tiyatronun gücünü fark etmiştir. Buna o kadar inanmıştır ki Balkan Savaşı'ndaki yenilgimizi Bulgarların güzel sanatlarda, özellikle tiyatro ve operadaki gelişmesine bağlamıştır.
Çağdaş bir devlet kurmak, çağdaş bir ulus yaratmak isteyen Atatürk, gerçekleştirdiği Türk Devrimi'nin halka benimsetilmesi için tiyatronun gücünden yararlanmayı istemiştir. Ona göre, devrimler, güzel sanatlar yoluyla yerleşir, benimsenir. Atatürk'ün önderliğinde ve onun direktifleriyle tiyatro ve opera çalışmalarına hız verilmiştir. Konservatuvar kurulmuş, tiyatro ve opera bölümleriaçılmış; tiyatro salonları ve binaları yapıldı. Kurulan fabrikalarda işçiler ve aileleri için tiyatro salonları açılmış, oyunlar gösterilmiştir. Dahası, Atatürk'ün özellikle yazdığı ve ilgilendiği Özsoy Operası, en kısa zamanda tamamlanmış ve İran Şahı'nın Türkiye ziyaretinde sahneye konmuştur.
Atatürk diyor ki: 'Türk ulusu, ancak varlığını derin ve sağlam kültür sınırlarıyla çevreledikten sonradır ki onun yüksek kapasitesi ve erdemi uluslar arasında tanınır. Bu nedenledir ki Atatürk, bir kültür ölçüsü olan tiyatroya, tiyatro sanatçılarına büyük değer vermiştir.
Tiyatronun gücü nereden gelmektedir? Her şeyden önce tiyatro bir okuldur. Sadece eğlence etkinliği değildir. Tiyatro, topluca yaşayan insanların, topluca katıldıkları bir anlatım aracı ve bir sanatıdır. Tiyatro, güzel sanatların bir koludur ve toplumun kültür ölçüsüdür. Tiyatro çoğunluğa yöneldiği için aynı zamanda bir halk sanatıdır. Tiyatro bir okul görevi yapar; bir yandan eğlendirir, diğer yandan da eğitir. Tiyatro izleyicisi, salona girdiği andan itibaren eğitim başlar. Seyirci, sessiz olmayı, gürültü çıkarmamayı, oyunu dikkatle izlemeyi, telefonla ve yanındakilerle konuşmamayı öğrenir.
Günümüzde tiyatronun önemi daha da artmaktadır. Çünkü her geçen gün birbirinden uzaklaşan, yalnızlaşan insanları, birlikte aynı şeyleri hissetmeye yöneltir. Tiyatro, insanların birbirlerini sevmesini, birbirlerine karşı saygılı ve iyi bir dinleyici olmasını, düşünüp yorumlar yapmasını sağlar, halkı uyandırır. Bu nedenledir ki Atatürk, tiyatronun Anadolu'ya yayılması için tiyatro sanatçılarını destekler ve özendirir: 'Sizin, vatana en büyük hizmetiniz, Anadolumuzu baştanbaşa dolaşıp sanatın ne olduğunu halkımıza anlatmak olacaktır(ASD II, s. 258).' der.
Atatürk, biliyordu ve inanıyordu ki bir ülkenin gelişmesi, yükselmesi için güzel sanatlara önem vermek gerekmektedir: 'Bir ulus ki resim yapmaz, bir ulus ki heykel yapmaz, bir ulus ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf edelim ki o ulusun ilerleme yolunda yeri yoktur(ASD II, s. 71).'
Atatürk, Onuncu Yıl Söylevi'nde şöyle demiştir: 'Türk ulusunun tarihî bir özelliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki ulusumuzun yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekasını, bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu, sürekli her türlü araçlarla ve önlemlerle beslemek, geliştirmek ulusal ülkümüzdür(ASD II, s. 318).'
Atatürk, güzel sanatların okul sayesinde gelişeceğine inanmaktadır: 'Okul sayesinde, okulun verdiği bilim ve fen sayesindedir ki Türk ulusu, Türk sanatı, ekonomisi, Türk şiiri ve edebiyatı bütün güzelliğiyle gelişir(ASD II, s. 47).'
Atatürk, güzel sanatların gelişmesi için okullar açılmasını desteklemekle kalmamış, yakın tarihimizde karşılaşılan yıkımları, işgallerin yarattığı olumsuzlukları, Kurtuluş Savaşı'nı anlatan eserler verilmesini de istemiştir: 'Öğretmen hanımlarımız, öğretmen beylerimiz, şairlerimiz, ediplerimiz, muharrirlerimiz, ulusa bu felaket günlerini ve onun gerçek nedenlerini açık ve kesin olarak anlatacaklar, yazacaklar. Bu kara günlerin dönmemesi için dünya yüzünde uygar ve modern bir Türkiye'nin varlığını tanımak istemeyenlere, onu tanıtma gereksinmesinde olduğumuzu uyaracaklardır (ASD II, s. 48).' Ünlü tiyatrocularımızdan Özdemir Nutku, Yaşayan Tiyatro yapıtında tiyatronun önemini ve gücünü şöyle sıralamaktadır. Tiyatro, seyredenlere;
Topluluk olarak yaşayışta özeni sağlar; kamu düşüncesi anlayışını getirir; sorunlar üzerinde kafa yormayı öğretir; sanata eğilimi güçlendirir; insanı çok yakından tanıtır. Tiyatro çalışmalarına katılanlara dayanışmayı, topluluk ortasında doğru ve güzel konuşmayı, düşünerek ve yorumlayarak okumayı öğretir. Kız erkek çalışmalarında cinsel kompleksleri ve tutarsızlıkları önler, güzellik duygusunu geliştirir. Ayrıca yurt çapında özdeş bir kültür anlayışı sağlar.'
'Çağdaş Türk kültürünü yaratmada, yaymada, anlamada ve anlatmada küçük yaştan itibaren bir ülkeye yararlı olacak organları yetiştirmek, okullarda yapılacak tiyatro çalışmaları çok faydalı olacaktı (S.230-232).'
Bir ülkenin gelişip kalkınabilmesi için nitelikli eğitim ve nitelikli güzel sanatlar alanında çalışmalar yapmak zorunluluktur. Yetişkinler ve çocuklar için oyun yazarlığı özendirilmeli, yarışmalar açılmalı, okullarda tiyatro etkinliklerine önem verilmelidir. Çünkü tiyatro, bir ulusun kültür ölçüsüdür, o ulusun kültür düzeyi, köylerindeki, kasabalarındaki, kentlerindeki tiyatroların çokluğu ile ölçülür.
Ülkemizin nitelikli eğitim ve güzel sanatların önemini anlatmak, nitelikli eğitim verilmesine, güzel sanatların yaygınlaşmasına katkıda bulunmak; genç kalemlerin yetişmesine olanak tanımak amacıyla Kadıköy'de bir EĞİTİMCİ SANATÇILAR DERNEĞİ (EĞSAD) kurulmuş ve etkinliklerine başlamıştır. Eğitime ve güzel sanatlara gönül verenlerin bu tür çalışmaları desteklemesi, ayrıca büyük önem taşımaktadır.
27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'nü ve tüm tiyatro yazar ve sanatçılarını kutlarım.