Tıkır Tıkır, Şıkır Şıkır  Projesini Projelendiğimin Projesi

Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü yeniden aklımıza getirip yazının başlığında belirttiğim 3P'yi açmak gerekir. Projesini Projelendiğimin Projesi…

Bu başlığı 14 Mayıs 2019'da sahibi olduğum www.esnafhabertv.com'da ve haftalık analizler yazdığım Hürses Gazetesi'nde yayınladığımda büroda ilk kapımı çalan gazeteci kimliği altında Amerikalı ve İngiliz araştırmacılar oldu. Onları ele verme, ifşa etme ve imha operasyonlarına karşı yazılan yazının yazılmayan tarafının peşindelerdi. Daha ne var ? Menüyü sayar mıyım hiç?

Cennetmekan Erbakan Hocam derdi ya 'Hans anladı da bizim Hasan anlamadı' Anlamak lazım. Mabadını yayarak, 'nasılda geçirdik' edasıyla siyaset yapmaktan uzaklaşıp kurgulanmış siyasi hayata bir çentik atıp, milli olduğu kadar yerli bir isyanın peşine takılıp yazmak lazım.

'Tüme varım' formülünü uygulayalım.

Yazımızda şöyle demiştik:

(Sağ partiler başta olmak üzere siyasetçiler için 'Dörtlü takrir' yol haritası oldu. Meral Akşener, İYİ Parti'yi kurmadan önce MHP'de bunu yaptı. Ahmet Davutoğlu da Ak Parti'de bunu yapıyor. Ali Babacan'da takrir geleneğini sürdürecek.)

Gerçekten takrir geleneği ete kemiğe büründü, partiler kuruldu. Seçim dönemi gelince 'Silahsız Siyasal Kuvvetler' içinde yerlerini alıp 6'lı masa içinde zorluklara, küçümsemelere Ak Parti artığı muamelesine karşı direndiler, sabrettiler…14 Mayıs seçimleri öncesi CHP listelerinden aday oluverdiler. Bu imkansızı başarmak değil midir? Yıllardır varlıklarına, tavırlarına, siyasi kararlarına karşı savaş açan, inanç değerlerine neredeyse hakaret eden Cumhuriyet Halk Partisi içindeki 'Huruç Hareketi' başladı. Saadet, Deva ve Gelecek partililer aday oldu. DEVA Partisi'nden 25, Saadet Partisi'nden 24, Gelecek Partisi'nden 19 kişi aday oldu. Bu listeden DEVA Partisi'nin 11, Gelecek Partisi'nin 11, Saadet Partisi'nin 8 milletvekili çıkaracak.

Şimdi Sadullah Ergin üzerinden CHP'lilerin isyanı gündeme gelirken kimine göre kuzu, kimine göre paşa paşa oy verecekler. 28 Şubat dönemini hatırlar mısınız? 'Hoca sarığındansa asker miğferini tercih ederiz' diyerek, 'irtica PKK'dan daha tehlikeli' sözlerine alkış çalan CHP'liler şimdi 'Erdoğan'dan kurtulma' adına bu isimlere oy verecek. Başka çareleri yok…

Bu isimler ki çoğunluğu İslami siyaset geleneğinden gelen yani Milli Görüş müktesebatından gelen milletvekilleri… Yeni bir grup kuracak güçte olacak. Her ne kadar İsmail Saymaz'ın 'CHP içinde yine bir AK Parti' tespiti bu anlamda değerlendirilebilse de bu anlamda huruç hareketi değil de nedir? Kızdıkları Sadullah Ergin'in FETÖ artığı gibi bakanlar iyi bilmeli ki Ergin, Milli Gençlik Vakfının Hatay il başkanıydı. Yan yana gelip 'mücahit Erbakan' diye çok slogan attık. Daha kimi sayayım ki ? Nedim Yamalı mı, Mehmet Emin Ekmen mi ? Hasan Karal'ı mı ? Cennetmekan Necmettin Erbakan hocamın naaşını Güven Hastanesi morgundan çıkarırken tabutu birlikte omuzladığımız Ahmet Davutoğlu'nun 'Tekbir… Allah-ü Ekber' bağırmasını dün gibi hatırlarım. CHP'nin içindeki bu huruç hareketi ileride Saadet Gelecek Partisi'nin tohumlarını da atabilir.

Projesini Projelendiğimin Projesi tıkır tıkır işliyor mu, işliyor.

Yazımızda yine şöyle demiştik:

(Ekrem İmamoğlu'nu belediye başkan adayı yaparak Türkiye'nin değerleriyle bütünleşmek isteyen Kemal Kılıçdaroğlu anlaşılıyor ki bu işlere kafa yormasının yanında dizayn ihalesi için pratikte yapıyor. 'Ben talibim' diyor.)

Evet, Kemal Kılıçdaroğlu 'ben talibim' dedi ve ihaleyi aldı. Bir yat ziyaretiyle ete kemiğe bürünen yeni dönem içinde Kemal Bey'in siyasi demeçlerini, gelecek senaryolarını dinlemek birçok insanı şaşırttı. Bu millet 'Allah' kelimesini CHP yöneticilerinin ağızlarından duymak için yıllarca bekledi. Nasıl 12 Eylül rejimi cennetmekan Necmettin Erbakan'ın yıllarca 'din dersini zorunlu kılma' hayalini gerçekleştirmiş ise CHP'de dindarların, mütedeyyinlerin, muhafazakarların hayallerini bir bir anlatmaya, hayata geçirmeye başladı.

Dedim ya Projesini Projelendirdiğimin Projesi tıkır tıkır işliyor.

14 Mayıs seçimlerini görmek için yine o dönem yazdıklarımıza atıf da bulunmak gerekli. Yazımızda şöyle demiştik:

(Siyasetin esas oğlanı kim olacak? Devlet bir onarım sürecine girmek istiyor. Dini hayat başta olmak üzere yeniden toplumun dizayn edilmesi gündemde. Dizayn İhalesi CHP'ye mi yoksa Ak Parti içinden oluşacak/oluşturulacak yeni bir harekete mi verilecek?)

14 Mayıs seçimlerinde 'Kemal Kılıçdaroğlu mu Recep Tayyip Erdoğan mı?' tercihi tarihi bir önem taşıyor. Uluslararası çevrelerde iki adaya ilişkin yapılan tahkimata bakıldığında derin elma kurdu İngiliz aklının, Alman istihbaratının, ABD'nin evangelistlerin tüm aparatlarının Erdoğan karşıtlığının üzerine bina edilmesi 'ölüm/kalım mücadelesi' değil midir? Dünya Erdoğan 'sız bir Türkiye'ye alışık değil. Hazırlıklı hele hiç değil. Ortadoğu ve Asya merkezli politikalarının göbeğinde bulunan aldığı başrol ile ABD, AB, Şangay Örgütü ilişkilerini 'Tahterevalli' gibi sürdüren Erdoğan'a İsrail'in düşmanlığı maksimum seviyede değil. Çünkü İsrail, İstikrarsız bir denge politikası yerine istikrarlı dengeyi sürdürme gayretinde. Kırım ve Balkanlar açılımı Türkiye' siz olmaz. Nasıl Putin'in yaşamak için havaya, suya ihtiyacı var onun gibi Erdoğan'a ihtiyacı var. Ankara'dan bakınca ne Moskova ne Pekin Erdoğan 'sız bir Türkiye'nin aleyhine olacağını düşünüyor.

Yazımızda şöyle demiştik:

'Devlet bir onarım sürecine girmek istiyor. Dini hayat başta olmak üzere yeniden toplumun dizayn edilmesi gündemde' demiştim. Oradan devam edelim. Dini hayatta yapılacak onarım sürecinde Anadolu İslam'ı yeniden diriltilmek isteniyor. Bu da bir cemaatin lokomotifliğinde yapılacak.)

Helalleşmeyi istikrarlı bir siyaset argümanı olarak sergileyen Kemal Kılıçdaroğlu bu gücü elbette kendisine bu süreci hazırlayan dini cemaatler ve İslami siyasi akımların tecrübelerinden faydalanarak yapıyor. Dini cemaat devlet adına dini hayatı yeniden tanzim etme gücüne sahip. Bir süredir İslami kesimleri seküler hale getirme gayreti üzülerek belirteyim ki meyve vermeye başladı.

Bizim Müslüman/şuurlu Müslüman ayrımını yapmamız bu nedenle çok önemli. Özellikle Milli Görüş geleneği üzerinde son 20 yılda yapılan operasyonlar; bu yapının 'Milli' misyonunu var eden 'Şuurlu Müslüman' tavrını antiemperyalist duruşunu törpülemeye yöneliktir.

Bu dönem için kanırttırılarak taraflara kabul ettirilen Cumhurbaşkanı adayının etnik ve mezhepsel yönü dini hayata yönelik onarım sürecinin en önemli ayağını oluşturmaktadır.

Bir Ak Parti var Ak Parti'den İçeri

Aday listelerinin genel görünümüne bakıldığında milletvekili kadrolarının neredeyse yüzde 70'inin tasfiye edildiği görülüyor. Erdoğan 'Metal yorgunluğu' diye tanımladığı Parti'nin son dönem gidişatına yeni bir neşter daha attı. Bir bahçıvan edasıyla budamanın yapılmadığı giderek daha iyi anlaşılacak ki Erdoğan'ın çevresi yeniden dizayn ediliyor. Oldu olası eskiye karşı tavırlı olan yeniden değil yeni baştan inşa ve ihya hareketi yapan Erdoğan milletvekili listelerinde de onu yaptı. Yeni baştan bir parti milletvekili grubu oluşturacak.

Sağdan baksanız partinin genetik kodlarının dayandığı geleneği neredeyse tamamen silen Erdoğan bu boşluğu ittifaka Yeniden Refah Partisi'ni katarak doldurdu. Öncü isimlerden 'Kim var? Diye saysanız iki elin parmağını geçmeyecektir.

Şimdi CHP içinde 'AK Parti kuruluyor' korkusuna takılanlar iyi bilmeli/görmeli ki Ak parti içinde de Erdoğan sonrasına hazırlanan yeni bir AKP var.

Hatırlayın MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, partisine yapılan milletvekili aday adayları başvurusu konusunda 'Çok sayıda aday adaylığı girişiminin FETÖ ve PKK iltisaklı unsurlar tarafından yönlendirildiği tespit edilmiştir' dememiş miydi?

Ak Parti'den bu konuda herhangi bir yorumun, tespitin veya kararlılığın geldiğini kimse duymadı. '14 Mayıs'ta Erdoğan kazandı, iş bitti' diye bakanları uyarmak gerekir ki iş yeni başlıyor. Çünkü dışarıda gün geçtikçe gelişen kemikleşmeye karşı Ak parti içinde zaaf noktalarının oluştuğuna yönelik izlenim ümit ederim ki somut hal almaz.

İttifaklarla gelen partilerin adaylarını kastetmiyorum ama listelere konan isimlerin yarın bir gün tercih noktasına gelindiğinde 'Erdoğan 'sız yola devam' veya 'nerede tırak orada bırak' tavrı geliyor gelmekte olan siyasi bir operasyondur.

Erdoğan'ı yalnızlaştırmak liderin kendi tercihiyle yapılacak bir strateji değildir. Erdoğan'ın yanını eskileri temizleme niyetiyle boşaltma gayreti liderin elini rahatlatma değil ileri dönük bir hesaplaşmanın bir habercisidir.

Sadakatli kadroların yani adanmışların tribünde bekletilip dadanmış kadroların sahaya sürülmesi kendi kalesine giden topların fileyi havalandırmasıyla sonuçlanacaktır.

Projesini Projelendiğimin Projesi tıkır tıkır işliyor mu, işliyor.