Ticaret sicilinden kaydı silinen şirkete ödeme emri tebliğinin hukukiliği nedir?

0

I-GİRİŞ

Vergi İdaresi, tasfiye işlemi bitmiş, tamamlanmış ve ticaret sicilinden kaydı silinen bir şirkete, Ba-Bs formu vermediği gerekçesiyle, özel usulsüzlük cezası kesmiştir. Kesilen cezaya karşı, mükellef düzeltme talep etmiş. Vergi dairesi bu talebi red etmiştir. Bunun üzerine tasfiye olmuş şirketin ortakları dava açmıştır. Olaylar sırasıyla şöyle gelişmiştir.

II- TİCARET SİCİLİNDEN KAYDI SİLİNEN VE TÜZEL KİŞİLİĞİ SONLANAN ŞİRKET DAVAYA TARAF OLABİLİR Mİ?

İptal davası açılabilinmesi için, dava açan yanın davaya taraf olma ehliyetine sahip olmasına bağlıdır. Adına, ödeme emri düzenlenen şirketin .... tarihinde feshedilip, ticaret sicilinden kaydı silinerek, tüzel kişiliğinin sona ermiş olması nedeniyle, hukuken mevcut olmayan, şirketin haklara sahip olması, borçlu kılınması ve temsili olanaklı bulunmamaktadır.

III-FESH EDİLEN LTD.ŞT. ADINA BA-BS FORMUNU VERMEDİĞİ GEREKÇESİYLE ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI KESİLEBİLİR Mİ?

Tasfiye olmuş, tasfiyesi tamamlanmış bir limited şirkete, Ba-Bs formu vermediği gerekçesiyle kesilen cezayı vergi mahkemesi ortadan kaldırmıştır. Gerekçe şöyledir :

Olayda, adına ödeme emri düzenlenen şirketin ...tarihinde feshedilip, ticaret sicilinden kaydı silinerek tüzel kişiliğinin sona ermiş olması sebebiyle, hukuken var olmayan şirketin haklara sahip olması, borçlu kılınması ve temsili olanaklı değildir. Bunun sonucu olarak, tüzel kişiliğin sona ermesinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi, olmayan şirket adına tarh ve ceza kesme işlemleri tesis edilemez; tesis edilen işlemler de, herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz (1).

Gelir idaresi en son Tahsilat Genel Tebliğlerini tek bir tebliğde toparlayıp, Seri:A, Sıra:1 nolu tebliğ şeklinde topluca yayınlamış, eski tebliğleri ilga etmiştir. Bundan sonraki çalışmalarda Gelir İdaresi yerleşik yargı kararlarını da dikkate alarak çıkaracağı genel tebliğlerde hukukun üstünlüğünü, müstakar hale gelmiş, içtihatları da dikkate alarak uygulamaya yön vermesi, gereksiz işlemlere başvurmaması, ve bürokrasiyi azaltması gerekmektedir. Eski, yanlış ve hukuka aykırı uygulamalara son verilip, Danıştay'ın en son yeni içtihatlarını izleyip, yeni ve en son gelişmelere göre uygulamalarını iyileştirici yönde düzeltmesi gerekmektedir.

Örneğin pay devri yapıp, ortağı olduğu limited şirketten ayrılmış, eski ortak hakkında ödeme emri tebliği hukuki değildir. Şirket borcu nedeniyle orta yerde yeni ortaklar varken, eski ortaklara tebligat yapılması son derece yanlıştır. Diğer taraftan ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk sorunu çözülmelidir. Zira, inceleme elemanı tarafından önerilmemiş tarhiyatlar hakkında, inceleme elemanı tarhiyat için ihtiyati haciz talep etmemiş olmasına rağmen vergi dairesi ihtiyati haciz uygulamaktadır. Bu durum ne derece hukukidir. Borçlu mükellefin özel mal varlıklarına, otomobiline bilhassa banka hesaplarına blokaj konulması ne derece hukuki bir durum ve uygulamadır. Bu gibi uygulamaların, Türkiye çapında yapılan mal varlığı araştırmalarının ne derece geçerli olduğu tartışmalıdır. Vergi uygulamaları mükellefleri

mağdur etmemelidir. Vergi uygulaması adeta bu gibi yanlış uygulamalar neticesinde vergi çilesine dönüştürülmek istenmektedir. Özellikle idare tarafından elektronik ortamda konulan hacizlerin yeniden elektronik ortamda kaldırılması gerekmektedir.


(1) Bkz.14,06,2005 gün ve E:2005/1018-K:2005/1227 sayılı Danıştay 7.Dairesi kararı