Yazılı basının hatırı sayılır gazetelerinden birisine 2006 yılında yazdığım bir yazıda aynen şunları ifade etmiştim: 'ABD eğer Ortadoğu ve Kafkasya'ya yerleşme planları yapıyor ise, ilk olarak Suriye ve İran'ı saf dışı bırakmak zorundadır.' Şuan Amerika'nın demokrasi! getirdiği Ortadoğu'da halet-i ruhiye malum!
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile birlikte Kuzey Afrika… Suriye… Irak… Şimdi de İran… Ya sonra!!!
Her şey 1979 İran İslam Devrimi (mollaların devrimi) ile başladı. Bu tarihten itibaren İran, ideolojik ve mezhepçi bir dış politika anlayışını benimseyerek, Suriye'den Irak'a, Lübnan'dan Yemen'e ve son olarak da Bahreyn'e kadar uzanan geniş bir coğrafyada Şii mezhepçiliğini ihraç etmeye o ülkeler üzerinde nüfuzunu artırmaya başlamıştır. Çok da başarılı olmuştur. Öyle ki, Lübnan'da İran destekli Hizbullah'ın ne kadar etkili ve halkı politize ettiği malum. Bu arada Türkiye'de bir dönem dinci terör örgütü olarak adından söz ettiren ve insanları vahşi yöntemlerle öldüren Hizbullah ile karıştırılmamalı. İki oluşum farklıdır.
Hizbullah… Kurulma mantığı İsrail'i yıkmak. İran'ın baş tacı, Lübnan'da siyasi ve askeri bir parti olarak hayatına devam eden bu oluşum, İran'ın en önemli paramiliter güçlerini de bünyesinde barındırmaktadır. Suriye'nin muhaliflere karşı İdlib ve Halep bölgeleri başta olmak üzere, Suriye genelinde Esad rejimine kol kanat olan işte bu oluşum ve türevleridir. Lübnan halkı üzerinde de büyük etkiye sahip olan örgüt, İran'dan her türlü siyasi ve maddi desteği almaktadır. ABD Hazine Bakanlığı'nın değerlendirmelerine göre, İran'ın Hizbullah'a yıllık maddi yardımı *700 milyon doları bulmakta olduğu bilinmektedir.
Hizbullah hem Lübnan'da hem de bölge ülkelerde Şii halkı politize edecek kadar etkin bir yapıdadır. Türk dış politikasının Suriye özelinde tartışıldığı bir ortamda esasen, Türkiye bir nevi 9 yıldır dolaylı olarak Suriye'de Hizbullah ile de mücadele etmektedir. Çünkü Hizbullah, Esad rejimini muhaliflere karşı pekala desteklemektedir. E Türkiye'de Esad rejimini hedef alan Suriye Milli Ordusu (SMO) ve türevlerini destekleyince çık işin içinden çıkabilirsen.
Suriye'de İran destekli gruplar İdlib'de olduğu gibi bu ülkenin her karış toprağında Esad rejiminin arkasında muhalif gruplara karşı mücadele etmektedir. İran'ın bu milis güçleri, 2014 senesinde DEAŞ'a verilen mücadelede ABD ile birlikte ortak hareket ederek, Obama yönetiminin DEAŞ'a karşı yürüttüğü ortak operasyonlarda etkili olmuştur. O dönemde ABD'nin İran ile sahada koordineli olarak çalışması, sonradan bu milis güçlerin namlularının ABD güçlerine çevrilmesine sebep olmuştur. Obama bunu iyi hesap edemedi herhalde.
Hizbullah'ın ne kadar etkili olduğundan bahsettik, e Hizbullah'ı geçelim tamam, fakat Suriye topraklarında Esad rejimine destek veren nice İran güdümlü milisler de mevcut… Bedir Tugayları, Fatimiyyun Tugayı, Zeynebiyyun Tugayı, vs. Hepsi Suriye muhalif gruplara karşı yoğun saldırı gerçekleştirmektedir. Özellikle 8 yıllık İran-Irak savaşı (1980-88) boyunca İran destekli milisler yukarıda saydığım coğrafyada adam kaçırmadan, suikastlara varıncaya değin nice eylemleri organize etmiş ve gerçekleştirmiştir.
Türkiye, İran ve Suriye İdlib'de Ne İstiyor?
İran-Rusya, İdlib ve Halep'te ayrıca ülke genelinde milis güçler aracılığı ile Esad'ı desteklerken Kremlin sözcüsü paralel bir açıklama yaparak İdlib'i 'terör beşiği' olarak nitelendiriyor ve bu sorunun çözülmesi gerektiğini açıklıyor. Terör beşiği olarak kastettiği şey, Esad'a karşı olan muhaliflerin ve onun türevlerinin bölgedeki varlıkları. Türkiye ise yeni bir göç dalgasının oluşmasını haklı olarak istemiyor ve Esad'ın yaptığı operasyonlara karşı çıkarak, saldırıların bir an önce durması gerektiğini, sivillerin yerlerinden edilmemesi gerektiğini her fırsatta dile getiriyor. Türkiye ayrıca bu bölgedeki muhalif unsurları da Suriye rejimine karşı desteklerken bir yandan İran'ı karşısına alıyor. Nerden bakılırsa bakılsın Suriye krizi büyük bir bela olarak dokuz yıldır yakamızda. Türkiye, Suriye ve özellikle İdlib konusunda Rusya ve İran'a karşı elini güçlü tutamadığı kanaatindeyim. Bir yanda İran ve Türkiye çözüm için Astana'da tokalaşıp medyaya pozlar verirken, sahada ise tam tersi olarak silahların ve namluların gölgesinde hayatlar sonlanıyor ve maalesef şehitler veriliyor.
İran'a karşı ne yapılabilir?
İran'da tahmini olarak 40 milyona yakın Türk yaşamaktadır ve bu kesim geçmişte devletin uyguladığı mezhepçi Şii ideoloji tarafından birçok alanda çeşitli baskılara maruz kalmıştır. Türk dili sorunu, ekonomik yönden pek geliştirilmeyen Türk bölgeleri, adil olmayan şekilde Türklere yapılan yargılamalar ve niceleri… Ülkemiz ekonomik, sosyal ve etnik açıdan Farsileştirilmeye çalışılan İran Türklerinin sorununa karşı duyarlılığını artırabilir ve bu konularda İran rejimine baskı yapabilir, elini güçlü tutabilir.
Kanın ve gözyaşının tarihiyle yaşıt olduğu bu coğrafya Ortadoğu. İlk kardeşkanı bu topraklarda döküldü; Kabil kardeşi Habil'i öldürdü. Türkiye de bir Ortadoğu ülkesi olduğuna göre her anlamda zor bir kaderi bünyesinde barındırıyor.
-----------------------
* https://www.aa.com.tr/tr/analiz/iran-destekli-terorist-gruplarin-suriye-deki-varligi-/1732926