Efsane olduğunu düşündüğüm La Casa De Papel dizisini izlediğimde haberdar olmuştum bu tür bir sendromdan. Dizide kendini ve çalışma arkadaşlarını esir alan bir banka hırsızına aşık olan bir kadın vardı. Hırsızların hiçbiri gerçek isimlerini kullanmıyor ve kendilerine şehir isimleri veriyorlardı. Bu hırsıza aşık olan ve dizinin ilerleyen bölümlerinde ise onların arasına katılan bu kadın da kendine Stockholm adını vermişti.
Bahsettiğim dizide kısa da olsa işlenen bu konunun çıkış hikayesi aslında 1973 yılına dayanmakta. Ve hikayenin ana konusu ise yine bir banka soygunu. Bu olayda soyguncular 4 banka görevlisini 6 gün süreyle esir alıyorlar. Bir süre sonra bayan olan bu 4 banka çalışanı soygunculara karşı şefkat beslemeye başlıyor. Olay öyle bir duruma gelir ki polislerin bankaya operasyon düzenleyeceğini anlayan rehineler soyguncuları uyarır, kurtarıldıktan sonra onlarla görüşmeye devam eder ve avukatlık ücretlerini bile karşılar. Ve hatta içlerinden biri nişanlısından ayrılarak soygunculardan biri ile evlenmeye niyetlenir.
Tıbbi olarak kabul gören Stockholm sendromu bir kişinin rehin alınma, cinsel taciz, şiddet gibi psikolojik, fiziksel ve duygusal açıdan şiddete maruz kalsa bile kendisine bunları yaşatan kişiye karşı sadakat, empati, şefkat göstermesi; psikolojik olarak onun esareti altında bulunmasıdır.
Aslında kişinin geliştirdiği bir savunma mekanizması olan bu durum umudunu kaybeden kişilerde görülür. 'Celladına aşık olmak' olarak da tanımlanan bu durum, kendisine her türlü zulmü yapan kişiden az da olsa bir iyilik görmesi durumunda bireyin minnet hissetmesidir.
Bu sendromu yaşayan kişiler uykusuzluk, güvensizlik, konsantrasyon bozukluğu, şaşkınlık gibi ruhsal ve fiziksel değişimler yaşarlar.
Kendisine eziyet eden kişiye minnet duyma, yapılan kötü davranışları yok sayma, kendisini istismar eden bireyle empati kurma, şiddetten kurtulmak için kendisine bunu yapan kişiye yaranmaya çalışma ve en kötüsü yaşadığı her türlü kötü muamelenin sorumlusu olarak kendini görme hali bu sendromun belirtileridir.
Bu sendromun tedavisinde amaçlanan kişinin maruz kaldığı kötü muameleyi anlamasını sağlamak ve suçluluk duygusundan kurtulmasına yardımcı olmaktır. Sonrasında kişinin çevreye karşı yeniden güven duyması amaçlanır.
Bireyin içinde bulunduğu bu psikolojik çıkmazdan kurtulması için yaşadıklarını objektif olarak yorumlayabilmesi gerekir. Yolunu bulmasında güvenilir aile ortamı ve güvenilir arkadaşlara büyük iş düşmektedir.