Siyasal Kuvvetler iş başında 

Ahlatlıbel deyip geçmeyin… Ankara'nın İncek yakınlarında eski ismi ile Yalınca Köyü civarlarında bulunan Ahlatlıbel Cumhuriyet tarihinin Mustafa Kemal Atatürk emri ile yapılan ilk arkeolojik kazısının yapıldığı yerdir. Tarihi kazı alanının üzerinde 6 siyasi parti genel başkanının Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin değiştirilmesine kendi deyimleriyle güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesine ilişkin görüşmelerine şahit olduk. Toplantıya katılan 3 siyasi parti; CHP, İyi Parti ve Demokrat Parti geçtiğimiz seçimlerde Millet İttifakını oluşturan 3 siyasi partiydi. Geriye kalan 3 siyasi partiden biri olan Saadet Partisi ise uzunca bir dönem CHP ile flört yapmasının yanında eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün tazyiki ve referansıyla Deva ve Gelecek Partisi'ni neredeyse bu ittifaka dahil etme görevi üstlendi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'altılı ganyan' diye değerlendirdiği 6 siyasi parti 28 Şubat'ta tekrar bir araya gelerek deklerasyonu kamuoyuna açıklayacak.

Tarihe dikkat edin 28 Şubat'ın yıl dönümü… Çeyrek asır önce Türkiye'ye yönelik 'rot balans' ayarının yıldönümünde şimdi de iktidardaki Erdoğan hükümetine 'rot balans' yapılacak. O dönemde iktidarda Doğru Yol Partisi'nin desteğiyle Refah Partisi merhum Necmettin Erbakan vardı. Şimdi de iktidarda MHP ve Büyük Birlik Partisi'nin desteğiyle Recep Tayyip Erdoğan var. O dönem Türkiye'deki İslami siyasi hareketi Erbakan'ın elinden alınıp Fethullah Gülen'e teslim etme operasyonu yapıldı. Şimdi de Recep Tayyip Erdoğan'ın elindeki geniş muhafazakar kesimin elinden alıp yeni bir isme teslim etme operasyonu var. Peki kime teslim edilecek? Teslim etmeyi kim belirliyor ? Kişiyi kim tayin ediyor?

Önümüze çıkan iki tane ülke var. Bir tanesi Amerika Birleşik Devletleri… Zaten Joe Biden muhalefetin eli ile iktidardaki Recep Tayyip Erdoğan'ı düşüreceklerini ilan etmişti… İkinci ülke ise İsrail… İşin garip tarafı ki Refahyol hükümetinin kurulmasına da özellikle Erbakan'ın Başbakan olmasına sert tepki gösteren İsrail'in o dönemdeki Cumhurbaşkanı Waizman iktidar aleyhine sözlerinden sonra 28 Şubat gerçekleşmişti. Şimdi de İsrail Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'ye geleceği gün için geri sayım başladı.

Benzerlikler bununla sınırlı değil… O dönem iktidardaki Refahyol Hükümetini indirebilmek için Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in bu işi 'Silahsız Kuvvetler halletsin' sözünden hareketle 5 meslek örgütü eylem planı açıklamıştı. Şimdi de Erdoğan'ı iktidardan indirme operasyonunu 'siyasal kuvvetler' eşliğinde yapmak istiyorlar. İşin garibi şu ki; 6 siyasi partiden biri olan İyi Parti'nin Genel Başkanı 28 Şubat döneminde masaya yumruğunu vurmuş; başörtüsünü, çarşafı, sakalı, cübbeyi yasaklamak isteyen, ezanı Türkçe'ye çevirmek isteyen Kur'an kurslarını kapatmak isteyen, İmam hatipleri sınırlandırmak isteyen askerlere tepki koymuştu. Şimdi köprünün altından çok sular aktı. O partilerden biri olan Refah Partisi ve o partinin şu andaki devamı Saadet Partisi'nin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Refahyol hükümetinin en önemli kilit noktalarından biri olan RP'nin grup başkan vekili idi. Diğer bir taraftan da Sivas olaylarının faturasını ödemekle meşguldü.

Mehmet Moğultay'ın bürokratlarından Kemal Kılıçdaroğlu ise genel müdürlüğünün ötesinde aktif bir görevde değildi. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise askerler Necmettin Erbakan'a 'rot balans' yaparken harp okullarında öğretim üyeliğine devam ediyordu. Belki bu partiler içinde iki isim var. Ali Babacan ve Gültekin Uysal'ın yaşları ise birbirine yakın… O tarihte ikisi de Amerika'da eğitimlerini tamamlamış yeni yeni Türkiye'ye adapte olmaya çalışıyorlardı.

Türk siyasi hayatı birbirini takip eden yıllarda tekerrüre düşer. Bazen birbirini taklit eder, bazen de yapılan hatalar görmezden gelinerek aynı çukura bir daha düşülmesini sağlar. Şu anda da aynı istikamet devam ediyor. Takvim yapraklarında başka tarih kalmadı mı ki Devlet Bahçeli'nin deyimi ile 'Altılı Ganyan' 28 Şubat tarihinde iktidarı indirme eylem planını açıklayacak. Size de garip gelmiyor mu?

İçerideki görüşmelerde dikkat çeken en önemli unsur bana göre Deva ve Gelecek Partisi'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grup kurmaya yönelik istekleri oldu. Özellikte Deva Partisi… Çünkü Deva Partisi grup kurmaya karar verdiği zaman AK Parti içinde hem de HDP içinden milletvekillerini çok rahatça transfer edecek durumda. Ancak CHP'den ve İyi Parti'den de emanet milletvekilleri alacaktı. Deva'nın operasyonel gücü son zamana kadar Gelecek Partisi'nden daha öndeydi. Özellikle Güneydoğu'da HDP ile yapılan işbirliğinde HDP'li kadroların Deva listesinden seçime girmesine yönelik görüşmeler bile yapıldı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun ve Temel Karamollaoğlu'nun yanı sıra Ali Babacan da HDP'nin güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş hareketinde yer almasını ısrarla savunan partilerden biri. Ancak son zamanlarda Abdullah Gül ile Ahmet Davutoğlu'nun kopan bağları yeniden tamir edilerek etkileşime geçmesi ve Davutoğlu'nun stratejik derinlik ilkesinden yola çıkarak siyasi partiler arasında mekik dokuması gözlerden kaçmıyor. Burada asıl bakılması gereken AK Parti içinde yapılacak ve yapılmak istenen vakum hareketidir. Bir süredir AK Parti içindeki kıpırdanmaları, buna ilişkin gelen ifadeleri okuyucularıyla paylaşıyordum. Ama iş bu sene geçen yıldan daha ciddiye girdi. AK Parti içinde muhalif duran milletvekilleri için kalk borusu çalındı. Eğer 28 Şubat'ta istenilen eylem kararı kamuoyunda ve meslek örgütlerinde destek görürse AK Parti'nin içindeki kıpırdanmalar Deva Partisi'ne doğru yönelecek. Burada TOBB'un lojistik desteğine illerdeki fonksiyonuna sıkı sıkı bakmak gerekir.

Burada kimse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan elinin yalnızca armut toplamaya yettiğini düşünmesin. Erdoğan koronavirüs testinin pozitif çıkmasıyla birlikte eve kapanırken taktiksel olarak bir eylem planı hazırladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın miladı 28 Şubat'tı. 28 Şubat'ın 25. yıl dönümünde kabine başta olmak üzere beklenilen revizyonları ve reform hareketlerinin ilanını verecekti. Şimdi Erdoğan'ın bu tarihte yapacağı hamleye karşı MHP lideri Devlet Bahçeli'nin deyimi ile 'Altılı Ganyan'ın eylem planını açıklamasının denk gelmesi hiç de tesadüf değil. Erdoğan AK Parti'ye hakim midir, değil midir ? Bugüne kadar hakim olduğunu ve bir milletvekilini bile fire vermediğini gördük. Ancak bundan sonra seçime bir buçuk sene kaldıktan sonra milletvekillerini tutmakta zorluk çekebilecektir.

İşte burada Erdoğan'ın elinden alınmak istenen muhafazakar kimliğin teslim edileceği yapı, hareket ön plana çıkmaktadır. Bu iş Erdoğan'dan alınacaksa kime teslim edilecektir. Cemaatlerin, tarikatlara bakıldığında inanılmaz bir hareketliliğin olduğu görülmektedir.

Gerisini haftaya yazalım. Vesselam