Havaların kavurucu sıcaklığına bakmayın azizim, Ankara'da göz gözü görmüyor. Bir izin peşine düşmek isteseniz de boşuna uğraşmayın, izler birbirine karışmış durumda. Kim, kimin yanında, karşısında bilemiyorsunuz. Kim Milli Görüşcü, kim kripto, kim HAKYOL'cu kim Menzilci ? Kimse hakkında 'Ben bilirim, biz şunu yapmıştık' demeyin. Eski çamlar bardak oldu. Siz, siz olun 'ciğerim yandı bir bardak su' demeyin. Derseniz, susuz gidip susuz gelirsiniz.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Meclis Başkanı olarak seçildiği günden beri harcadığı en büyük zaman diliminin 'eski ve yeni milletvekilleriyle görüşme' olduğunu söylerken bu ziyaretlerden dolayı, bazen zamana bağlı yetiştirmek zorunda olduğu işlerin bile çok geç saatlere kalabildiğini ancak bundan şikayetçi olmadığını aktardı.
Basın toplantısındaki şu sözü ilginçti:
- Eski milletvekilleri TBMM'ye bankamatikten para çekmeye gelmiştim, Başkana bir uğrayım diye geliyor.
O'nu dinlerken aklıma rahmetli Serdengeçti geldi. Mebus olup TBMM kapısından girecekken baka kalır. Döner kapıdan erkek girer, kadın çıkar. Kadın girer, erkek çıkar. Sözü patlatır rahmeti bol olsun:
- Döneklik Meclis'in kapısında başladı.
Böyle bir ortamda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti'yi yeniden inşa edeceğini söylüyor. Türkiye de dünya da yeniden inşa edilirken, kartlar yeniden karılıp dağıtılırken, 100 yıllık hedefler yeniden konulurken, 17 yıllık iktidar partisinin yeni baştan kurulmasını değil yenilenmesini öngörüyor. Kolay mı? Vallahi kolay değil. Çünkü bir çok konuda güvendiği, itimat duyduğu yol arkadaşları tarafından aldatılan bir Erdoğan var.
Esasına bakarsanız Erdoğan şehit olmaya hazır bir intihar komandosu... Böyle olduğu için Peyami Safa'nın dediği gibi 'Devrimbaz'ların arasına, 'düzenbaz'ların safına, 'din hokkabazlarının' hilelerine sızı verdi. Parti kurulurken onu göklerden indirmeyen mason üyeler, lions kulübü temsilcileri, siyonistseverler, İngiliz, Amerikan muhipleri nerede şimdi? Hatırlıyorum da Ak Parti kurulurken 'hoca efendiye gitmek lazım' dediklerinde 'Cuma günü Hamidiye'ye gidelim. Hasbihal ederiz Hocamla' diyecek kadar genetiğine Erbakan işlemiş diyen Erdoğan'a hoca efendi ne ki ?
Şimdi her biri ayrı bir yazı konusu olacak konu başlıklarını sıralayayım. Hani diyor ya Özdemir Asaf; 'Ben üç şey biliyorum/ Dinlemekle dört kılana anlatacağım.' Ben anlatayım, gerisini siz tamamlayın.
TRT KİMİN DERDİ? AKLI KUMPASA ERDİ
İstanbul seçimleri öncesi TRT ilginç bir biçimde gündeme geldi. Osman Öcalan'ın TRT Kürdi'ye çıkarılması konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan 'TRT'deki arkadaşlarım bilirler. Bu konuda arkadaşlarıma güveniyorum' demişti. Güvendiği tek isim TRT Genel Müdürü İbrahim Eren...
Ancak ardı ardına parti içinden Eren'e ilişkin bir taarruz var. Diriliş dizisinin yapımcılarının dost meclislerinde 'ATV'ye geçmeye mecbur kaldık' sözlerine yeni yeni anlam vermeye başladım. Eren'e taarruz farklı bir yönden reyting yönünden de gündemde.
Genel Müdürlüğe oturduğundan bu yana başarılı hizmetlere de imza atan TRT Genel Müdürü Eren'i koltuğa oturtan iradeye gücü yetmeyenler son günlerde arkadan dolanmaya çalışıyorlar. Genel Müdüre rağmen haber dairesi başkanı kaç kez değiştirildi? Son genel müdüre rağmen Öcalan'ın TRT Kürdi'ye çıkarılması işi de bunun bir parçası.
Siyasette kumpas kurmaya alışmış Erkin Koray'ın şarkısında belirttiği; 'Bir o yana bir bu yana yatma Şaşkın' gibi konsa alışmış siyasilerin parmağı, gövdesi kumpası var burada.
Bu işi TRT'ye paslayan siyasetçi bir taşla kaç kuş vurmayı hesaplıyor dersiniz? Allah'tan sayın Bahçeli kumpası fark etti de, Cumhurbaşkanını da kurtardı.
AK PARTİ'DE İMAMOĞLU'NUN HAMİSİ KİM?
Ekrem İmamoğlu'nun Beylikdüzü belediye başkanı iken Ak Parti içinde bir etkisi var mıydı, olabilir miydi?
Soru açık, cevap da... Beylikdüzü belediye başkanı iken ruhsat meselesi yüzünden karşı karşıya geldiği kaymakamın görev yerinin aniden bir Güneydoğu ilinin ilçesi olması şaşırtmıştı herkesi. Bu şaşıranlar ilk önce bakanlar olunca, birer ikişer gittikleri ilde kaymakamı çağırtıp konuyu enine boyuna öğrenmek isteyince ister istemez gözler İmamoğlu'nun isteğini kırmayan siyasi iradeye çevriliyor. Kaymakam bir bir anlatıyor olup biteni. İş bununla da bitmiyor. FETÖ iddiasıyla CHP'nin Beşiktaş ve Ataşehir Belediye Başkanları'nın görevden alıma döneminde Ekrem İmamoğlu'nun topun ağzında olduğu biliniyor. Onun süreci ortaya karışık bir halde. Yolsuzluk mu FETÖ mü ? Ak Parti içinde ittifaklar kuruluveriyor. Birden bire görevden alma konusu gündemden çıkarılıyor.
Zannederim bu konuyu Külliye'nin maliki ile aynı zamanda öğrenmiş oldum. Dönem yenilenen İstanbul seçimi dönemi... Şimdi bu hesaplar irdeleniyor.
DAVUTOĞLU'NU YAKAN İŞGÜZAR KİM?
2015 yılında Rus uçağının düşürülmesine yönelik Ahmet Davutoğlu'nun açıklamalarında ilginç bir husus var:
'2012 Haziran'ında Suriye uçağı bizim uçağı düşürdü. Başbakanımız o dönem angajman kuralları ilan etti. 'Türk sınırına 5 km yaklaşan uçaklar vurulur' şeklinde. Bu andan itibaren yerine getirilen talimatlar başbakandan alınmış sayılır. Ben başbakan olunca bu angajman kuralları yenilendi. Rus uçağı düşürüldüğünde 'Kesinlikle açıklama yapmayacaksınız, sınırlarımızda kimliği belirsiz bir uçak düşürülmüştür diyeceksiniz' dedim. Rusya ile de bu durumu paylaşmamız lazım dedim. O arada da Rusya'dan aynı şeyi düşünmüşüz gibi 'uçağımız düşürülmüştür' diye açıklama yapıldı. Hangi işgüzar bilmiyorum ama 10 dakika sonra Cumhurbaşkanlığı'ndan 'Rus uçağını düşürdük' diye bir açıklama yapıldı. Televizyondan gördüğüm anda beynimden kaynar sular döküldü. Hemen Genelkurmay Başkanı'yla görüştüm, bir iletişim hatası olduğunu söyledi ve o açıklama 2 dakika içinde geri çekildi.'
Davutoğlu, açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı yetkilisi hakkında 'İşgüzar' yorumunu yapıyor. Kim bu işgüzar? Kimseden açıklama gelmedi.
Bu sorunun cevabı tartışılırken bir süredir Cumhurbaşkanımızın ekibinden iki kişinin rekabetini görmüyor değiliz. Bir Kumpasa kurban gitmeseler bari...
Dahası var azizim. Var olmasına da yazdığım gibi Ankara'da göz gözü görmüyor. Hava çok sıcak, tam da kumpas havası...