Sen mi gerçeksin, yoksa ben mi?

Akşam üzeri. Aklımda bin bir türlü soru, uzun süredir bitiremediğim kitabıma kaldığım yerden devam etmeye çalışıyorum. Güneş derin bir uykuya dalmış, hava serinlemiş, kuşların cıvıltıları kesilmişti. Şehir derin bir sessizliğe gömülmüştü. İçimde tarif edemediğim duygular beni bir köşeye sıkıştırıp tehdit ediyormuşçasına, yoğun hisler duymamı sağlıyordu. Tekrar kitaba dönmem gerektiğini hatırladım. Kitapta farklı gezegenlerde aşk yaşayan insanlar vardı. Farklı gezegenlerde ama aynı kalbi taşıyan. Bir kız vardı. Biraz umutsuz ve hırpalanmış. Gezegenini, gökyüzünü, doğayı ve her şeyi seven. Ama yine de mutsuz olan. Ya da kendine mutsuzluklar arayan. Küçük bir çocuk iken hep uçmayı istermiş. Kollarına yapraklar takıp uçma hayali ile yaşayıp, düşse bile canı yanması gerekirken gülücükler saçarmış. Etrafındaki herkes aşktan söz ediyormuş. Bir gün aşkı çok merak edip annesine sormuş. 'Aşk nedir Anne?' demiş. Annesi de gülümseyerek, 'İki kişinin tek bir kalp olmasıdır' demiş. O günden sonra hep kalbini yarım sanmış. Seneler geçmiş, büyümüş ve yarım bir kalp ile yaşayamayacağı gerçeğini kendine hatırlatıp duruyormuş. Peki ya gerçekten kalbinin diğer yarısı kimdeymiş?

Kitabın içindeki resme bakıp kitabı ani bir refleks ile kapattım. Düşünmeye başladım. Tekrar kaldığım yere dönüp küçük kızın resmine baktım. Bu nasıl bir şeydi? Resmen hayal gücüm bana oyunlar oynuyordu. Kendimi tıpkı bir deli gibi hissetmemi sağlamıştı gördüğüm resim. Bu ben olabilir miydim? Olabilir miydim değil resmen bendim. Elimi kalbime götürdüm. Kalp atışlarım bedenimi parçalayıp dışarıya çıkacak gibiydi. Ya dedim, kalbim yarımsa. Peki diğer yarımı neredeydi veya kimdeydi... İçimi saran bu boğucu duygular bunun yüzünden miydi? Kitaba dönüp resme tekrar tekrar baktım. Sen mi gerçeksin, yoksa ben mi? dedim. Kalbim yanıt verdi. Gerçek olan bendim. Evet gerçektim. Ellerim vardı, kalbim atıyordu ve görebiliyordum! Peki içimdeki dehşet verici acı... Buna neden olan tek şey kalbimin yarısını kaybetmemden kaynaklı olabilirdi. Tek kapı oraya çıkıyordu. Kalbim yarımdı, yarısını kaybetmiş, ya da henüz bulamamıştı. O an için tek kalpli bir insan olmayı diledim. Keşke kalbim sadece kendime ait olsaydı. Keşke tek kalpli bir insan olarak hayatıma devam edebilseydim.