Seçim öncesi olası senaryolar...


Senaryo sözcüğünü, seçim öncesi olabilecek gelişmeleri –çalışmaları- açıklamayaçalışmak için kullandım.

Cumhur ittifakının, seçimden önce ileriki bir seçimde parlamentoda çoğunluğu elde edebilmek ve cumhurbaşkanlığını kazanmak için bazı kanunlarda değişiklik yapması ve bazı girişimlerde bulunması gerekecek.

Girişim dediğim, Erdoğan'ın aday olabilmesine olanak sağlayacak olan Parlamentonun erken seçim kararı alması için 20'ye yakın milletvekilinin ikna edilmesi, diğer taraftan da TBMM'de çoğunluğu elde edebilmek için seçim kanunlarında değişikliğe gidilmesi. Ve erken seçim kararı alınmazsa parlamenter sisteme geçilmesi.

Bu konuları teker teker irdelemeye çalışalım:

Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı adaylarının Erdoğan olduğunu kamuoyuna şimdiden deklare etmiş bulunmaktadır.

Kamuoyu her ne kadar inandırılmış olsa da, Anayasa'mıza göre TBMM'nin alacağı bir erken seçim kararı dışında Erdoğan'ın 3. kez aday olabilmesi mümkün görülmüyor.

Neden mümkün olmadığını çok basit bir şekilde izah etmeye çalışayım: Erdoğan 2014 ve 2018 seçimlerinde halk tarafından Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Yani Anayasamızdaki tabir ile 2 defa Cumhurbaşkanı seçilmiş oldu.

2 defa seçilme hakkı, 2007 yılında Anayasa'nın 101.maddesinin ikinci fıkrasının 'Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.' şeklinde değiştirilmesi ile kazanıldı. 2007'den önce bir defa Cumhurbaşkanı olunabiliyordu.

2017 yılında Anayasa'nın bu maddesi yeniden tedvin edildi. Uygulamada mevcut bir maddenin sadece birkaç ibaresini veya fıkrasını –paragrafını- değiştirecekseniz çerçeve maddede bunlara atıf yapılarak madde değiştirilmektedir. Maddenin büyük bölümü değiştirilecekse veya atıfı belirtmekte zorluk çekiliyorsa maddeyi bütünüyle değiştirme yoluna gidilmektedir. Bu madde değişikliğinde, 2007'deki ikinci fıkra, bütünüyle aynen muhafaza edilmiş, yani değiştirilmemiştir.

Bu düzenlemeye 116.madde ile bir istisna hüküm getirildi. Bu istisna hüküm ile Parlamento erken seçim kararı alır ise Erdoğan yeniden seçime katılma hakkını elde etmiş olacak. Bu istisna hükmün getirilme nedeni, 2018 seçimlerinde ortaya çıkacak parlamento çoğunluğunun alacağı bir erken seçim kararı ile Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı dönemi bitmeden sona erdirmenin önüne geçmek için düşünülmüş olabilir. Bunu makul kabul etmek gerekir. Diğer taraftan, cumhur ittifakı yeterli çoğunluğu elde etmiş olsaydı, parlamentodan diledikleri tarihte bir erken seçim kararı alarak Erdoğan'ın seçime katılmasına olanak sağlanacaktı.

Cumhurbaşkanının neden sadece 2.dönemi için böyle bir formül düşünülmüş de 1. dönemi için benzer formül düşünülmemiş. İlk kez cumhurbaşkanı seçilen bir kişi de pekala parlamentonun erken seçim kararı ile karşılaşabilir ve çok kısa sürede cumhurbaşkanlığı sona erdirilebilir.

Düzenlemenin adil ve hakkaniyete uygun olması bakımından her iki halde yani hem 1 ve hem de 2.defa seçilen cumhurbaşkanlarının, parlamentonun erken seçim kararına karşı, seçilme haklarını korumak gerekirdi. Başka bir ifadeyle madem 2.dönem için böyle bir formül düşünülmüş, 1. dönem için neden düşünülmemiştir?

Anlaşılan o günkü anayasa değişikliğinde Erdoğan'ın durumuna uyan 2. dönem formülüydü, o nedenle böyle bir düzenlemeye gidildi.

Erdoğan'ın, aday olabilmesi için 2023 genel seçimlerinden önceki bir tarihte parlamentodan erken seçim kararının çıkması gerekecek. Bunun için de cumhur ittifakı dışındaki milletvekillerinindesteği sağlanmaya çalışılacak.

İkinci senaryo ise seçim kanunlarında değişiklikler yapmaktır.

Bugüne kadar yapılan bazı anketlerde MHP'nin barajı aşamayacağı ve AKP'nin oylarında azalma olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla her iki parti ister istemez birbirine mahkum gözüküyor.

Seçim kanunlarında değişiklikler için kolların sıvandığı söyleniyor.

Bu hamle ile seçim sonuçlarını lehlerine çevirmeye çalışacakları kuşkusuzdur.

Milletvekili Seçimi Kanununda nispi temsil sistemi öngörülmüş. Bu sistemin karma bir sisteme dönüşmesi yönünde çalışmaların yapıldığı konuşuluyor.

Karma sistem, hem nispi ve hem de çoğunluk sisteminin uygulandığı sistem olarak biliniyor. Yani bazı illerde bugünkü nispi temsil, bazı illerde de çoğunluk sisteminin uygulanacağı anlamına geliyor.

Çoğunluk sistemi basit bir düşünceye dayanıyor. Bir seçim çevresinde en çok oyu alan parti, o seçim çevresindeki milletvekillerinin tümünü alıyor.

Çoğunluk sistemi rahmetli Özal döneminde denendi.

Yapılacak simülasyonlar sonucunda, sisteme karar verileceği düşünülüyor.

Anayasa'nın 67.maddesinin 2.fıkrasındaki hükmün de dikkate alınması gerekecek. Bu hükme göre, seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacaktır.

Seçim kanunlarının niteliği, bir bakıma o ülkedeki demokrasinin evrildiği aşamayı gösteriyor.

Bu nedenle seçim kanunlarının, anayasa değişikliği, genel ve özel af gibi parlamentodan nitelikli bir çoğunlukla geçmesi gerekir. Uzlaşma kültürü için bu şart. Aksi takdirde her parti kendi menfaatini düşünerek bu kanunları yaz boz tahtasına çevirir.

Çoğu demokratik ülkelerde temel hak ve özgürlükler, seçim kanunları gibi kanunlar organik kanun kabul edilerek, bunlar için nitelikli çoğunluk aranmaktadır.

Mevcut duruma göre seçim kanunlarında yapılacak değişikliklerin kanunlaşması için AKP ve MHP'nin oyları yeterlidir. Bu konuda bir sıkıntı görülmüyor.

Sıkıntı Parlamentonun erken seçim kararında yatıyor.

Güçlendirilmiş parlamenter sisteme gelince:

Daha önceki 'parlamenter hükümet sistemine geçmenin zamanı..' yazımda belirttiğim gibi, eğer Erdoğan parlamentodan erken seçim kararını çıkaramayacağına ve seçime katılamayacağına kanaat getirirse, bu sisteme döneceğine inanıyorum.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi yazmamı isteyenler oldu. Neyin nesiymiş diye. Yazımızın konusu olmamakla birlikte çok kısa olarak bazı parametreleri ortaya koymak mümkün. Esasen anayasa hukuku literatüründe 'güçlendirilmiş' ibaresi kullanılmamaktadır.

Güçlendirmenin bir ayağı parlamentodur. Diğer boyutları da yargı( mahkemeler), idareler, yükseköğretim, sayıştay, hakimler ve savcılar kurulu, medya v.s.dir. Cumhurbaşkanının yetkilerinin azaltılması gibi.

Parlamento nasıl güçlenir konusunu başka bir yazıda belirtmeye çalışacağım.