Alman markası olarak Türkiye piyasasına giren, 2004 yılından itibaren de Aslan Ticaret tarafından yüzde 100 Türk markasına dönüştürülen Schafer, bugün sofra takımından pişirme grubuna kadar 2 bin 800 adet ürünü tüketiciyle buluşturuyor.
Şirketin ilk 6 ay değerlendirmesi ve yeni hedeflerin paylaşıldığı basın buluşmasında konuşan Schafer CEO’su Murat Aslan, yılın başında yüzde 10 büyüme hedeflediklerini, bunun yüzde 92’sinin gerçekleştiğini, kalanının da yılın son dönemindeki şahane cuma, okula dönüş, 11.11 gibi kampanya günlerindeki satışlarla gerçekleşeceğini söyledi.
Aslan, e-İhracat’ta büyümeye devam edeceklerini, bu anlamda Amerika’ya özel önem verdiklerini söyledi. Türkiye’nin Amerika kıtasına büyük miktarda dizi film ihraç ettiğini söyleyen Schafer CEO’su Murat Aslan,“ Aslında Türkiye sadece dizi ihraç etmiyor, aynı zamanda Türk kültürünü de ihraç ediyor. Bir bakıyorsunuz, Ezel dizisinin 6 farklı ülkede uyarlaması çekilmiş. Dizide Türk kahvesi içiliyor, çay içiliyor, sofra kültürü gösteriliyor. Bu da farklı pazarlara açılmamız için vesile oluyor. Kahve makinesi, çay makinesi satıyoruz, ev tekstili satıyoruz” dedi.
‘Amerika pazarına özel önem göstereceğiz’
Bu nedenle yeni dönemde, Amerika’ya özel önem göstereceklerini vurgulayan Aslan, “İhracat yapmak istediğiniz veya girmek istediğiniz pazarlara özgü, o ülkenin kültürüne uygun koleksiyonlar yaparsanız başarılı olursunuz. Mesela bize büyük gelen fincanlar Amerika için küçük. Bizim beğendiğimiz hiçbir şeyi beğenmiyorlar. Her şeyleri makro. Oraya özgün ürünler ürettik. Yakında e-Ticaret platformlarının hepsinde Amerika’da olacağız ve kendi sitemizi de kuracağız. Özellikle bu pazarda büyük ev tekstili atılımı yapacağız. Türk ev tekstili hem çok kaliteli hem çok güçlü” diye konuştu. e-İhracat’la girdikleri Amerika’da daha sonra perakende mağazalar açacaklarını söyleyen Murat Aslan, “Özellikle ev tekstilinde Made in Türkiye algısı her geçen gün güçleniyor. Türk malı artık bir marka. Amacımız Türk kültürüyle birlikte büyümek. Hamam kültürü ürünleri, mutfak, ve diğer yaşam odaları ile büyümek. Hâlihazırda orada bunu çok güzel yapan Türk markaları var. Biz de geniş bir ürün yelpazesiyle önce e-İhracat, sonra mağazalarla büyüyeceğiz” dedi.
‘Türkiye’de 5.5 milyon kişi yalnız yaşıyor’
Pandemi ile birlikte dünyada bütün toplumların sosyolojik yapısının değiştiğine dikkati çeken Aslan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de 5,5 milyon insan tek başına yaşıyor. Artık yılda 800 bin evlilik oluyor ama 80 bin de boşanma var. Bu 80 bin çift eskisi gibi ailesinin yanına dönmüyor, tek yaşamaya başlıyor, 160 bin haneye bölünüyorlar. Biz de çalışmaları buna uygun yapıyor, buna göre ürün üretiyoruz. Artık çok fazla çeyizlik ürün görmüyoruz. Bir tarafı nevresim, diğer tarafı yatak örtüsü olan ürünler revaçta. 12 kişilik yemek takımları artık geride kaldı. Bu nedenle biz de toplumun bu yeni sosyolojik yapısına uygun ürünler ve satış metotları geliştiriyoruz.”
Yurt dışından e-Ticarete sınır
Önceki gün yayınlanan ve yurt dışından e-Ticaret yoluyla gelen alışverişlerde sınırın 150 avrodan 30 avroya düşürülerek ek gümrük vergisi gelmesini değerlendiren Aslan, “Türk perakendecisi için olumlu olacak bir adım. Tüketiciye ceza gibi görünse de olay tüketmekten ibaret değil. Çünkü o tüketicinin de bir yakını, kendisi, akrabası bu ekosistemin içinde ve nihai fayda, ülke menfaati olmalı. Ben kararı doğru buluyorum” dedi.
‘Hammaddeye ek verginin bedelini tüketici ödüyor’
Paslanmaz çelik ithalatına getirilen ek verginin bedelini tüketicinin ödediğini belirten Aslan, “Türkiye’de üretilebilen bir üründe üreticiyi koruyacak tüm önlemlerin alınması lazım ama orada politik olarak filtrelemeyi doğru yapmıyoruz. Piknik termosu Türkiye’de üretiliyor fakat 6 saat sıcak-soğuk tutacak termos veya kapağında ısı derecesi görülebilen termos burada üretilmiyor. Termosu bir bütün olarak düşünerek hepsine vergi getiriliyor. Enflasyonla mücadele adına bu ayrımın yapılması gerekiyor” dedi.
‘Kazandığını rezidansa yatıran bugün zorlanıyor’
Her sektörde, her şirkette konsolidasyon beklediğini söyleyen Murat Aslan, “Fikir tek başına nakit akışını yönetemiyor. Geçtiğimiz 3-4 yılda muazzam satışlar, çok yüksek kârlar görüldü. O zaman yatırım yapmayan, kendi sektörü yerine, rezidans yatırımına para harcayan bugün zorlanacak. O para artık yok. Kazandığın dönemde o para şirkete gelir olarak girmediyse, kirada olduğu dönemde kazanırken onunla gayrimenkul alıp depo yatırımı yapmayan süreçten kötü etkilenecek” dedi.
‘Patron dert yanmaz, ya çözüm üretir ya da kapatır’
Son dönemde enflasyonla mücadele programının piyasaları sıkıştırdığını, satışların düştüğünü belirten Aslan, bu nedenle sektörde ödemelerde sarkma olduğunu, çok fazla konkordato gerçekleştiğini söyledi. Bu zorlukları aşmanın patronların görevi olduğunu, bu nedenle yeni iş yapış şekilleri geliştirmeleri gerektiğini vurgulayarak, “Şirketinizi ve çalışma sisteminizi buna göre planlamanız, düzenlemeniz gerekiyor. Gençler 1.5 yılda iş değiştiriyor diye sızlanma, mızmızlanma lüksümüz yok. Z kuşağına hükmedemeyiz. Bu yüzden değişimi görüp ona göre hazırlanmalıyız. Patron dert yanmaz, mızmızlanmaz, iş görür... Ya çözüm üretir, ya kapatır” diye konuştu.