Bilindiği gibi, sahte fatura kullanma veya düzenleme fiilleri dolayısıyla mükellefler hakkında sahte belge düzenleme veya kullanma suç raporları düzenlenmektedir. Düzenlenen bu raporların bir nüshası savcılık kanalıyla kamu davası açılabilmesi için Asliye Ceza Mahkemeleri 'ne iletilebilmektedir.
Hakkında, vergi tekniği raporu düzenlenen vergi mükellefi konuyu önceki aşamalarda öğrenemeyip, savcılık aşamasında hakkında vergi tekniği raporu ve ayrıca suç raporu düzenlendiğini muttali olabilmektedir. Bu aşamada, sahte ve muhteviyatı itibariyle sahte belge düzenlemek ve iştirak suçu ile ilgili hakkında hem vergi suçu raporu ve hem de vergi tekniği raporu düzenlenen mükellefin yasal haklarını burada nasıl kullanacaktır?
Temelde ilk aşamada mükellefin hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu konusunda bilgi sahibi olması mümkündür. Diğer taraftan, mükellefin gıyabında düzenlenen gerek vergi suçu raporu ve gerekse vergi tekniği raporlarına karşı mükellefin dava açma, savunma olanakları giderek zayıflamaktadır. Örneğin; kendisi hakkında, vergi tekniği raporuna istinaden ve ayrıca düzenlenen vergi suçu raporuna istinaden kamu davası açılan bir mükellef bu durumdan savcılık aşamasında haberdar olmaktadır. Hal böyle olunca, mükellefin bu aşamada yapabileceği işlemler sınırlanmaktadır. Buna göre;
1- Mükellefin savcılıkta vereceği ifadeye göre her halükarda 213 sayılı VUK md 359 hükmüne göre kamu davası açılacaktır.
2- Kamu davasının açılmasından önce, mükellefe mutlak surette vergi inceleme raporları ile beraber vergi ceza ihbarnamelerinin tebliğ edilmiş olması ile mükellef bu durumdan daha ilk safhada muttali olacak ve buna göre yasal yollara müracaat edebilecektir.
3- İdarenin, vergi tekniği raporunu düzenlediği tarihte mükellefin, KOD:4 diye belirlenen özel esaslara alınması sonucunda piyasada iş yapma olanakları önemli ölçüde daralacak ve mükellef mal satamaz veya hizmet sunamaz duruma düşecektir.
4- İdarenin, birçok işlemleri mükellefe haber vermeksizin sürdürmesi (Özel esaslara alma, gıyabında düzenlenen vergi suçu raporu, gıyabında düzenlenen vergi tekniği raporu) halinde mükellefin bu durumdan çok ileri aşamalarda sürpriz olaylarla karşılaşarak öğrenmektedir. Böyle bir durum karşısında, mükellefin yasal haklarını kullanma ile ilgili çok ciddi sorunlar yaşamaktadır. Belki de, kullanacağı yasal olanaklar ve kullanabileceği yasal haklar aradan zaman geçtikten sonra daralmaktadır. Ve hatta kullanabileceği birçok yasal savunma argümanları zayıflamaktadır.
5- Vergi denetim kurulu bir yönetmelik yayınlayarak, bu yönetmelikte 'vergi suç raporları' ile 'vergi tekniği raporları' 'nın mükelleflere düzenlenme aşamalarında savunma, tebliğ edilmesi, iddianameler karşısında mükellefin sunabileceği argümanlarını da bu rapora eklenmesi ile ilgili düzenlemeler yapılmalıdır. Aksi takdirde, mükelleflerin gıyabında tek taraflı olarak düzenlenen vergi suçu raporları ile vergi tekniği raporları hukuki dayanaklardan yoksun ve yeterli hukuki koşulları içermeyen idarenin tek taraflı görüşlerine yer veren raporlardan öteye gidemeyecektir.
6- Mükelleflerin gıyabında düzenlenen vergi suçu raporlarına istinaden açılan kamu davalarında, mükelleflerin gerek Asliye Ceza Mahkemesi aşamasında ve gerekse Yargıtay aşamasında beraat etmelerin halinde durum ne olacaktır? Suçlanan mükellefin yıpranan itibarını kim telafi edecektir? Veya bu süreçte özel esaslara alınan mükellefin piyasada iş kaybetmesi halinde durumu ne olacaktır? Mükellefin, ticari kayıpları kim tarafından telafi edilecektir? Bütün bu soruların yanıtını bulmak mevcut mevzuata göre, çok zor bir soru olarak gündeme gelmektedir. Şeffaf ve açık bir vergi uygulamaları yöntemi benimseyen gerek Gelir İdaresi ve gerekse Vergi Denetim Kurulu yeni dönemde mükellefler ile ilgili düzenlediği bütün raporları en azından bir yazım aşamasında mükelleflerle paylaşması ve mükelleflerden bu konularda yazılı cevap alması zorunludur.