Tüm dünyayı etkisi altına alan küresel salgın ile birlikte gündelik yaşamımızdan tutun iş yaşamına kadar pek çok alışkanlığımızı değiştirmeye başladık. Sohbetler, iş toplantıları, ev ziyaretleri, eğitim gibi bir arada olacağımız tüm etkinliklerimizi uzaktan, ekran karşısında yapmaya başladık.
Aradan üç yılı aşkın süre geçti ve normallerimiz yeni normale doğru evrildi. Bu süre zarfında iş dünyası da ciddi değişimlerden geçti. İşin aslı, gelecekte yaşayacağımız pek çok durumu biraz daha erken, yeni normal dediğimiz bu dönemde yaşamaya başladık.
Yeni çalışma düzenleriyle birlikte uzaktan veya yarı zamanlı çalışma, dijitalleşen araçların kullanımı ve otomasyon iş yapış şekillerimizi tümden değiştirdi. Artık teknolojinin hakim olduğu yeni bir çalışma dünyasıyla karşı karşıyayız. Devasa ofisleri bırakıp, daha küçük ofislerde yarı zamanlı çalışmaya başladık. Üniversitelerde hibrit eğitim verilmeye başlandı. İş dünyası yapısal bir değişim yaşarken, teknoloji ve dijitalleşme de kurumların en önemli gündem maddelerinden biri oldu.
Değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu tecrübe ederek öğrendiğimiz bu dönem, geleneksel yöntemlerden sıyrılma, yeni çalışma hayatının yeniden düzenlenmesi, yeni teknolojilere adaptasyonu kaçınılmaz kılıyor.
Yaşanmakta olan küresel ekonomik sorunlar, küresel jeopolitik belirsizlikleri artırırken, çok kutuplu düzene geçiş daha da hızlandı.
Bugün şirketlerin performanslarının göstergesi olan mali bilgiler artık tek başına şirketin gelecekteki değerini göstermiyor. Şirket performansının ve göstergelerinin sürdürülebilirliği daha da önemli olmaya başladı. İnsanlar, firmaların çevreye ve insan yaşamına karşı daha duyarlı olmalarını bekliyor.
Çevresel sorunların daha da gün yüzüne çıkması, kaynakların doğru ve etkin kullanılmasına ilişkin toplumsal bilincin artması, sürdürülebilirliğin gelişimine önemli bir katkı sağlıyor.
Herkes için değer yaratmanın öncelik ve önem kazandığı bu dönemde, şirketler kar elde ederken bir yandan da dünyamızın doğal kaynaklarına karşı etik açıdan sorumlu davranmayı esas almalı. Yaşanılan ve yaşanmakta olan büyük sıkıntılara rağmen toplumsal duyarlılık ve farkındalık ile birbirimize umut, devam eden hayatın sürdürülebilir geleceği için tedbirli ve özenli yurttaş ve toplum bilinci ile yarınlara sorumluluğumuzun farkında olmalıyız.
O halde, iş ve meslek insanları olarak; toplumsal ve kurumsal hayatın içinde insanlık, ülkemiz ve dünyamız için akıl terimizle sağlıklı geleceğe değer yarattığımızın, sorumluluk taşıdığımızın farkında olarak, bu farkındalığı toplumsal ve kurumsal hayata yansıtmalıyız.
İş ve meslek insanları olarak, rakamlardan oluşan finansal raporların yanı sıra ekonomik, çevresel ya da sosyal konularla ilgili farkında olarak ve bu alanda fark yaratarak yaşadığımız dünyaya katkı sağlayacağımıza inanıyorum.
Dijitalleşmenin şekillendirdiği bu süreçte; değişim ve dönüşüme rehberlik eden, bilgi toplumunun sunduğu imkanlarla gelecek odaklı işlevler üstlenerek bulunduğumuz eko-sistemi etkileyebileceğimiz görüşündeyim.
Uzun lafın kısası;
İçinden geçtiğimiz küresel salgın süreci, düne kadar öngörülerle, uz görülerle zamana yayılan, gelecek vadeli konuştuğumuz değişim ve dönüşümü bugün bizlere yaşatıyor.
Bu yeni dönemde, farklı beceri ve yeteneklere sahip insan kaynağına ihtiyaç duyuluyor. Yeni ihtiyaç ve beklentileri, yönetilmesi gereken riskleri ve fırsatları anlayarak, güvence, fayda ve değer sağlamanın yeni yaklaşımlarını geliştirmek kurumsal hayatımızın öncelikli gündemini oluşturuyor.
Sonuç olarak;
Kurumsal risk ve fırsatların yönetilmesinde analitik teknolojilerden faydalanan, robotik süreç otomasyonu, yapay zeka kullanan, gerçek zamanlı izleme ve raporlama sağlayan iş dünyasında, kurumsal sürdürülebilirlik, kontrol edilebilir bir yapı, kurumsal yönetim ilkeleri ile uyumlu yönetim anlayışı gerektiriyor. Diğer bir ifadeyle; küresel olarak yaşanan değişim ve dönüşüm sürecinde, geleceğe ortak olmak, yarınlara hazır olmak için, her zaman olduğu gibi yönetim kurullarının liderliğine ihtiyaç duyuluyor.
Dünya Ekonomik Forumu'nun hazırladığı Küresel Riskler Raporu 2024 sonuçlarına göre, bilgi kirliliği ve iklim değişikliği, küresel düzeyde öncelikli riskler arasında yer alıyor.
Söz konusu raporda; olağan dışı hava olaylarının, biyoçeşitlilik kayıplarının, politik ve toplumsal kutuplaşmanın, siber saldırıların, jeopolitik çatışmaların, fırsat eşitsizliğinin, enflasyon, mecburi göç, yaşam maliyeti krizi, hızlı bir şekilde evrilen yapay zeka tarafından üretilen yanlış ve çarpık bilginin yaratabileceği bilgi kirliliğinin, küresel düzeyde tedarik zincirlerinde salgın, jeopolitik çatışmalar, kutuplaşma, siber saldırılar nedeniyle yaşanabilecek sorunların istikrarsızlık potansiyelini artırabileceğine dikkat çekiliyor.
Özetle;
Sıcak gündem konusu tehditlerin içinde iyi yönetildiği takdirde fırsatlar da bulunuyor.
Kurumsal hayatta risklerin yönetilerek tehditlerin fırsata çevrilebilmesi için risk esaslı kontrol edilebilir bir yapı, kurumsal yönetim ilkeleri ile uyumlu yönetim anlayışı ve bu anlayışın güvencesi için ise kurumsal risk yönetimi ve iç denetimin çevikliği ile ortak aklın rehberliği gerekiyor.