Rastgele bir hayat ve rastlaştıklarımız...

Rastgele yaşadığımız şu hayatta, senin, benim, diğerlerinin, rastgele öyküsüdür bu, en kalabalığından ve rastgele... Ve belki de en yalnızıdır fotosenteziyken yaşamın. Rastgele bir hayatta, rastgele rastlaştığımız, ya da restleştiğimiz..!

Rastlaşır fakat görmeyiz onları.. Görür fakat, aldırış bile etmeyiz farkında olmaksızın, aldırış ederiz fakat, bir adım gerisindeyizdir suskun öykülerinin sadece... Yalnız ve yapayalnızlıklarıdır belki, öylesi bizi ürküten, ürküterek kendilerinden öteleyen... Çünkü, dinlemediğimiz, dinleyenleri olmayan ve yapayalnızdır kendileri... Evde, otobüste, parkta, durakta ve de herhangi bir kuytuda, öylesine rastlaştığımız ya da rastlaşamadıklarımız... Pek konuşkan da değildirler hani; bazen güler yüzleri, bazen de somurtkanlıklarıyla gizlerler içsel dünyalarındaki kalabalık öykülerini..!

Ahmet amca, Mehmet dede... Fatma nine, komşu teyze... Hacı amca, filanca hanım...

Aslında o kadar da tanıdıktır ki simaları... Yorgun bedenlerine yenik düşen dipdiri hikayeleri, başı önde, gözlerine sığınan en sessiz çığlıklarıyla... Bu yüzden, ya bir adım gerimizde, ya da birkaç adım ilerisindeyizdir onların. Biz koşarken onlar yorgun, biz yorgunken onlar koşarak adımlarlar yalnızlıklarını, hem de en kalabalığından..!

Rastgele okuduğumuz roman ve hikayelerin satır aralarında da yüzleşiriz o bildik simalarla... Bazen masal, bazen de şiirimsi mısralarıyla ağıt olup yakarken yürekleri..!

O kalabalıklar ki, bazen bir kedi ve de bir köpeğin, mini mini patilerinde arşınlanır yalnızlıkları... Bazen bir saksıdaki fesleğenler gibi, dokundukça can alıp can verirken buram buram sizlere..!

Kuytularda bir yerden özümserler yaşamı; ya bir huzur evi, ya da mahkumiyetleridir prangalarıyla özdeşleştikleri fotosentez... Rastgele rastlaşırken, rastgele rastlaşamadığımız yalnızlıklarıyla..!

Bir varmış, bir de yokmuş, onların lügatında... Allahın kulu deseniz çokmuş... Gel ve git zaman, nelere kadir ya da değilmiş... Ve her şey yalan, her şey de boşken, şansı olan, olmayanlara yenik düşmüş... Ak saçlı, bembeyaz bir düşler ülkesiymiş konakladığı, ve konaklayamadığı yalnızlıklar... Hem de en kalabalığından..!

Rastgele rastlaştığımız ya da rastlaşamadığımız fotosentezlerle rastgele..!