Operasyonun Adı: Şehit Süleymani

Kasım Süleymani'nin Irak'ta ABD'nin gerçekleştirdiği hava operasyonu sırasında öldürülmesinden sonra İran'da 3 günlük yas ilan edilerek manası büyük olan 'Kırmızı Bayrak' göndere çekildi; intikam yemini hep bir ağızdan söylendi. Sonrasında İran Parlamentosu da aldığı bir kararla ABD'yi 'terörist' ilan etti.

Tüm bu gelişmeler sonrasında tüm gözler İran'dan gelecek bir hamleye odaklanarak, İran'ın bu duruma nasıl bir cevap vereceği tüm dünyada merakla beklenmekteydi.

Saat 01.20… Herhangi bir zaman dilimi değildi!

Süleymani, ABD'nin gerçekleştirdiği operasyonda tam da bu saatte öldürüldü. İran da önceki gece aynı saatte 'Şehit Süleymani' adını verdiği operasyonda, Amerika'nın Irak'ta bulunan 'Ayn-el Esed Hava Üssü'nü vurarak bir cevap verdi. İran'ın bu cevabından sonra 4 gündür defnedilmeyi bekleyen Kasım Süleymani nihayet, operasyon sonrası 06.00 sularında toprağa verildi. Böylelikle halk, çok sevdiği generallerinin intikamının alınmış olmasının vermiş olduğu huzurla defin işlemlerini tamamlayabildi. Burada şunu belirtmekte fayda olacağını düşünüyorum. Eğer İran bir karşılık vermemiş olsa idi, rejimin gücü sorgulanabilirdi ve halkın devlete olan bağlılığı ve saygısı ciddi oranda azalabilirdi. Dolayısıyla, İran nezdinde bu operasyon, vermek istediği mesaj bağlamında hem içerde hem de dışarda güç gösterisi olarak değerlendirileceğini düşünüyorum.

Şimdi birçok haber kanalı ve gazetelerde 'İran-ABD savaşı başladı' veyahut '3. Dünya Savaşı başladı mı?' gibi ifadelere sıkça rastlayabiliriz. Haksız da değiller. E sonuçta ABD ve İran'dan bahsediyoruz. İran'ın kültürel geçmişi, devlet geleneği, kuvvetli Şii inancı ve gelişmiş askeri gücü ne Suriye'ye benzer ne de bölgedeki diğer birçok ülkeye.

Lakin savaş çıktı çıkıyor demek o kadar da kolay olmasa gerek. 2010 yılında Arap Baharı ile başlayan kanlı süreçlerin neticesinde ortaya çıkan politik ve ekonomik bunalımlar, Suriye iç savaşı ile devam ederek başta bölge ülkelerde olmak üzere dünyanın birçok yerinde sorunlar yumağını beraberinde getirmiştir. Özellikle Suriye iç savaşı, dünyayı bir mülteci akınıyla ve dinci radikal silahlı grupların eylemleri ile yüz yüze bırakmıştır. Bu problemlere yeni bir savaşın ve daha büyüğünün eklenmesini herhalde hiçbirimiz istemeyiz.

ABD ve İran arasında çıkacak bir savaşta iki devletin birçok açıdan potansiyelleri ve kabiliyetleri dikkate alındığında nasıl bir yıkımı beraberinde getireceğine şüphe olmasa gerek. Savaş ihtimali bana göre imkansız olsa da, bu olasılığın gerçekleşmesi durumunda ise, bölgenin dengelerini ve düzenini çok zor onarılacak duruma sokabileceği gibi savaşın güvenlik, ekonomik ve sosyolojik boyutları bir hayli fazla olacaktır. Dünya tarihinin en kanlı ve en büyük savaşı olan II. Dünya Savaşı'nda 50 milyon insanın öldüğü bilindiğine göre, ABD-İran gerilimine müteakip, III. Dünya Savaşı'nın patlak vermesi sonrasında kaç milyonun ölebileceğini düşünmek bile ürkütücü geliyor bana.

Olası ABD-İran Savaşının Türkiye'ye etkileri neler olabilir?

1980-88 arasında yaşanan ve 8 yıl süren İran-Irak savaşı sonrasında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından açık kapı politikası uygulanarak, Kuzey Irak'tan savaştan kaçıp gelen Iraklılar ülkemize girmiştir. Ve daha sonrasında bu gelenlerin bir kısmı PKK sempatizanlığı yaparak terörist PKK güçlerine yönelik seviciliği ayyuk çıkmış, akabinde ülkemiz için bir güvenlik sorununu beraberinde getirmiştir. Keza Suriye iç savaşında da güney sınırlarımızdan kontrolsüzce giren kişilerin durumu ve ülkemize etkileri de ortadadır. Bütün bu gelişmelere paralel olarak komşumuz İran'dan gelebilecek yeni göç dalgasını nasıl karşılayacağımız bir muammadır. Ülkemizde sayıları milyonları bulan mültecilerin -misafirlerin- gelecek 15-20 yıl sonrasında nasıl bir sosyolojik durumu doğuracağı merak konusudur!

Ülkemizi etkileyebilecek bir başka husus tabii ki de ekonomidir. İran ile ticari hacmimiz 2019'un ilk 6 aylık döneminde *4.22 Milyar dolar idi; doğalgaz ve petrol ithalatımızın büyük oranda İran'dan sağlanması iki ülke arasındaki ilişkilerin stratejik açıdan önemini da göstermektedir.

Bundan Sonra Ne Mi Olacak?

Tüm bu gelişmelerin ışığında, İran Dışişleri Bakanlığı'nın 'İran savaşı tırmandırmak istemiyor' ifadesine paralel olarak ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi de 'dünyanın bir savaşı daha kaldıramayacağını' ifade etmesi, savaş söylemlerinin biran önce bitirilmesine yönelik olduğuna işarettir.

ABD ve İran'ın karşılıklı güç gösterileri sonrasında iki ülke arasında bir müzakere sürecinin, gerilimin azalması akabinde yeniden başlayacağını düşünüyorum. En kötü senaryo olan topyekûn bir savaşın da yukarıda ifade ettiğim olasılıklardan dolayı imkansız olduğunu düşünmekteyim.

Ebedi şefimiz ne de haklıymış 'yurtta sulh, cihanda sulh' diyerek. Türkiye olarak taraf olmamalıyız, acele karar vermeden aklıselim hareket etmeliyiz. İran'ın toprak bütünlüğü muhafaza edilmeli aksi halde Türkiye'nin yarını bugünden daha iyi olmayacaktır.

*http://www.mfa.gov.tr/iran-ekonomisi.tr.mfa