Öfke kontrolü/kontrolsüzlüğü

Bazen günlük hayatın bize yüklediklerinden, bazen de incir çekirdeğini bile doldurmayacak bir nedenden dolayı öfkemize yenik düştüğümüz anlar yaşıyoruz. Kimimiz öfkesini çok rahat ve doğru bir şekilde kontrol edebilirken, kimimizse sağa sola kırıcı sözler söyleyip işi daha çirkin boyutlara taşıyabiliyoruz.

Öfke doyurulmamış isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere verilen doğal ve evrensel bir duygusal tepkidir. Hemen hemen hepimiz günlük hayatımızda trafikte, iş yerinde ya da aile içinde istemediğimiz durumlar yaşayabiliriz. Bizi anlamayan bir aile üyesi, kırmızı ışıkta geçen bir araç ya da bize aşırı iş yükleyen bir patron öfkelenmemize neden olabilir. Çoğumuz bu gibi durumlarda direkt tepki veririz. Kimimizse tepkisini içine atar ve çevreye belli etmez. Tepkilerini içine atan bireyler zamanla bunun stresini yaşamaya başlarlar. Küçük küçük biriken bu söylenmemiş sözler, verilmemiş tepkiler zamanla büyük öfke patlamalarına neden olur. Öfkelenme anında kan basıncımız artar, kalp atışımız hızlanır, aşırı bir gerginlik hissederiz. Bunun sonucunda da istenmeyen sözler ve yapılmaması gereken fiziksel hareketler ortaya çıkar.

Aslında öfkemizi kontrol etmeyi çocukluğumuzdan itibaren öğrenmeye başlarız. Çocukluk çağı travmaları, aile içi şiddet öfke kontrolünün oluşmasını engeller. Epilepsi de öfke bozukluğuna neden olabilir. Yine çocukluk döneminde okul ortamında yaşanan negatif olaylar, dışlanmalar bir süre sonra öfke kontrol bozukluğu olarak karşımıza çıkabilir.

Kişinin öfkesini kontrol edememesi bir süre sonra fiziksel rahatsızların da oluşmasına etki eder. Örneğin kalp hastalığı, hipertansiyon, şeker hastalığı gibi sorunlar daha çok öfke problemi yaşayan bireylerde görülür.

Öfkelenmeye başladığımızı hissettiğimiz anda kendimize doğru telkinler vererek, nefes alarak rahatlamaya çalışmak önemlidir.

Ayrıca düzenli spor yapmak kendimizi daha mutlu ve enerjik hissetmemizi sağlayacağından sinirlenmemizi de bir ölçüde engelleyecektir.

Öfkemizin bizi kontrol etmesine izin vermemek, onun kölesi olmamak gerekir. Bu nedenle kindar düşüncelerden kendimizi olabildiğince uzaklaştırmalı, olup biten şeyleri kafamızda tekrar yaşamamalıyız.

Kendi kendimize çözemediğimiz durumlarda bir psikologdan yardım almalıyız; düşüncelerimizi sakin bir ortamda, bize doğru yolu gösterebilecek biriyle paylaşmak öfke kontrolümüzü oluşturmakta bize destek olacaktır.