Ödüllü Yazar Betül Fırat: Her insan bir parça yalnızdır


Yazılarıma konuk ettiğim edebiyatçı isimlere, 'kendinden söz et, neler yazıyorsun' diye soruları hiç sormam. Size de sormayacağım. Sayın Fırat, yaşayan Türk Yazarları arasında edebiyat kimliğinizle önemli bir konumdasınız. Üretiminiz ve eserlerinizle sizi tanıyor, severek okuyoruz. Toplumsal ve bireysel konularda sorularıma geçiyorum.

İsminizin anlamı nedir?

Arapça kökenli bir kelime olduğunu biliyorum. 'Bal' anlamında kullanıldığı yazıyor genelde kaynaklarda. Bu balın da şifa olarak kullanıldığı yazmakta. Diğer bir anlamı da manevi temizlik olarak biliniyor. Hz. Meryem ve Hz. Ayşe'nin de lakapları olduğu biliniyor. Diğer anlamlarından da söz edilmekte. Genelde sanatsal özellikleri ağır basan kişiler olarak biliniyor bu isme sahip olanlar.

Aynaya baktığınızda gördüğünüz nedir?

Geçenlerde bir yerde duymuştum; 'Kimse kendi yüzünü görmemiştir, herkes sadece yansımasına bakıyor.' diye bir sözdü. Ne kadar yansıma da olsa kendimiz ile ilgili bir izlenimimiz vardır mutlaka. Güçlü bir kadın görüyorum. Bazen hayattan yılsa da yine dört elle kendisine ve hayat sarılan.

Kendi fotoğrafınıza yorum yap deseler kendiniz hakkınızda neler söylediniz?

Sevimli olduğum söylenir genelde. Bunu kendim de düşünürdüm sanırım. Düşünceli halime henüz kimseyi alıştıramamış olsam da genelde vakur bir hava takındığımı kendim de farkındayım, çevremdekilerle de aynı fikirdeyiz bu konuda.

Yazmak, yazabilmek nasıl bir şeydir?

Eğer kendinizi 'Yazar' olarak tanımlayıp görüyorsanız sizi siz yapan bir eylem. Yetenek olarak bahşedilmesi büyük bir şans. Yazmak üzerine methiyeler dizecek kadar seviyorum yazmayı. Yazarken bir sınırınız, hayal gücünüze bir paye biçemiyorsunuz. Özgürlüğün anahtarı gibi geliyor çoğunlukla. Hayatta sınırlarımız var, olmalı da ama yazarken doludizgin olmak ve sınırsız olduğumu bilmek içimi rahatlatıyor. Kitaplarım olmadan önce yazdığım kısa aforizmaların anlamı ya da neden yazdığım sorgulanırdı. Yazar kimliğimden sonra bunun sorgulanmaması da ayrı bir rahatlık veriyor insana. İnsan sadece hissettiğini yazmaz. Bazen düşündüğünü bazen de kurguladığını da yazar. Güzel bir söz veya bir aforizma nedensiz de çıkabilir ortaya.

Yazmak aslında sayfalarca anlatabileceğim bir şey. Şimdilik bu kadarı yeterli diye düşünüyorum.

İyilik ve güzellik nasıl gelişir?

İnsani duygulardandır iyilik. Bazen yardım etmek iyilikse bazen de kendi haline bırakmak da iyilikler içine girebilir. Güzellik de iyilik de göreceli kavramlardır bana göre. Kişinin algısına ve toplumsal açıdan değerlerine göre değişen olgulardır. Bunların gelişmesi de yine insana bağlıdır. İnsan bazı şeyleri seçemese de çevresini güzelleştirmeyi ve içindeki iyiliği seçebilir. Tabi bunu yaparken de neyi nasıl nitelendirdiği de önemlidir.

İçinizdeki yalnızlıkla nasıl başa çıkabiliyorsunuz?

Her insan bir parça yalnızdır. Etrafında kim olursa olsun herkes kendini, hayatının bir döneminde ya da bir anında yalnız hisseder. Yalnızlıkla başa çıkmanın en kolay yolu herkesin sizin gibi olduğunu düşünmektir. Diğer bir yolu da yazmak. Sırf yalnızlığınızı alması için de yazılmaz aslında. Sizin gibi insanların varlığını anlamak için de yazmak gerekir.

Yalnızlık, içinizde kendinizle barışık olduğunuzda hissetmeyeceğiniz bir duygu gibi gelir çoğunlukla da. Bazen de kendi tercihinizdir yalnızlık. Kendi tercihiniz olduğunda da baş edilmesi gereken kötü bir şey gibi gelmez insana, aksine böyle zamanlar yazarlar için bulunmaz bir fırsattır üretmek için. Bir parça yalnızlık bize iyi gelir zaman zaman. İnsanın kendini bulması için önce kaybolması gerekir. Yalnızlık da kendinizi bulmanıza yarar aslında.

Her sırrınızı, her derdinizi, tüm kalbinizi paylaşabildiğiniz gerçek dostlarınız var mı hayatınızda?

Gerçek dostlarım elbette ki var. Herkes hayatta eşlik eder bir şekilde size. Siz de diğerlerinin hayatında belli bir oranda varsınızdır. Yine kendinizi en iyi anlayabilecek ve değerlendirebilecek olan sizsinizdir. Dostunuz da olsa sizi tam manasıyla anlayamayabilir.

İnsan yalnız mıdır bu hayatta?

Herkes bir parça yalnızdır. Kimsenin içinden veya aklından geçeni tam manasıyla bilemediğimize göre yalnız olduğumuzu düşünmenin de bir sakıncası yok.

Sevmediğiniz insanların ortak özellikleri nelerdir?

Vefasızlık genelde sevilmez. Benim de önem verdiğim konulardan biri budur. Tabiki riyakarlık ve yalan baş sırada bu konuda. Bunları bütün insanlar sevmediği için ayrıntılı bahsetmeye gerek duymuyorum. Vefasızlık ise ayrı bir konumda bunların içinde bana göre. Evet, herkes herkesin yanında olamaz ya da her zaman birilerine yetişemeyebiliriz ama varlığımızı hissettirmek yapabileceğimiz bir şey olsa gerek.

İnsanı, doğayı, hayatı sevebilmek nedir size göre?

Herhangi bir şeye ayrı bir özen göstermeseniz de en azından zarar vermemek de onu yeterince sevmektir. Yaşam sevinci dediğimiz şey önce kendimizi ve sonra da diğer canlıları sevmektir esasında. Bir yerde de değer vermektir.

Bazen bir roman okurken, yazarın kahramanı olmayı istediğiniz oldu mu hiç?

Bir kahraman olarak düşünmedim hiç kendimi. Her kahraman yazarına aittir çünkü. Kitap okurken genelde anlatılan zihnimde canlanır ve onu yaşamış kadar olurum. Ama bir roman kahramanı olmayı istemek gibi bir düşüncem olmadı hiç. Kendi karakterlerimi yaratıyorum, belki de bu yüzden gerek duymuyorum.

Duygusal anlamda kadın erkek arasındaki en büyük fark nedir?

Kadınlar daha ayrıntıcı oldukları için sanırım duygusal manada da daha fazla önemseyici olabilmekte. Erkekler daha yüzeysel kalıyor duygu dünyasında da yine.

Ne kadar mutlusunuz? Mutluluğun bir ölçümü olsa yüz üzerinden kendi mutluluk oranınız kaç olurdu?

Dönemsel olarak değişen bir durum gibi geliyor bana mutluluk. Mutluluk zaten anlık yaşanılan bir şeydir. İç huzur önemli benim için ve iç huzurum dahası içsel dengem yerindeyse kendimi mutlu sayabilirim. Kendimi değerlendirdiğim belli bir oran yok aslında. Burcumdan dolayı sanırım sürekli değişen bir ruh hali içerisindeyim.

Sizi mutlu eden, aklınıza geldiğinde yüzünüzde tebessüme neden olan bir olayı paylaşmanızı istesem, bu ne olurdu?

İmza günümde bir beyefendi bütün köşe yazılarımı okuduğunu ve özellikle tanışmak için geldiğini, söylemişti. Okurların bu şekildeki ilgileri ve yazılarımı beğenmiş olmaları beni her zaman mutlu etmiştir.

Aşk, insanı şair yapar mı?

Aşk da yapabilir. Ayrılık da sevdaya dair, der şair. En önemlisi hisli olmaktır aslında. Oturup çok sevdiğinizde bir kuşa bir çiçeğe de yazabilirsiniz. Bu kişinin o an ne hissettiği ile alakalıdır. Savaş ve barış için de nice şiir yazılmış mesela. Yani sadece içsel dünyanız ve ne kadar hassas olduğunuzla ilgili şiir yazmak, şair olmanız…

Yazarla yazar olmayan arasındaki fark nedir?

Birisi yazıyor… diye bir espri yapmayacağım. Bence en önemli etken hayal gücü, sonrada yetenek. Yazarlıkta hayal gücü ve içselleştirmek çok önemli. Hassas olmayan ve içselleştirmeyenlere göre değil bence yazarlık. Teknik kitap yazmış olanlara baktığınızda bile çalışma konusuna ya da araştırmasına aşık olduğunu ve sahiplendiğini görebilirsiniz.

Güzel tanımınız nedir?

Güzellik göreceli bir kavramdır. Göze hoş gözüken ve özü rahatsız edecek bir şeyi olmayan her şey güzeldir. Aslında her şeyin kendine göre bir güzelliği vardır ama bakanların görememesinden de kaynaklı olabilir güzel görünmemesi. Kısaca siz her şeydeki ayrıntıyı ve güzelliği görüyorsanız bu sizin içinizin güzelliğinden de kaynaklanabilir.

Kıskançlık, seven kıskanır doğru mudur?

Kıskançlığı bir hastalık olarak görüyorum. Seven kıskanır mı gerçekten? Yoksa tam tersine güvenmek mi gerekir? Bu bir insansa karşılıklı güven çerçeveniz varsa kıskançlığa gerek yoktur.

Diğer konularda da kendine güvenen insanlarda kıskançlık olacağını düşünmüyorum.

Neden başladığı gibi neden sürmez ilişkiler?

Tek kelime ile cevap verebilirim… 'Beklentiler' diyebilirim. Beklentilerin karşılanmadığı her ilişki hezeyandır.

Atatürk sizin için ne anlama geliyor; bir cümle olarak anlatmak isteseniz ne derdiniz?

Tanıdığım ve tanıyabileceğim 'En Büyük Dünya Lideri' diyebilirim. Onun gibisi yok bundan sonra da olmaz.

Atatürk devrimleri amacına ulaştı mı?

Anlayanlar için amacına ulaştı. Okuma yazma oranı bir anda çok büyük bir oranda artması, kadın erkek eşitliği ve seçme-seçilme hakkı çok büyük bir devrimdi ve dünyada birçok ülkeden çok önce yapılması Atatürk'ün ne kadar ileri görüşlü olduğunu ortaya koyuyor zaten. Devrimlerini gerektiği gibi uygularsak çok ileri seviyede bir toplum olabiliriz…

Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.

[Aşk Yazarı Mustafa Çifci®- İstanbul, Ocak 2024]