Yıllar süren bir mücadele sonucunda '1 Haziran 1989 tarih ve 3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu' ile muhasebe meslek mensuplarına ruhsatlandırma ve örgütlenme yetkisi verilerek 'muhasebe mesleği' disiplin altına alındı.
Mesleğin bir yasa ile düzenlenmesi çalışmalarında Maliye Bakanlığı temsilcileri sürekli meslek unvanının 'Mali Müşavirlik' ekseninde olmasını istedi. Meslek mensupları ve akademisyenler ise böyle bir düzenlemenin yanlış olduğunu mesleğin örgütlü olduğu ülkelere benzer şekilde denetim ekseninde unvanın 'muhasebe uzmanı' olması talebinde bulundular. Bu talebin nedeni olarak meslek mensuplarının gelecekte 'Maliye Bakanlığı' nezdinde iş takipçisi durumuna düşeceklerini ileri sürüyorlardı.
Meslek mensupları ve akademisyenlerin bu öngörüsü bugün gerçekleşme noktasına gelmiş. Meslek mensupları defter tutan, yasal beyannameleri düzenleyen ve vergi idaresinin beyan sisteminin aksaklıkları ile uğraşan ve sürekli parası ödenmeyen angarya işlere boğulmuş durumda.
Yasa koyucu 1994'te VUK'a eklenen Mükerrer 227 nci Madde ile meslek mensuplarına ön denetim yetkisi vererek mesleğe denetim ekseninde gelişmesi olanağı tanıdı. Ancak bu yetki bugüne kadar kullandırılmadı.
Diğer taraftan 2011 yılında Türk Ticaret Kanunu'nda yapılan değişiklikle meslek mensuplarına denetim yetkisi tanındı. Bu yetkinin yanısıra meslek mensuplarına 'Türkiye Denetim Standartları Kurulu'nu (TDSK)' oluşturma görevi de verildi. Ancak TDSK'nın zamanında kurulmaması, dünyadaki gelişmelere bağlı olarak 'Kamu Gözetim Kurumu' kurulması ihtiyacı ve ardından yapılan düzenlemeler sonucu denetim yetkisinin kullanımı şartlara bağlandığı gibi denetim sahası daraltıldı.
Muhasebe mesleğinin yasal statüye kavuşmasının 30 ncu yılında muhasebe mesleğinin örgütlenme ve yapılanma ekseninin denetim eksenine evrilmesi yalnız meslek mensupları için değil Türkiye Ekonomisi'nin düzelmesi için önemlidir.