Cennetmekan Erbakan ya bu, ne demişti?
-Hayra motor, şerre fren…
Seçimden önce kullandıkları 'Gelecek Saadet ile gelecek' sloganı gerçek oldu. Milli Görüşçüler, kutsal emanet gibi taşıdıkları 'Saadet Partisi' ismini korumada direndi, direndi ve sonunda 2002 yılından bu yana ilk kez TBMM'de grup kurmayı başardı. Yol arkadaşı Gelecek Partisi ile…
Saadet'in isim korumadaki direncine Ahmet Davutoğlu'nun her şart altında grup kurma direnci birbirine eklenince 'pazara değil mezara kadar' bir yol arkadaşlığı perçinlenmiş oldu. Bu süreç ileride iki partinin bütünleşmesine kadar gider. Zaten 'Hoca' lakaplı Ahmet Davutoğlu'nun ismi, Mustafa Kamalak'ın genel başkanlığı bırakmasından sonrası genel başkan adayları arasında geçmiş merhum Oğuzhan Asiltürk bu konuda zemin yoklaması ve istişare bile yapmıştı. Ak Parti'ye olan kızgınlık nedeniyle süreci yürütenler bu niyetlerinden vaz geçmişlerdi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin 'Serok Ahmet' dediği Davutoğlu'nun partisinden hem de ülkücü geçmişiyle ün salmış Selçuk Özdağ Saadet Partisi'nin TBMM Grup Başkanı yapılıverdi. HDP ile işbirliği konusunda oldukça sıcak mesajlar veren Saadet Partisi'nin Kürt tabanı bu gelişimi elbette zaman için içinde benimseyecektir. Grup Başkanı var olan rahmetli Erbakan Hoca ile hatırlarını anlattığı bir toplantı da 'Mücahit Özdağ' sloganları yükseliverirse şaşırmayın.
Slogan demişken, 'Mücahit Temel' sloganının yanında 'Mücahit Ahmet' sloganı da atılmaya başlanacak artık. 2024 yerel seçim işbirliği başta olmak üzere bir çok konuda 'Saadet'te Pişer Gelecek Partisi'ne de düşer' misali lojistik imkanlar seferber edilecek. Ben bu süreci Türkiye Azerbaycan dostluğuna benzetiyorum. 'İki parti, Tek Görüş'
Bu iş birliği iki partiyi 'TBMM'ye CHP'ye koltuk değneği ile geldiniz' suçlamasını yapmasına da imkan tanımayacak. Seçimlerin kırkı çıkmadan, zamana yaymadan, olayı sen-ben kavgasına dökmeden tereyağından kıl çeker gibi hallettiler. Seçimler oldu, diyet ödendi. Millet ittifakına veda edildiği ilan edildi. Artık kendi yağları ile kavrulacak, kendi medyaları, onları destekleyen STK'ları ile meydanları dolduracaklar.
İlk meydan mitingini İsveç'te inadına inadına Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırıları tel'in eden, Filistin başta olmak üzere Fransa'da eski sömürge ülkelerinden gelen göçmenlere yönelik saldırıları kınamak için bir miting ile başlayacaklarını düşünüyorum.. Örnek olarak 'Kur'an-a saygı, Mazlum Halklar ile Dayanışma Mitingi' Çünkü siyasi kadrolardaki işbirliğinin tabana yayılması gerekiyor. Safları sıkıştırın, kardeşliği pekiştirin…
Ayrıca 'Önce Ahlak ve Maneviyat' sloganının daha yaygınlaştırılacağını düşünüyorum. Çünkü iki partinin bir araya gelip grup kurması dağınık olan İslami hareketi derleme ve toplamasına da imkan tanıyacak. Bu da gösterir ki ne Ak Parti'ye, ne Yeniden Refah'a ne de HÜDAPAR'a İslami hassasiyetler bırakılmayacak. Önemli bir İslami dip dalga oluşacak. Eğer bu süreç kendi haline bırakılırsa ekonomik paylaşım konusunda rahatsız olan kesimler yeni bir sınıf mücadelesine girmeden yeni bir 'Adil düzen vaadi' kitleri zapt-u rap altına alabilir. Milli Görüş stratejisi konusunda da yeniden değerlendirme ana ilkelerin üzerine yeni hedefler oluşturulacağını da ekleyeyim.
Zaten Din Görevlileri Birliği Derneği yaklaşık beş yıldır Karadeniz ile Güneydoğu/Doğu Anadolu'daki medreseleri, medrese alimleri buluşturan 'ehli sünnet' projesini gerçekleştiriyor. AGD ise politize olmadan 'İslami Şuur' toplantıları yapıyor. Halka halka genişliyor ve istikrarlı bir şekilde sürdürülüyor.
Bir süredir ısrarla 'ben Müslümanım İslamcı değilim' diyen Temel Karamollaoğlu ve Ahmet Davutoğlu'nun sağcılaşma, devleti kutsallaştıran sağcı geleneğe karşı mesafesi biliniyor.
'Önce Ahlak ve Maneviyat' sloganının yaygınlaşmasının ikinci nedeni ise yozlaşma ve yolsuzlukla mücadele… 'İki lider helal aşa haram katıldı' görüşünü 'Haramzade olmayın' diye anlatırsa da şaşırmayın. Siyasetin finansmanının şeffaflaşma ilkesel duruşunu sürdüren Davutoğlu'na benzer bir görüş de Karamollaoğlu tarafından iktidar aleyhine sert bir şekilde söylenmeye devam ediyor.
İlk ziyarette cennetmekan Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamın Edirne Kapı'daki mezarı olacak. Hocam emanet emin ellerde…
TBMM'de grup kurulmasını farklı yönlerden ele alalım:
Saadet Partisi: Aralarında cennetmekan Erbakan Hocam ile birlikte çalışmış, onun tedrisinden geçmiş, Milli Gençlik Vakfı, Anadolu Gençlik Teşkilatlarından yetişmiş milletvekilleri var. Hiçbir suretle siyasi hareketinde zik zak yapmış isimler yok. Erbakan'ın miras baktığı Milli Görüş'ün çadır direği Saadet Partisi'ni 'tekke bağlılığıyla' beklemişler, şimdi de çorbayı içiyorlar.
Özellikle Oğuzhan Asiltürk'ün vefatı ile tek abi ESAM Genel Başkanı Recai Kutan kaldı. Her adımda onun siyasi tecrübesi ile yürüyorlar. Kamuoyunda sanılanın aksine Erdoğan muhalefetinde liderliği temel Karamollaoğlu değil Recai Kutan çekiyor. Erdoğan'a kızgın. Mesafeli. Randevularına bile cevap vermeyen bir isim. Yeni yol haritasının görünmeyen mimarı da o…
Saadet Partisi'ni yalnız ve yalnız bir siyasi parti olarak görürseniz yanılırsınız. Bir sektör… Hac organizasyonundan kurban organizasyonuna, öğrenci yurtlarından zekat fonuna kadar önemli bir sektörü temsil ediyor. Hem dini hem de ekonomik olarak… Sayısal olarak %0,5 diye dalga geçenler milyonluk bir kitlenin kenetlenmiş tuğlalar gibi saf tutmasına bir anlam vermeli…
Milli Gazete 50 yılı devirdi. TV5 haber kanalı… İşte kısa adı MİLKO olan Milli Görüşçü Kuruluşlar: ESAM… Cansuyu yardımlaşma Derneği… Şuurlu Öğretmenler Derneği, Esnaf ve Sanatkarlar Derneği… Anadolu Gençlik Derneği… Sağlık-Der… İslami İlimleri Araştırma Vakfı…. Din Görevlileri Derneği Birliği… Huder…Tekder… İslam Toplumu Milli Görüş…
'Bilge başkan' ünvanlı Temel Karamollaoğlu süreci öylesine bir noktaya getirdi ki; partisine hem bir TBMM'de grup, hem tabelası olup parti genel merkezi olmayan bir partiye genel merkez daha önemlisi de toplum nezninde 'güven' veren bir hüviyet kazandırdı.. 'Hem yaşı hem de rahatsızlığı nedeniyle genel başkanlığı bırakacağını belirttiği' biliniyor. Ya sonra işte bu süreç bu sorunun cevabını belirleyecek.
Gelecek Partisi: Ak Parti'nin eski başbakanı, dış işleri bakanı Ahmet Davutoğlu'nun partisi. Altılı masada her çıkan krizi kendine özgü stratejik derinlikle sakinleştiren 'abla' lakaplı Meral Akşener'i masaya geri döndüren bir isim. Geniş kitlelere ulaşmasında en büyük engel siyaset ile paralel işleyen STK'ların olmayışıydı. Bilim Sanat Vakfı daha çok entelektüel seviyede kaldı. Şehir üniversitesinin kapatılmasıyla Ahmet Davutoğlu'nun kolunu kanadını kesmek istediler ancak o yine bir yol buldu. 'Bildiklerimi anlatsam kıyamet kopar' sözlerinin gereğini hiçbir zaman yapmadı. Şimdi siyaseti yeniden kurgulamanın peşinde. Muhafazakar demokratlığa karşı yeni bir dalga yakalama gayretindeydi ki Milli Görüş ile hedefi birleşti. Şimdi kurgusu ondan uygulaması teşkilattan yeni bir sosyolojik dalganın gelişini/ gelişimini göreceğiz.
Artık Milli Gazete gibi günlük bir gazetesi, TV5 televizyonu oldu. MİLKO'ların toplantıları sonuna kadar açık. Artık D-8 Toplantılarının vazgeçilme konuğu da Ahmet Davutoğlu olacak.
Siz sormadan yazayım:
Abdullah Gül bir bilen olarak olan biteni seyrediyor, destekliyor. Çünkü bu sürecin görünmeyen kahramanlarından biri de ol. Her türlü karalamaya karşı cevap verme gereği bile duymadan, bilgi birikimini paylaşıyor, ilişkilerini güçlendiriyor.
Ya Ak Parti ne yapacak ?
Şimdi geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yapılacak ziyaret tekliflerini kabul eden ne de bu iki partiyi ziyaret eden Ak Parti bu hamleye karşı bir hamle yapmak zorunda.
Bir süredir Milli Görüşçü isimleri önemli koltuklara oturtan Erdoğan son seçimde Yeniden Refah'ı ittifakın içine olarak bir anlamda Ak Parti'nin gölgesinde büyüyen Yeniden Refah Partisi oluşturdu. Ak Parti'ye kızan Yeniden Refah'a gitti. Şimdi ittifak içinde kalarak yerel seçimde Konya gibi bir Büyükşehir belediyesini kazanmak isteyen Yeniden Refah Partisi'ne, Batman gibi il Belediyesi kazanmak isteyen HÜDAPAR'a bu imkanlar sunulacak.
TBMM Başkanı adayı iken ne Saadet Partisi'ne ne de Gelecek Partisi'ne ziyaret etmeyen TBMM Başkanı sayın Numan Kurtulmuş, genel başkan olarak TBMM'ye taşıyamadığı Saadet Partisi grubuyla artık ortak toplantı yapacak, başkanlık divanını kararlarının altına imza atmak zorunda kalacak.. Grup kurulmadan önce 51 bağımsız milletvekiline 5 komisyon üyeliği verilirken YRP ve Hüdapar'a 4'er üyelik verilmişti. Şimdi bütün komisyonlarda Saadet Partisi üyeleri olacak.
Bir Saadet Partisi üst düzey yöneticisi şunu söyledi: Artık yumruğu sıkılı tutmanın gereği yok. Anayasa değişikliği geliyor.
MSP Genel Sekreteri olmasına karşı Erbakan muhalifliği ile bilinen Nurcuların önde gelen isimlerinde Gündüz Sevilgen hoca için şöyle diyordu:
-Erbakan lastik gibidir. Bastım, ezdim sanıyorsun. Ezilmiyor. Dimdik, yeniden ayağa kalkıyor.
Milli Görüş geleneği Saadet Gelecek Partisi ile yeniden ayağa kalkıyor mu dersiniz ?