Üstad Necip Fazıl ne derdi:
Bahset Tarih, Balığın Tırmandığı Kavaktan
Bugün Balığın Tırmandığı Kavağı Anlatmanın Vaktidir Diyecektim Ki; Üstadın, MTTB'nin İlk Şehidi Mustafa Bilgi'nin Cenaze Töreninde Yaptığı Konuşmadaki Bir Paragraf Adeta Bir Mıh Gibi Yerime Çaktı Beni.
'Hiçbir dava kurbanını vermedikçe o yerden gök arası inşasını perçinlemiş olamaz.'
Peki o zaman durum ne ?
Yazımızın başında durumu yine üstadın sözleriyle anlatalım:
'Dostluk ve düşmanlık kutuplarımızı tayinde kıstaslarımız şudur ki: Ferd, zümre, sınıf ve makam olarak her kim ve her ne olursa olsun, Hakk'ın düşmanları düşmanımız, Hakk'ın dostları dostumuzdur.'
14 Mayıs seçimleri yaklaşırken kendilerini Milli Görüş partileri olarak nitelendiren, hem Saadet Partisi'nde hem de Yeniden Refah Partisi'nde anlaşılıyor ki bir akıl tutulması yaşanıyor.
Milli Görüş'ü var eden ana damar anti emperyalist duruş ise ve merhum cennet mekan Necmettin Erbakan'ın değimiyle 'Milli Görüş bir Milli Mücadele hareketi' ise yaşanan 28 Şubat darbesi ve 15 Temmuz işgal ve ihtilal girişimi sonrası bu siyasi partilerin genel başkanlarının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı başında yer almaları gerekirdi. 'Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O Satıh bütün vatandır' diyerek yedi düvele karşı mücadele etmeleri gerekirken, şimdiki halleri Türkiye'nin İslami siyasi hareket birikimi bakımından yoğun bakım ünitesine alınacak bir durum ortaya koymaktadır. Necmettin Erbakan Milli Görüş ismini 163. maddenin boyunduruğu altında kuş dili konuşmak zorunda olduğu bir dönemde koymuştur. Milli Görüş referansını direkt İslam'dan, yani Kur'an'dan ve sünnetten alan İslami siyasi hareketin adıdır.
Dilinin ucuna çok kez gelmesine rağmen söyleyemediği Milli Görüş'ün ne ifade ettiği gerçekliğini Erbakan'ın partisinden 312. madde mağduru, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 'Referansım İslam' diyerek ortaya koymuş, onun yanı sıra merhum Aydın Menderes 95 seçimleri öncesi katıldığı Refah Partisi'nde 'Bundan sonra İslam'ın neye uyacağı değil, neyin İslam'a uyacağı dönem başlamıştır' sözleriyle ifade etmiştir. Şimdi bakıyorum da yarım asırdır uzaktan kumanda ile iman ve ahlak dışında bir batarya ile çalışmayan, hayata dünyaya ve siyasete bakmayan Milli Görüş'ü pille çalışan bir görüş haline getirme gayreti; hayalini ve istikbalini, istikameti ile beraber yeniden büyük Türkiye'ye adayan yeni nesiller için büyük bir hayal kırıklığıdır.
Bir siyasi İkbal uğruna Milli Görüş geleneğini hiçe sayan, kendi evlatlarına karşı şedit, diğer siyasi görüşlere karşı oldukça merhametli görünen bu kadroların, CHP sevdasının 1974 yılında yapılan koalisyon hükümetine dayandığı sözleri baştan sona bir algı operasyonudur. Zira CHP ve MSP koalisyon hükümeti bir devlet kararıdır. 1973 seçimlerinden sonra kurulamayan hükümete karşı, iki yıl önce partisi laikliğe karşı eylemlerin odağı olma suçundan kapatılan Necmettin Erbakan, Mustafa Kemal'in kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin koalisyon ortağı olarak görülüyorsa, görüşmeler destekleniyorsa, kurulan hükümette Cumhuriyet tarihinin en büyük askeri harekatı ve tek savaşı bu hükümet sayesinde yapılabiliyorsa, elbette ki bu akıl; milli duruşu olan devletin, onun ilke ve hedeflerine inanan iki devlet adamının başarısıdır. Bu hükümet seçimden sonra bir mecburiyetten kurulmuş ve MSP'nin hedeflediği birçok vaat gerçekleşmiştir. Halbuki 14 Mayıs seçimlerine giderken, yerli olmayan bir devlet aklı tarafından kurulduğu görülen, bütün sufleleri buna göre dizayn edilen ve önüne arkasına yanına dini cemaatler başta olmak üzere bir takım sosyal katmanların ilave edildiği gerçekliğini Kim inkar edebilir.
Saadet Partisi Prof. Dr. cennet mekan Necmettin Erbakan'dan sonra, hele hele Milli Görüşün manevi lideri Oğuzhan Asiltürk'ün vefatından sonra kimyasını bozmuş, oyun kuran değil oyuna dahil edilen bir parti haline gelmiştir. O zaman da söyledim merhum Oğuzhan Asiltürk'ten sonra biat kültürü sona ermiştir. Milli Görüş geleneğinin içinde yer aldığını belirten partilerin yalnız ve yalnız başkanları vardır, lideri yoktur, hele hele manevi lideri hiç yoktur. Cennet mekan Necmettin Erbakan hocam vefat ettiği gece, CNN TÜRK ekranlarında Cüneyt Özdemir'e Milli Görüş'ün hedeflerini gerçekleştirme bakımından bundan sonraki 'En büyük lideri Recep Tayyip Erdoğan'dır' diye açıkça ifade etmişimdir.
Gerek millet ittifakında yer almayı, gerekse müstakil olarak seçimlere girme kararını Kur'an-ı Kerim'den, Hadis-i Şerif'ten ve merhum Necmettin Erbakan'ın koalisyon hükümetlerinden örnekler göstererek ifade etme gayreti anlaşılıyor ki; Milli Görüş'ü anlama anlatma, algılama ve yaşama konusunda ezberlerin bozulduğunu, şairin dediği gibi 'bir başkası olmaktan kalplerin yorulduğunu' göstermektedir. Birçok yazımızda 15 Temmuz işgal girişimini Türkiye'nin ve Anadolu'nun ehl-i sünnet anlayışına karşı bir saldırı bir İntikam gerçekliği olarak yazan anlatan bir kişi olarak, kendisini Milli Görüş geleneğinin devamı olarak gören siyasilerin, intikam naraları atması bana, İslam tarihinde çok acı olayları ve onları bu yola sevk eden ''İmamı Şaşani'' geleneklerini hatırlatıyor.
Kimse kimseyi kelime oyunlarıyla aldatmaya ve yanıltmaya kalkmasın. Herkes biliyor ki 14 Mayıs seçimleri Türk siyasi tarihinin en önemli seçimidir.
Cennet mekan Necmettin Erbakan'ın hocamın, 1991 yılında aynı ruh köküne bağlı olduğu siyasi partilerle giriştiği kutsal ittifak 2 Kuvayi Milliye çıkışı bugün görmezlikten gelinmektedir.
Merhum şehidimiz Muhsin Yazıcıoğlu'nun, Sivas'tan aday gösterilmemesi çalışmalarına karşı, daha bıyığı terlememiş bir genç olarak, dava arkadaşlarının 12 Eylül Mamak zindanlarını Medrese-i Yusufiye'ye çevirdikleri cezaevinde zikir halkaları oluşturduklarını, hatim töreni düzenlediklerini belirttiğimde cennet mekan Necmettin Erbakan, o tarihi radar bakışlarını gözbebeklerime dikerek 'Demek ki asker dipçiğine ve joplarına karşı namaz kılan gençlerin başkanı bu çocuk' dedi. Ve bir gün olsun merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun elini bırakmadı. Şimdi dini referanslarla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Cumhur İttifakına karşı karavana atan ve havaya kurşun sıkan Milli Görüş geleneğinin partileri olarak kendilerini gören zevatın, 2018 yılı Yüksek Seçim Kuruluna verilen ittifak bildirgesini satır satır okumalarını tavsiye ediyorum.
3 Lider Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Mustafa Destici Milli Görüş mefkûresini bir üst seviyeye çıkararak hedeflerinin 'İla-yi Kelimetullah' olduğunu dünyaya ilan etmişlerdir. Hadi bakalım Halep oradaysa arşın burada... Yarın ahiret var, yarın hesap günü var.
Yunus Emre bir ilahide şöyle der ya:
Süleyman kuş dili bilir dediler…
Madem, kuş dili konuşmak zorunda olduğumuz için cennet mekan Erbakan suyun bulunmadığı yerde teyemmüm almıştır. Suya ulaşılması durumunda teyemmüm bozulmayacak mıdır ? Milli Görüş davası, ''İla-yi Kelimetullah'' davasıdır.
Eğer bir Müslüman, Kabe'ye yöneldiği namaz safında sağında, solunda, önünde ve arkasındaki insanlardan şüphe etmeye başlamışsa virüs içimize girmiş, elma kurdu gibi bizi bitirmeden durmayacak demektir.
Yine üstadın sözleriyle bitirelim:
'Türklüğü ne kadar sıkı kavrar ve sıkarsanız içinden İslam fışkıracaktır.'