Ülkemizde ilk erken seçim 1957 yılında yapılmıştır. Bu seçimde 1946 yılında yapılan seçimindeki açık oy gizli tasnif skandalı benzeri bir olay yaşanmış ve oy kullanma süresi devam ederken sandıklar açılmadan saat 14'de radyodan seçimin DP tarafından açık ara kazandığı ilan edilmiştir.
Bu seçimin bir diğer önemi ise 1957 yılında yapılan milletvekili genel seçimlerinde Ankara ve Malatya'dan milletvekili seçilen (1950, 1954 ve 1957 yıllarındaki genel seçimlerde geniş bölgeli -liste usulü çoğunluk sistemi uygulanmıştır.)
Mustafa İsmet İnönü, TBMM'nin 15 Kasım 1957 tarihli oturumunda TBMM başkanlığına vermiş olduğu dilekçede Malatya mebusluğu tercih ettiğini beyan etmiş olmasıdır. 15.11.1957 tarihli TBMM zabıt ceridesinde (tutanaklarında) bu konu şöyle yer almaktadır:
'XI Devre Mebusluğu için yapılan intihapta seçildiğim iki yerden Malatya İntihap dairesini tercih ettiğimi saygı ile arz ederim.
Malatya Milletvekili
İsmet İnönü'
TBMM tutanaklarında yer alan bu bilgi vefatının 46.yılında İsmet İnönü'nün Malatyalılığının en belirgin kanıtı olsa gerek. (İsmet İnönü 40 yıl Malatya milletvekilliği yapmıştır)
24.11.1934 tarihli TBMM zabıt ceridesinde (tutanaklarında) ise Malatyalıları gururlandıran bir konu yer almaktadır.
Bilindiği üzere 21 Haziran 1934'te çıkarılan 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile her vatandaşın öz adından başka bir de, soyadı alması ve soyadlarının Türkçe olması hususunda yasal düzenleme yapıldı. Bu düzenleme sonrasında Gazi Mustafa Kemal'e soy isim verilmesi ile ilgili Malatya mebusu ve arkadaşları tarafından verilen kanun teklifinde Atatürk soyadının verilmesi teklif edildi.
Bu konuda TBMM genel kurulunda konuşmaya yapan Malatya Mebusu İsmet İnönü'nün sözleri tutanakta yer aldığı şekliyle şöyle:
'Arkadaşlar Büyük Önderimiz Cumhur Reisimizin soyadı için bir kanun teklif ediyoruz. Düşündük ki; soy adı kanunu tatbik olunurken Büyük Önderin taşıyacağı adı tayin etmek Büyük Meclisin borcu ve hakkıdır. Kanunda biz (Atatürk) adını teklif ediyoruz. İnanıyoruz ki; ulusum en değerli varlığı olan Cumhur Reisimizin adını söylerken derin ve sevgi duygularımızı birlikte sezdirmiş olacağız. İnanıyoruz ki (Atatürk) adı ile Büyük Türk ulusu en büyük oğluna en büyük, en saygılı hitabını yapmış olacaktır.'
İsmet Paşa, konuşmasını tamamladıktan sonra yapılan oylamada Gazi Mustafa Kemal'e ATATÜK soyadının verilmesi alkışlarla kabul edilmiştir.
Gazi Mustafa Kemal'e ATATÜK soyadının verilmesine ilişkin teklifte İsmet İnönü ile birlikte Malatya'nın adının zikredilmesi bizler ve Malatya için hep onur kaynağı olacaktır.
Bu gün ülke olarak zor bir dönemden geçmekteyiz. Hem ekonomik hem de siyasi olarak ülkemiz bir kıskaç altına alınmaya çalışmakta ve Sevr'de kabul ettiremedikleri yaptırımları tekrar önümüze koymakta ve bizim kabul etmemiz için her türlü baskı yapılmaktadır. Bugün yaşadığımız ve karşılaştığımız olaylara benzer olayların yaşandığı bir dönemde 1929 yılında Amerika Birleşik Devletleri ile başlayıp küresel bir krize dönüşen ve Büyük Buhran olarak adlandırılan Dünya Ekonomik bunalımında tüm dünyada borsaların dibe vurduğu, banka ve şirketlerin battığı, milyonlarca kişinin işsiz kaldığı ekonomik krizin olduğu 1929 Yılında TBMM zabıt ceridesinde (tutanaklarında) yaşanan ekonomik gelişmeler üzerine başvekil İsmet İnönü çok önemli bir konuşma yapar. o konuşmadan bir bölümü bugüne ışık tutacak bir konuşmadır:
'Büyük Milli Mücadelelerde zafere giden yolun başında ruhların emniyeti ve bizzat kendi mevcudiyetinin sağlamlığına itikat edilmesi vardır. Osmanlı İmparatorluğunun inhitat devirlerini ve son demlerini mühürleyen şey aklı erer ve münevver geçinenlerin ve mes'uliyette bulunanların her çetin iş başında (biz bu işin hakkından gelemeyiz) vehminde olmalarıdır. Bu kanaat onların şahsi kudret ve faaliyetlerini ilk andan kemirirdi. İlk müşkilat ile her mücadelenin tabiatından olan devir devir aksi tecelliyat derhal mağlubiyeti nefislerinde iman haline getirirdi. Her Milli mücadelede hazır olan en büyük cevher yani milletin kendisi ise ilk anda onlara itimadını kaybeder, yardımını esirgerdi. Bundan daha tabii ne olabilirdi? Şimdi biz size Milli mücadelelerin ruhu ile halk idaresi adamlarının kaanat ile söyleyeceğiz. Nakadar zorlu ve çetin olursa olsun hiçbir milli meselenin halli milli şuurun ihatası haricine çıkacak kadar muğlak ve milletin tırmanıp tepesine irişemeyeceği kadar sarp değildir. (Alkışlar) Her şeyden evvel fertçe ve devletçe birbirimize güvenerek ve birbirimize yardım ederek ve dayanarak bu yeni mücadeleyi, milli para, milli iktisat, milli tasarruf mücadelesini behemehal başaracağımıza itimat etmeliyiz (Alkışlar) Kat'i neticeye varıncaya kadar milli paranın ileri, geri göstereceği dalgalardan asla ürkmemeliyiz, asla yılmamalıyız (Alkışlar) asla ürkemeyeceğiz ve yılmayacağız.'
Bundan tam doksan yıl önce TBMM'de ortaya konulan bu milli ruh ve milli duruş karşısında bugün için söylenecek tek söz olmasa gerek.
Şahsi çıkarları ve siyasi gelecekleri için yüzlerinde sahte maskelerle dolaşan, içindeki kin ve nefreti belli etmeyen insanlara prim vermemek için yok edilmek istenilen Malatyalılık ruhunu yaşatmak için her türlü siyasi endişelerden uzak Türkiye Cumhuriyetinin kurucu değerlerine ve Malatya'ya sahip çıkmaya devam edelim. Biz biliyoruz ki 'Geçmişe vefa duymak, bugüne ve yarınlara da saygı duymak demektir.'
25 Aralık 1973'te vefat eden, vefatının 46.yılında rahmet ve şükran ile andığımız Mustafa İsmet İnönü için dün bugün ve yarınlarda hep şunu söyleyeceğiz: 1947 yılında Malatyalılar tarafından yaptırılan Hükümet Meydanı'ndaki anıtının kaidesinde yazılı olduğu gibi; 'Adın temiz, hatıran aziz kalacak.'
Ruhun şad, mekanın cennet olsun.
Kaynak www.malatyahaber.com