01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı kanunla birlikte limited şirketlerde ortaklıktan çıkmayı ve çıkarılmayı düzenleyen ve kolaylaştıran hükümlere yer verilmiştir.
6762 sayılı Eski TTK 551/3 göre 'Esas sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulunan ortakların mutlak ekseriyeti tarafından muvafakat edilmek şartıyle şirket,muhik sebeplerden dolayı bir ortağın şirketten çıkarılmasını mahkemeden isteyebilir' hükmü yer almaktaydı.Burada muhik sebeplerin varlığı yani haklı gerekçelerin varlığı hali mevcut olduğunda ortağın çıkarılması mahkemeden istenebilirdi.
Muhik sebebin varlığı tek başına bir koşul gibi görünse de ortaklıktan çıkarılması süreci, mahkemenin iradesine bırakılmaktaydı ki,bu işlem de haklı gerekçelerin neler olduğunun açıkça ortaya konmasını zorunlu kılıyordu.Şirketin idaresinde yaşanan sorunlar muhik sebeplerle şirketi ve ortaklığı zor durumda bırakanların işlerini kolaylaştırıyordu.Haklı gerekçelerin kanunun emredici hükümlerine aykırı olmaması önemli biri durumdur.Burada tacirin basiretli davranması önem arz etmektedir.Muhip sebeplerin neler olabileceği belirlenirken esas kıstasın şirketin ve ortakların art niyetli ve kasti olarak zarara uğratılması ve hatta kasti olmasa bile tedbirsizlik ve ilgisizlik sebebiyle şirketin faaliyetlerinin zarara uğraması esas alınmalıdır.
Uygulama bu şekilde cereyan ederken şirket menfaatlerinin zaman açısından kaybının engellenmesi amacıyla yeni kanun ve ilgili hükümleri bu açıdan şirketin menfaatini koruyacak hükümler getirmiştir.
Nitekim Yeni TTK.640/1 'Şirket sözleşmesinde bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir' ifadesine yer verilerek bu olanağı sağlamıştır.Şirketin sözleşmesinde kanunun emredici hükümlerine aykırılık teşkil etmemek ve elbette tacirin basiretli olması prensibini zedelememek ana prensip olmalıdır.Şirket kendisi açısından önem arz eden durumu esas sözleşmeye koyarak ,sebeplerin oluşması durumunda ortağın şirketten çıkarılma hakkının doğacağını belirtmiştir.Bu haliyle şirketin ortağının belirlenen görevlerini yerine getirmemesinden kaynaklanan hukuki sorunların önüne geçilmiştir.Her ortak şirketteki durumlarını bilerek hareket edecek ve şirketin menfaatleri zarar görmeyecektir.Yeni kanuni düzenleme şirketin ticari faaliyetlerinin devamlılığını esas alarak bu kolaylaştırıcı düzenlemeyi getirmiştir.
Ortaklıktan çıkarılan kişi her ne kadar sözleşmede bahsedilen hususları yerine getirmemişse ve sözleşme hükümleri çerçevesinde ortaklıktan çıkarılmışsa da her zaman karşı dava açma hakkı her zaman tanınmıştır.Ortak kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren 3 ay içinde iptal davası açabilecektir.(TTK.640/f-2)
Sözleşmede çıkarılmaya dair ifadeler olmasa da her ortağın haklı bir sebep olması halinde çıkarılması mümkündür. Ancak bu çıkarma talebinin mahkemeden istenmesi gerekmektedir. Mahkemeden çıkarmaya dair karar verilmesi halinde ortağın iptal davası açma hakkını kullanamaz.(TTK.640/f-3). Ortağın haklı sebebi esas sözleşmeye dayanmayan diğer haklı sebepler mahkemeden istemesi eski kanun hükmü olan 551.maddenin tekrarı niteliğindedir.
Ortaklıktan çıkarmada sözleşmeyle kolaylık sağlanmış olsa bile çıkarılan ortağın iptal davası açma hakkı olmasının uygulamada fazlasıyla bir sorun yaratacağı düşünülmektedir. Özellikle çıkarmaya dair esas sözleşmeye konulacak hükümlerin doğruluk ve dürüstlük ilkesini ne kadar tabana yayacağı ayrı bir konudur.Üstelik mevcut esas sözleşmenin bütün ortakların imzası ile kabul edilmesi ,ortaklar arasında eşit haklar doğurmasına karşın konulacak çıkarma şartlarının hangi hallerde itiraz konusu yapılacağı tartışmalıdır.Sözleşmede olmamasına karşın haklı sebebin varlığını ortaya koyacak ortak veya ortakların mahkemeye başvurması ve mahkemenin bu talebi yerinde bulması halinde iptal davası açma hakkının ortadan kalkması şirketin sorunlarını ne kadar gidereceğide uygulamayla birlikte ortaya çıkacaktır.
Kolaylaştırılan hükümle birlikte şirket sözleşmelerinde değişiklik yapılarak yeni yasaya intibak etmek için tescil başvuruları olacaktır.Bu yolun tercih edilmesi ve akabinde ortaklığın çıkarılması ve ortağında bu çıkarma kararına karşı dava açıp kazanması halinde arada geçen ve yapılan değişikliklerin iptali hususu da şirketleri bağlayıcı bir husustur.
Ortakların dava açılmasının önüne geçmek için mahkemeye başvurmasının daha güvenilir bir yol olarak tercih edileceği düşüncesi hakim olmaktadır..Kanımca çıkarma kararlarının göreceliği, mahkemeleri tercih unsuru haline getirecektir.
Şirketler yeni kanunun uygulanmaya başlamasıyla birlikte esas sözleşmelerinde değişiklik yaparak ve çıkartma şartlarını koyarak intibak yönüne gitmektedir.Bu amaçla yapılacak esas sözleşme değişikliklerinden ,basiretli iş adamı ve dürüstlük ilkesini göz ardı etmemek gerekeceğinden kuruluşta olduğu gibi bütün ortakların onayı gerektiği fikri ortaya atılsa da ,bu konuda yeni kanuna intibak için yapılan sözleşme tadillerinde 6103 sayılı kanunun 22.maddesinde ,Anonim şirketler esas sözleşmelerini ve limited şirketler şirket sözleşmelerini, yürürlük tarihinden itibaren on iki ay içinde Türk Ticaret Kanunuyla uyumlu hale getireceği ve bu süre içinde gerekli değişikliklerin yapılmaması halinde, esas sözleşmedeki ve şirket sözleşmesindeki düzenleme yerine Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümleri uygulanır ifadesine yer vermiştir.Esas sözleşme ve limited şirket sözleşmesini birinci fıkra uyarınca uyumlu hale getirmek için yapılacak genel kurullara bu Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. Yani genel kurullarda toplantı nisabı aranmaz, kararlar toplantıda mevcut oyların çoğunluğu ile alınır ve şartları bulunsa bile 6762 sayılı Kanunun 389 uncu ve Türk Ticaret Kanununun 454 üncü maddeleri uygulanmaz hükmünün dikkate alınması gerekmektedir.
Sözleşmeye ortaklıktan çıkarılma hallerinin konulması bir zorunluluk olmadığından bunu bir bir intibak değişikliği ve dolayısıyla yukarıdaki nisap oranının aranmasının gerekip gerekmediği de ayrıca bir tartışma konusudur.
Buna karşın şirket sözleşmesine konulmuş çıkarılma hükmünün uygulanması esnasında , 621/f-1 maddesine göre gerek ortağın şirket sözleşmesinde yer alan sebeplerden dolayı şirketten çıkarılması gerekse ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması konularında genel kurulda karar alınabilmesi ,genel kurulda temsil edilen oyların en az 2/3 sinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması gerekmektedir.
Bununla birlikte, ETTK'da olduğu üzere TTK'da da 'haklı sebep'lerin nelerden ibaret olduğuna değinilmemiştir. Bu nedenle, çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebebin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme kararlaştıracaktır.Yeni kanunun 638/2 maddesinde mahkeme tarafından verilecek karar öncesinde davacı ortağın haklarını kullanması ve borçlarını yerine getirmesinin uygun düşmeyeceği dikkate alınarak mahkemenin gerekli tedbirleri alma yetkisi vardır.Mahkeme talep üzerine,davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir (TTK md. 638/f.2).Mahkemenin res'en karar vermesi mümkün değildir.Mahkemeden istemde bulunacak kişi davacı ortağın kendisidir
AYRILMA AKÇESİ:
TTK.641/f-1 göre,Her ortağın şirketten ayrıldığı takdirde esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini talep etme hakkı vardır.Burada ayrılmadan kastedilen çıkma ,çıkarılma ve ölüm v.b. gibi diğer tüm çıkma halleridir.Sebebi ne olursa olsun ortağa ayrılma akçesinin gerçek değeri yani bilançoda yer alan değeri isteme hakkı vardır.Şirket sözleşmesinde tamamen isteğe bağlı olarak ayrılma hakkı farklı bir şekilde düzenlenebilir.Sözleşmede olmaması ortağın bu hakkını ortadan kaldırmaz.
LİMİTED ŞİRKETLERDE ORTAKLIKTAN ÇIKMA HAKKI
TTK'nın md. 638/f.1 hükmü ETTK'nın md. 551/f.1 hükmünün tekrarı niteliğindedir.YTTK'nın 638/1 'Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir 'derken.ETTK'nın 551/1 ise, 'Şirket mukavelesiyle, ortaklara şirketten çıkma hakkı verilebileceği gibi bu hakkın kullanılması muayyen şartlara da tabi tutulabilir.' hükmü yer almıştır. Şirket sözleşmesine hüküm koymak konulmak suretiyle her ortağın şirketten çıkma hakkı vardır.Çıkarılmada ki gibi bir şarta bağlanması mümkün olduğu gibi bağlanmaması da pek ala mümkündür.Bir şarta bağlanmamışsa, ortak sebep belirtmeksizin şirketten çıkma hakkını kullanır. Bu hakkı bazı şartla bağlanmış ise ortak şirket sözleşmesinde yazılı koşulların gerçekleşmesi üzerine ortaklıktan çıkma hakkını kullanır.
Şirket sözleşmesinde ortaklıktan çıkması düzenlenmemiş olması, ortağın şirketten çıkmayacağı manasına gelmemelidir.Böyle bir bu durumda ortağın mahkemeye başvurması ve çıkmanın haklı bir sebebe dayanması gerekir.
TTK'nın 638/2 'Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir.'deniler ortağa muhik sebeplerin varlığında, çıkma davası açabilmesi olanağını sağlamıştır.
Türk Ticaret Kanunu, çıkma hakkının kullanılması durumunda, diğer ortaklara da 'çıkmaya katılma' hakkı tanımıştır.Ortaklardan biri 638/f.1 hükmü gereği- şirket sözleşmesindeki hükme dayanarak çıkmak istediğini veya 638/f.2 hükmü gereğince haklı sebeplerden dolayı çıkma davası açtığı takdirde, müdür veya müdürler gecikmeksizin diğer ortakları bundan haberdar ederler (TTK, md. 639/f.1). Yapılacak bu bildirim üzerine, ortaklardan her biri, haberin kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde;
Çıkma talebinde bulunan ortağın bu hakkını şirket sözleşmesinde yer alan hükme istinaden kullandığı durumlarda, şirket sözleşmesinde öngörülen haklı sebep kendisi yönünden de geçerli ise, kendisinin de çıkmaya katılacağını müdürlere bildirerek,Yok eğer ortak çıkma davası açmış ise, bu durumda açacağı bir dava ile haklı sebepler dolayısıyla çıkma davasına katılarak çıkmaya katılma hakkını kullanır (TTK md. 638/f.2).
Bir aylık süre, hak düşürücü süredir. Müdürlerce yapılacak bildirimin kendilerine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içerisinde çıkma katılma hakkını kullanmayan ortaklar bu haklarını kaybedeler. Kanun'a göre, çıkma ve çıkmaya katılma hakkını kullanan ortaklar, esas sermaye payları ile orantılı olarak, eşit işleme tabi tutulurlar (YTTK md. 639/f.3).