Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul İl Kongresi'nde '1994 ruhuyla 2023 hedeflerimizi gerçekleştirecek bir arkadaşımız' dediği Osman Nuri Kabaktepe'nin gelişiyle birlikte her yerde 'Refah'ın vakti geldi' sözlerinin yankılanmasına neden oldu. Erdoğan'ın '94 ruhu' sözleri yeni değil.
2018 yılında yerel seçimlere giderken yine 1994 ruhu ile yeni dönem belediyecilik öne çıkarmayı planlamıştı. Sonuçta ruh vardı ancak sözde kaldı. Ankara, İstanbul CHP'ye teslim edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2007 yılında dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile yaptığı ve halen gizliliğini koruyan görüşme gibi Oğuzhan Asiltürk ile yapılan görüşmede gizliliğini koruyor ve içinde çok önemli sonuçları barındıran bir denkleme benziyor.
Erdoğan'ın '1994 ruhu' sözlerinin altında gerçekten bazı şifreler saklı.
Bunlardan en önemlisi ise Refah Partisi'nin 1991 yılında MÇP ile gerçekleştirdiği Kutsal İttifak bahane göstererek kaybettiği Doğu ve Güneydoğu illerini 1994 yerel seçimlerinde yeniden kazanmasıydı. RP'nin önünde 1991 seçimlerine giderken iki seçenek vardı. Ya MÇP yada HEP…
Dönemin RP Genel Sekreteri Oğuzhan Asiltürk dönemi şöyle yanıtlayacaktı:
'Bizim bir gayemiz var. Bu herkesçe biliniyor. Bizim bazı eksiklerimiz var. Biz eksikliklerimizi tamamlamaya çalışıyoruz. Yani hizmetimizi böylelikle tamamlamak istiyoruz. RP güçlü ve inançlı bir partidir. Eksiklerini başkalarıyla tamamlamak RP güçten düşürmez. İlk teklif gerek MÇP olayında, gerekse HEP olayında olsun onlardan geldi. Biz de bu görüşme teklifine olumlu cevap verdik. Her iki partinin de tabanı Müslüman. Tabandan gelen bir dayatma var. Bir de bu partiler içinde bir tek RP'nin ülke barajını aşabileceğini herkes biliyor. Diğer iki partinin bu şansı yok. Bu yüzden gerek MÇP'nin, gerekse HEP'in inançlı tabanı RP ile işbirliğinden yana olduklarını gizlemiyorlar. Tabanda bu yönde bir kenetleşme zaten kendiliğinden oluşuyor. Konjonktür bunu gerektiriyor. Tavan, tabanın bu eğilimine uygun olarak işbirliği yolunu aradı.'
Asiltürk'ün iki seçeneğe de olumlu bakmasının altında iki neden vardı. Kendisi şöyle açıklıyordu:
'Biz güç birliğinden yanaydık. İki nedenden dolayı: Birincisi, emperyalist güçlerin Türkiye için öngördükleri oyunu bozabilmek için. İkincisi, hakları yenilen bu iki partinin de haklarını korumak için'
1993 yılına geldiğinde SHP'den ayrılarak kurulan DEP'in kapatılması gündeme gelmişti. Bu sefer DEP'in kapatılma suflesini Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş veriyor, dönemin Başbakanı Tansu Çiller 'Ya kapanacak, kapanacak' diyordu.
2 Mart 1993 günü dört DEP'li milletvekilinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Daha görüşmeler tamamlanmadan, bütün bürokratik yazışmalar yapılmadan, polisler Hatip Dicle ve Orhan Doğan'ı TBMM'nin kapısından çıkar çıkmaz yaka-paça Emniyet'e götürdü. Bir hafta içinde tüm DEP'lilerin dokunulmazlıkları kaldırıldı. DYP, ANAP, RP, BBP, DSP dokunulmazlıkların kaldırılması için evet oyu kullanırken, SHP'den 16 milletvekili ret oyu kullandı. ANAP lideri Yılmaz ile RP lideri Erbakan dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili oylamaya katılmadılar.
Ancak RP'de tartışmalar devam ediyordu. Çiller'in RP'yi DEP ile aynı kefeye koyarak hedef göstermesi bu partinin kurmaylarının gözünü korkutmuştu. Oylamadan birkaç gün önce çoğu Güneydoğulu milletvekili olan bir grup, RP Grup Başkanvekili Şevket Kazan'ı ziyaret ederek 'red oyu verelim' teklifini getirdiler. Kazan, askerin ısrarını ve DYP ile MHP'nin baskısına dikkat çekti. İç Anadolu, Ege ve Karadeniz illerinden olup, sonradan çoğu yenilikçi kanat içinde yer alacak olan milletvekilleri ise DEP'e arka çıkmanın kendilerine zarar getireceğini savundu.
Erbakan acilen RP Grubunu topladı:
Salih Kapusuz, Ahmet Derin gibi isimlerin tezleri şuydu: 'Her gün seçim bölgelerimize şehit
cenazeleri geliyor. Halkın büyük tepkisi var. Eğer evet oyu verirsek siyasi hayatımız biter. DEP ile aynı kefeye girmeyelim.'
Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata'nın, 'Mağdur edilmiş Kürt halkına karşılık büyük
bir haksızlık olur,' şeklindeki itirazı tansiyonu iyice yükseltti.
Konuşmalardan sonra Erbakan
kürsüye geldi:
'DEP milletvekillerinin ipini çekecekler. Bunda kararlılar. Buna biz dahil olmasak da bunu yapacaklar. Ama kimsenin çingenelik yapmaması gerekir. Nedir çingenelik biliyor musunuz? Bu milletvekillerini idam edecekler, ipini bize çektirmek istiyorlar! Peki bu insanlar hakkındaki iddiaları biliyor musunuz? Kim yargılamış? Adil bir yargılama olmuş mu? Bunları değerlendirmeden buna evet diyelim demek doğru değildir. Haksızlıktır. Çingeneliliktir. Neden girip evet verelim ki? Birçok arkadaşımızın oylamaya katılmaması doğru olacaktır.'
Erbakan bu konuşmayı sadece RP kadrolarına hitaben yapmıştı. Bu söylediklerini kamuoyuna tekrarlamaması yüzünden 'RP DEP operasyonuna destek verdi,' şeklindeki kampanyaya zemin hazırlamış oldu. Halbuki Erbakan'ın bu sözleri RP grubunun ortasına bomba gibi düşmüş, partiyi ikiye ayırmıştı. Oylamaya yaklaşık 20 kişi katıldı. İbrahim Halil Çelik, Zeki Ergezen, Hüsamettin Korkutata gibi milletvekilleri girip ret oyu verdiler. Erbakan ise oylamaya katılmadı. Partinin yenilikçi kanadı ise Selim Sadak dışındaki DEP milletvekillerine kabul oyu verdi.
Şimdi HDP'nin kapatılması gündeme gelecekse Saadet'in Doğu ve güneydoğu illerine yönelik 'ümmet kardeşliği' yeniden devreye girecektir. Yani Kürtler'in Saadet iklimi yeniden yeşertilmeye çalışılacak. Bu bir bakıma devletin gücünü ve hizmetini güvenlik güçleri kayyumlar, vali ve kaymakamlar aracılığıyla sunmaya çalışan devletin sosyal restorasyon çalışması.
Şia'nın artan tehditine karşı Cumhuriyet döneminde ayakta kalan ve desteklenen Siirt Tillo ve Bitlis-Güroymak (Norşn) medreseleri gibi diğer medreselerin tahkimatı anlamına geliyor.
Bunun alt yapı çalışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor. Ehli sünnet konseptinde Saadet Partisi'nin önde gelen isimleri uzun bir dönemdir adım adım Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki medreseleri, meleleri, alimleri, kanaat önderlerini ziyaret ediyor, işbirliği yapıyor.
Bunun stratejik önemini cumhur ittifakını oluşturan Ak Parti de MHP'de görüyor,TSK'da görüyor.
Asiltürk'ün 1993 yılında söylediği sözler yeni dönemin rotası:
'Emperyalist güçlerin Türkiye için öngördükleri oyunu bozabilmek…'
'Hayra motor, şerre fren' olabilecek bir süreç Saadet içinde güvenlikçi politikalar gerekçe göstererek Ak Parti işbirliğine direnen Güneydoğu kökenli kanadın defansını da ortadan kaldıracaktır.