Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli 6000’ in üzerinde araştırmayı inceledi. Bunun sonucunda Güney Kore’ de Küresel Isınma Özel Raporu’nu onayladı. Raporda ortaya çıkan konular ise gerçekten çok dikkat çekici. Sanayi öncesi döneme göre dünya 1 derece daha sıcak. Bunun sonucunda kuraklık, aşırı seller ve buzullarda erime gibi etkiler görülmeye başladı.
Sera gazı salınımı var olan şekliyle devam ederse 2030 ve 2050 yılları arasında sıcaklık 2 derece daha artacak. Bu durum kalkınma ve yoksulluğu önleme gibi konularda bile kritik bir önem taşıyor. Ekolojik sistemler, yaşam alanları bundan olumsuz etkilenecek. Bu durumun yaşanmaması için öncelikli olarak küresel emisyonun % 45 azalması ve 2050 yılına kadar sıfırlanması gerekiyor.
Ülkemiz içinde maalesef tehlike çanları çalmaya başladı. Ekonomik ve sosyal olarak ülkemiz için riskler söz konusu. Ülkemizin tamamı için sanayi öncesi döneme göre sıcaklık artışı 5 dereceyi geçmiş durumda. Ülkemizin doğu ve batı kesimlerinde yağış oranı % 30 azaldı. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki 1998 yılından bu güne kadar sıcaklıklarda hep artış görülmüş. Ayrıca son yıllarda meterolojik afetlerde de artış görülmekte. Bunların % 80’ i fırtına, şiddetli yağış, sel ve dolu olarak yaşanmış.
Aşırı sellerin yanısıra aşırı sıcaklıklar orman yangılarında da artışa neden oldu. Akdeniz Havzası olarak adlandırılan bölüm son 900 yılın en ağır kuraklığını yaşamakta. NASA’ nın yaptığı incelemeler Türkiye, Kıbrıs, Ürdün, Suriye bölgesinin yağış olarak son 900 yıldaki en verimsiz dönemini yaşadığını gösteriyor.
Yaşanan bu kuraklığın etkisi binlerce insan için kıtlık, açlık, gıda krizinin kapıda olduğunu gösteriyor. Bu da beraberinde göç krizine neden olacak.
Sıcaklığın 1,5 derece artışı tatlı su rezervlerinin azalmasına neden olacak. Dünyadaki bitki ve hayvan türlerinin önemli bir kısmı da bu durumdan etkilenecek. Karasal ve denizsel canlıların yaşamının olumsuz etkilenmesi ekosistemler üzerindeki baskıları arttıracak. Sıcaklık artışının 2050 yılına kadar 10 mercan kayalığından 9’unu yok edecek yönde etkileyeceğini belirten araştırmacılar yaşanacak ekosistem bozukluklarının tarımsal üretimi de düşüreceğini belirtiyor.
Ülkeler Paris İklim Antlaşması’ na göre taahhütlerini yerine getiremezlerse sıcaklık artışı 2100 yılına gelindiğinde 3 dereceyi geçecek. Bu senaryoda yeraltı su kaynakları ciddi şekilde azalacak. Himalaya’ daki buzulların yaklaşık % 50’ si yok olacak. Bu durumda sıcak hava dalgalarının 5 kat artması, kuraklığın Batı Avrupa, Kuzey İskandinavya gibi bölgelerde de görülmesi bekleniyor.