Komplo teorilerine inanan kişi, kendisini 'avamdan' ve söylenmiş yalanlara inanan kitlelerden üstün, özel hisseder. Bu inanış çok gözde bir locaya giriş hazzı yaşatır.
Ay'a hiç gidilmedi mi?
Aslında her insan hayatının belirli dönemlerinde öyle ya da böyle komplo teorilerine inanır. Zira çocukluktan beri insanlara öğretilen yaşam döngüsünün belirli norm ve kurallara göre ilerlediği söylenir. İyilik yaparsan iyilik bulacağın, çalışırsan zengin olacağın gibi. Ancak dünya kaotiktir ve yarın ne olacağını kimse bilemez.
ABD'nin Ay'a hiç gitmediği, her şeyin bir kurmaca olduğu dünya genelinde hala en popüler komplo teorilerinden biri. Hakikat ötesi çağda pek çok insanın da gerçeği. Hatta yıllar evvel lise öğrencisiyken benim de ilgimi çekmişti. Yeri geldiğinde büyük bir gururla her şeyin propaganda olduğunu, aydınlanmış zihnimle insanlara anlatıyordum. Teorinin dayanakları şunlar:
1- Ay'da hava olmadığı için bayrak dalgalanmaz. Stanley Kubrick stüdyoda çekti görüntüleri!
2- Dünya ile Ay arasındaki Van Allen radyasyon kuşaklarından astronotlar sağ çıkamaz.
3- Ay'da Çekilen fotoğraflarda hiç yıldız gözükmüyor.
4- Ay modülü ay yüzeyinde hiç iz bırakmıyor.
5- 1969 teknolojisi ile Ay'dan canlı yayın yapılması imkansız.
6- Ay yüzeyinde sıcaklığın -170° ila +150 °C civarında olması nedeniyle fotoğraf makineleri donar ya da erirdi.
İlk bakışta kulağa makul gelen bu iddiaları basit bir araştırmayla çürütebilirsiniz. Ancak Sovyetler Birliği'nin kendi Ay programını iptal etmeden önce bir kontrol ettiğine neredeyse eminim. Öte yandan, milyarlarca dolara mal olan, yaklaşık 410 bin kişinin aktif olarak çalıştığı uzay programı kurmaca olsaydı, muhtemelen şimdiye kadar haberimiz olurdu.
'Olağanüstü iddialar, olağanüstü kanıtlar gerektirir.'' (Marcello Truzzi). Bu demek değildir ki bütün komplo teorileri safsatadan ibarettir. Bazı devlet, şirket ve kurumların gizli kapaklı işler yapmadığı söylenemez. Her komplo teorisini çürütmek yukarıdaki örnek kadar kolay olmayabilir. Ancak bazı komplo teorilerinin çürütülememesi bunların doğru olduğu anlamına gelmez. Zira ispat yükü, iddia sahibinin kendisine aittir. Bir diğer deyişle, ''bilimsel olarak ispatlanmayan bir şeyi çürütmek için bilimsel ispata ihtiyacınız yoktur.''
İnsan; bilemediği, algılayamadığı, kavrayamadığı, hakkında az bilgiye sahip olduğu kompleks konuları basit açıklamalarla temellendirme hatasına sık sık düşebilir. Komplo teorilerinin yaygınlığının temel sebeplerinden biri de budur. İnsanı yiyip bitiren merak dürtüsü bu şekilde başka bir noktaya kanalize edilir.
İşin tehlikeli kısmı, komplo teorilerinin insanı tembelleştirerek bir yanılgı satması. Düşünsel fakirliğin sıradan olduğu coğrafyalarda hiçbir bilimsel temele ve kaynağa dayandırılmadan dile getirilen iddialar, uzun vadede dünyayı kavrama açısından kitleleri mahmurlaştırır.
Komplo teorileri tehlikelidir çünkü 99 depreminin faturasını kötü iskan politikalarına, yozlaşmış politikacılara, olmayan deprem düzenlemelerine, denetimsizliğe ve nicesine kesmek yerine hayali bir HAARP projesine, ABD'ye keser. Güçlü Türkiye istemeyen Amerika'nın yapay depremler yarattığını söyler. Mossad, CIA, Yahudi lobisi ve masonlar da işin içindedir elbette.
Dahası, bu teoriler başarısızlığa güzel birer kılıf olma işlevi de görür. Akılcı, bilimsel programlar ve emekle altından kalkılabilecek meseleler dallanıp budaklanır. Rasyonel çözümler sunulduğunda çözülebilecek problemler, komplo teorilerinin her şeyi basite indirgeyen yapısı itibariyle kördüğüm olarak kalır. Çünkü biz ne yaparsak yapalım, ne kadar uğraşırsak uğraşalım, dünyanın efendilerinin izni olmadan memlekette bir kuşun dahi uçması olanaksızdır. Tüm sistem gizli eller tarafından kurulmuştur. Bu açıdan bakınca, komplo teorisyenleri, bir anlamda her şeye muktedir olan ve dünya saatini tıkır tıkır işleten, kaftanlar giymiş yarı tanrıların varlığına da inanmakta. Şerif Mardin,'Komplo teorileri Türklerin tarih felsefesidir' derken aşağı yukarı bundan bahsediyordu muhtemelen.
''Komplo teorisi hakkında öğrendiğim en önemli şey, komplo teorisyenleri gerçekten bir komplo teorisine inanıyorlar çünkü bu daha rahatlatıcı. Oysa, dünyanın gerçeği onun kaotik olması. Gerçek şu ki, kontrolü ellerinde tutanlar para babası Yahudiler, mason locası veya gri renkli uzaylılar değil. Gerçek çok daha korkutucu. Kontrol kimsede değil. Dünyanın dümeni yok.'' (The Mindscape of Alan Moore)
Hayatta bizlere kılavuzluk etmesi gereken yegane şey duygusal inançlarımız ya da yarattığımız kurgu gerçeklik değil; doğrudan doğruya rasyonel kanıtlar, nesnel yargılar ve bilim olmalıdır. Zira ancak bu şekilde bir adım sonrasını görebiliriz.