KISKANÇLIK

Yakınlarınız, akrabalarınız, arkadaşlarınız ne kadar varlıklı olurlarsa olsunlar,

Sizin acil bir ihtiyacınızda yanınızda olmuyor ya da olamıyorlarsa varlıklarının sizin için bir anlamı var mıdır?

Bir yalnızlığı, bir acıyı, kalpte saklı kalan bir özlemi, yokluk günlerindeki sıkıntıyı paylaşamayan eşin, sevgilinin, aşkın bir anlamı olabilir mi?

Eş, çocuk, evlat, akraba, sevgili, dost, arkadaş öncelikle yokluk ve yalnızlık günlerinde gereklidir.

Yalnızlığınızı saramayan, yokluğunuzda yanınızda var olamayan insanlar bir dost değil, sadece kendilerini düşünen, gölgesi olmayan kurumuş ağaçlar gibi bencil insanlardır.

Kuru kalabalık dediğimiz budur.

Bize gölge yapacak, meyve veren ağaçlar gibi dostlar lazım.

En başta da bizim, dostlarımız için öyle olmamız lazım…

Dostlarımız, yakınlarımız, arkadaşlarımız ve akrabalarımız bizim rakibimiz değildir.

Rakip gibi görmeye başladığımız an uyuşmazlık başlayacak demektir.

Aynı işi yapanları arasında bu duygu her zaman zarar vermiş, insanları ayırmıştır.

Kıskançlıkla ilgili paylaşmak istediğim aşağıda çok güzel bir anekdot var.

*

Hikâye sorunlu bir öğrenci ile öğretmeni arasında geçmektedir. : (*1)

Öğretmeni öğrenciye:

 -“Neden arkadaşlarını kıskanıyor ve onların yaptıklarını bozuyorsun" diye sorar..

Çocuk; -“En iyi ben olmalıyım, en başarılı ben görünmeliyim" diye cevap verir.

Bunun üzerine öğretmen tahtaya bir çizgi çizer

-“Bu çizgiyi nasıl kısaltabilirsin" der.

Kıskanç çocuk hemen atılıp bir kısmını siliverir.

-“Olmadı" der öğretmen, "silmek yok."

Bu sefer çocuk eliyle bir kısmının üzerini kapatır.

Öğretmen; -“Yine olmadı, kapatmak yok" der.

“Başka nasıl yaparsın" diye soran öğretmen, bakar ki cevap yok…

Çizginin yanına daha uzun bir çizgi çizer….

"Bak öteki kısaldı" der. -“Başkalarının çizgisiyle uğraşacağına, sen daha büyük bir çizgi çizmelisin."

[Yazarın notu: (*1)” internet ortamında ulaştığından çevirinin kime ait olduğu bilgisi bulunmadığından bende özür dileyerek yazamadım.]2023-