Kılıçdaroğlu'nun "el sıkarım" diyen Özel'e "el sıkmam" diye cevap verdiği açık

CHP'nin başlattığı normalleşme süreci ülkedeki suni kutuplaşmanın aşılması ve oy geçişkenliğinin sağlanması için iyidir.
 

Kemal Kılıçdaroğlu bu işi toplum önderleri ile anlaşarak yapmayı denemişti. Ancak doğal sonuç olarak (dinci ve etnik) kimlik siyasetine yönelik taleplerle karşılaştı. Bu durum CHP'nin tarihsel duruşundan taviz vermesiyle sonuçlandı. Özgür Özel ise toplum önderlerini değil, doğrudan toplumu muhatap alıyor. Çok daha etkin bir yöntem. Çünkü fakirlik herkesin sorunu, eğitimsizlik herkesin sorunu, emekli maaşları herkesin sorunu, işsizlik herkesin sorunu, eşitsizlik herkesin sorunu... Bu sorunlar ne etnik köken ne yaşam tarzı ayırt ediyor. Tüm vatandaşları ta can evinden vuran sorunlar.
 

Daha önce Ak Parti'ye oy vermiş potansiyel CHP seçmeni hedeflenirken, bu sefer bir kısım kemik CHP seçmeni rahatsızlık hissetmeye başladı. Yıllardır mücadele edilen Erdoğan ile geliştirilen yeni centilmen ilişki türü, öfkenin biraz da Özel'e yönelmesine yol açtı. İşte Kılıçdaroğlu'nun sözleri biraz da bu kemik seçmeninin rahatsızlığını dile getiriyor.
 

Salt kemik seçmene vereceğiniz mesajlara odaklanırsanız Kemal Bey'in kabullendiği ve içselleştirdiği %25 alırsınız. Müzmin muhalifliğe devam edersiniz. Halbuki potansiyel seçmen kendisini Atatürkçü, milliyetçi, sosyal demokrat, demokratik sol olarak tanımlayan seçmenin tamamı; muhafazakâr, merkez sağ, dindar olarak tanımlayan seçmenin de bir kısmıdır. (Galiba politikacıların biraz Ecevit okumaya biraz da anket şirketlerinin sosyolojik çalışma neticelerini okumaya ihtiyacı var.) Bu potansiyel, tahmininizden çok çok çok büyüktür. Potansiyelin ne kadarını kazanırsanız, o kadar başarırsınız. (Bknz: Sadece bir başlangıç olarak 1977 genel seçim sonuçları.)
 

Büyümek için potansiyele erişmek gerekiyor. Bunun için oy geçişkenliğini artırmak lazım. Oy geçişkenliğini artırmak için toplum önderlerini muhatap alan Kılıçdaroğlu modeli yerine, doğrudan toplumun kendisini muhatap alan modeli benimsemek hem fayda açısından hem de tarihsel rol bakımından çok daha tutarlı. (Mini not: Bunu yaparken vücut diline de dikkat etmek, doz aşımı yapmamak gerekir. Bu yöndeki eleştirileri de dikkate almalı.)
 

Bir diğer güncel konu: Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamalarının CHP'nin güncel politikasına zarar verdiğini düşünebilirsiniz. Kısmen doğrudur da. Ancak başka bir bakış olarak, içeride bu tip açıklamaların olması (hem de önceki genel başkandan) TİP gibi partilere gidebilecek %0,5'lik marjinal kitlenin kaçmasını engeller. %50+(1kişi) ile seçimin kazanıldığı yerlerde, bu da bir hizmettir. Yeter ki %0,5'i tutarken, %5'lik hedeflere halel gelmesin. Burada da doz önemlidir.

Sözün özü: Her şey zehirdir, doz önemlidir.