Sevgili Okurlar,
Bugün sizlerle İstanbul Devlet Opera ve Balesi emekli Solist Sanatçılarından MİNE MATER ile söyleşimimi paylaşıyorum.
Ayla Tığlı- Söyleşimize hoşgeldiniz.
Mine Mater- Hoşbuldum.
A.T. Söyleşimize, yaşam öykünüzden başlayalım isterseniz.
Sözü size bırakıyorum.
M.M. Bu imkanı bana verdiğiniz için size teşekkür ederim. Benim yaşam öyküm uzun bir zaman dilimini kapsar. 1940 yılının Aralık ayında ikinci Dünya harbi bütün şiddetiyle devam ederken ikiz kardeşimle birlikte İzmir'in Bergama ilçesinde öğretmen bir ailenin ortanca kızları olarak Dünya'ya geldik. İkizim 11 gün sonra dünyamızı terk etti.
Ben ilk ve orta okulu Bergama'da bitirdim. İlçemizde lise olmadığı için İstanbul'a teyzemin yanına liseyi okumaya geldim. Ve İstanbul Kız Lisesini bitirdim. Eczacılık Fakültesine girdim. Ayrıca sesimin eğitimi için yarı zamanlı Konservatuara imtihanla girdim.
Ailemin hem baba tarafı hem de anne tarafı Müzik konusunda çok yetenekliydi. Anneannem Mevlithandı. Çok güzel sesi vardı. Babamın müzik yeteneği çok ileri idi. Ama Bizler sadece güzel şarkı söylerdik.
Ben ilim yolunda Öğretim Görevlisi olmayı düşünüyordum ki…. Konservatuar Hazırlık sınavı imtihanında bana hocam dedi ki: Hazırlığı 10 ile 1. Sınıfı da 9 ile geçtin, artık 2. Sınıfa gidiyorsun. Aradan bir hafta geçti bir davet… İstanbul'a Opera kuruluyor. Sizi de aramızda görmek isteriz… Düşünebiliyor musunuz… 19 yaşında Mine Özgen İstanbul Şehir Operasına Sanatçı olarak katılıyor. Yıldızlar üstüme yağıyor zannettim.
Veeee Operaya girdim.
Hemen Opera Müdürü Aydın Gün'e Eczacılığı bırakayım mı dedim. Hayır yavrum okulunu bitireceksin. Ve ben Eczacılığı bitirdim. Diplomamı Kitap arasına koyarak 45 yıl İstanbul Devlet Operasında Solist Sanatçı olarak görev yaptım.
Bu yıllar boyunca 100 eserde rol alarak yüzlerce temsile çıktım. Yurt içinde ve yurt dışında festivallerde ülkemizi şerefle temsil ettim.
Bu arada Kozmoz Opera Halkasında sevgili Sanatçı Kardeşlerimle 20 yıl, 50'ye yakın konser verdik. Kaç yaşına kadar biliyor musunuz… 80… Diyebilirsiniz ki 80 yaşında insanın sesi çıkar mı?
A.T. Yok vallahi ben demedim… (gülüştük)
M.M. Ses adelesi en geç yıpranan adalelerden biri, bir teknikle şarkı söylüyorsanız kolay kolay yaşlanmaz. Yıpranan hafızanızdır, diyaframınızdır.
Şuna inanmışımdır ki: Yüce Yaradan bir insana bir yetenek verdiyse mutlaka onu en iyi şekilde kullanmalıdır. Bu Allah'a verilen bir akittir. Onun için bu sohbetimizde bütün ailelere sesleniyorum. Bir yetenek varsa onun üzerine gidin ve değerlendirin.
A.T. Müzik sizin için ne ifade eder?
M.M. Bütün evrenlerin yaratılışı Ses ve Renge dayanır. Her şey bir titreşimdir. Her sesin bir rengi, her rengin bir sesi vardır. Eğer gözlerimiz görebilseydi bütün Kainatın sadece titreşimden ibaret olduğunu görebilirdi. Gerçek sanat ve müziğin ne dini, ne dili ne cinsiyeti, ne milliyeti vardır. O Evrensel bir titreşimdir. İçinde Yaradanın mesajlarını taşır ve iletir.
A.T. Kendinizi en mutlu hissettiğiniz anlar ne zamandır?
M.M. Hayatımda en mutlu olduğum zamanlar sahne üzerinde bulunduğum anlardır. Düşünebiliyorsunuz; 80 kişi orkestra80 kişi koro, 20'ye yakın Solist Sanatçı… herkes ayrı bir partiyi çalıyor ve söylüyor. Ortaya şahane bir ve bütün eser çıkıyor. Bundan daha büyük bir Aşk olabilir mi, Yaradan'a en yakın olduğun an. O zaman insan Mevlana'yı da, Yunus'u da Hacı Bektaş Veli'yi de Atatürk'ü de çok yakın hissediyor kendine.
A.T. Evlisiniz, çocuk var mı?
M.M. Evet 52 senelik evliliğim oldu, çok akıllı ve gönlü güzel bir kızım var. İsmi IŞIK, onlarla birlikte, sanatın içinde çok mutlu yaşamım oldu.
A.T. Sanat hakkında söylemek istediğiniz bir sözünüz var mı?
M.M. Atatürk'ümüzün sözleri her şeyi ifade ediyor…
Bir Millet sanattan ve sanatkarlardan mahrum sa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir Milletin bir ayağı, topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir Milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.
Herkes herşey olabilir, hatta Milletvekili olabilir ama Sanatçı olamaz demiş Atatürk'ümüz…
A.T. Bir daha dünyaya gelseniz, ne olmak isterdiniz?
M.M. Bir daha dünyaya gelsem yine Sanatçı olmak isterim. Kendimi bu uzun hayat yolculuğumda canlı bir tarih gibi hissediyorum. Kimler geldi, kimler geçti hayatımızdan, ama önemli olan insanın bütün yaşadıklarını tecrübelerle bir bilince varabilmesi. Herşey geçer, ama sadece Hoş Bir Seda kalır Evrende.
A.T. Bu güzel söyleşi için teşekkür ederim. Size sıhhatli, sağlıklı, Sanatla dolu bir ömür dilerim.
Sevgiyle Kalın.