Sürekli koşturuyoruz değil mi?
Her şey için her zaman koşuyoruz…
Günümüz koşulları bizi öyle bir tempoya mecbur kılıyor ki, koşturmadığımız zaman kaybedecekmişiz gibi hissediyoruz. Kimi zaman iş konusunda, kimi zaman arkadaşlıklarımızda, kimi zaman kendimizi geliştirmek istediğimiz farklı alanlarda… Ama hep koşuyoruz.
Bir şeyler için mücadele etmek emek vermek çok değerli. Emek vererek bir şeyleri elde etmek, o hedefe giden yolda emeklerimizin karşılığını alabilmek kıymetli.
Koşmaya artık öyle bir alıştık ki yavaşlamaktan korkar olduk. Yavaşlarsak, kaybedecekmişiz, ya da motivasyonumuz azalacakmış gibi hisseder olduk.
Bir şeyi yapmak için o tempoya alışmak her ne kadar güzel olsa da bir müddet sonra yormaya başlıyor, yormasa bile ilk zamanlarda aldığımız hazzı alamayabiliyoruz.
Bu sebeple zaman zaman tempomuzu değiştirmeliyiz. Kimi zaman duruma göre tempomuzu yükseltmeli, kimi zaman ise düşürmeliyiz.
Ama bunca şey ile ilgilenirken mücadele ederken atladığımız bir şey oluyor. Kendimizi dinlemek.
Her insanın mutlaka durup kendisini dinlemeye ihtiyacı var. Belki anlık olarak yaptığımız şeyi gözden geçirmek ve daha verimli hale getirmek için, belki yanlış mı yapıyoruz deyip o an geriye dönmek için…
Kendimizi dinlemekten çekinmemeliyiz. İnsanın farkındalığının oluşması ve ne istediğini daha iyi anlaması için mutlaka kendisi ile konuşması ve kendisi ile iş birliği yapması gerekir.
Kendimizi ne kadar çok dinlersek eminim ki iç dünyamızdaki kavgalarımız azalacak ve bu da bizi daha huzurlu bir ruh haline sokacaktır.
Sevgili okurlarım lütfen bu yazıyı okuduktan sonra kısa bir süreliğine de olsa oturup kendinizle konuşmayı ve kendinizi dinlemeyi deneyin. Eminim ki bundan keyif alacaksınız.
Sevgi ve sağlıkla kalın…