Kare kodlu çek nedir?
15 Haziran 2015 tarihinde devreye giren kare kodlu çek gibi yeni ve spesifik bir konuyu ele alacağımız bu yazıda, 'çek'in tanımını yaparak yazıya girecek değiliz. Çekin ne olduğunu, ne işe yaradığını, nerede ve kimler tarafından hangi amaçlarla kullanıldığını bilmeyenlerin bu yazıyı okumayacaklarını düşündüğümüz için saydığımız bütün bu hususları teğet geçerek zaman kaybetmeden konunun esasına girmek istiyoruz.
Türkiye'de ticarette 'ödeme aracı' olmanın yanında ikinci bir fonksiyon olarak 'kredi aracı' olarak da kullanılmakta olan çek uygulamasında öteden beri yaşanan sorunların başında gelen sahte, çalıntı ve karşılıksız çıkma durumlarına köklü bir çözüm bulma noktasında geliştirilen çarelerin en sonuncusu olduğunu söyleyebiliriz kare kodlu çekin.
Özellikle Şubat 2012'de yapılan yasal değişiklik ile karşılıksız çekte hapis cezasının kaldırılmasıyla birlikte, çek gibi ticaretin akıcılığına katkı sağlayan son derece önemli bir aracın güvenliğinin ciddi manada zedelendiği görüldü.
Neden hapis cezası kaldırılmıştı peki?
Yetkililerin medyaya yansıyan konuya ilişkin demeçlerine göre, karşılıksız çekte hapis cezasının kaldırılmış olmasının sebebinin; hapis cezasının kaldırıldığı tarih itibariyle, karşılıksız çıkan çekler dolayısıyla dosyası Yargıtay'da onay bekleyen ve onaylanması durumunda cezaevine düşecek insan sayısı 230.000 kişi iken, Ülkedeki hapishanelerin toplam kapasitesinin sadece 170.000'den ibaret olması gibi sürdürülmesi imkansız bir durum olduğunu öğreniyoruz.
Hapis cezasının kaldırılmasıyla birlikte, çek gibi popüler bir ödeme ve kredili alışveriş aracının tamamen çöküp işe yaramaz hale gelmemesi için devreye sokulan Elektronik Raporlama Sistemi(ERS)'nin de birtakım nedenlerle beklenen işlevi görmediğinin anlaşılması üzerine 15 Haziran 2015 tarihi itibariyle çekte kare kod uygulamasına geçilmiştir.
ERS sistemi neydi ve neden işe yaramadı?
Bilindiği üzere; çekin ilk düzenlendiği tarihten üzerinde yazan ödeme gününe kadar geçen süre zarfında kaç kez el değiştirirse değiştirsin, tahsil tarihi itibariyle onu elinde bulundurup bankaya ibraz edecek kişi için önemli olan, aradaki cirantalar değil, çeki ilk keşide etmiş olanın bankadaki parasal varlığının çek bedelini karşılayıp karşılayamayacağıdır.
Aslında bu durumun sadece 'nihai hamil' konumundaki kişiler için değil, sattıkları mal/hizmet karşılığında müşterilerinden çek almak durumunda bulunan herkes için geçerli olduğunu söyleyebiliriz.
Zira bu noktada, herkesin, vade tarihi geldiğinde, keşidecinin ilgili banka hesabında, çekte yazılan meblağ kadarlık paranın mevcut olup olmayacağından (mümkünse) emin olmak, bunun için de, bu konuda bir şekilde bilgi sahibi olmak ister.
İşte bu gerekçeyle 17 Ocak 2013 tarihinden itibaren başlatılan, adına ERS denen sistemle, 2006 yılından beri Kredi Kayıt Bürosunda depolanmakta olan, kredi geçmişine ilişkin bilgilerin herkese açılarak ilgililere raporlanması suretiyle sözünü ettiğimiz nedenlerden kaynaklanan ihtiyacın karşılanabileceği umulmuştur.
Ancak, Çek Kanununun çek hamilini koruyan hükümlerine rağmen; Bankalar Kanununun, ERS Sisteminden alınması öngörülen söz konusu raporların alınabilmesinin keşidecinin onayına bağlanmış olmasının ortaya çıkardığı çelişkili durum, kurulmuş olan sistemin(ERS) güdük kalmasına neden olmuştur.
Sistemin işleyişi keşidecinin onayına bağlandığı ve keşideciler de bu onayı vermekte çok büyük ölçüde tereddütlü davrandıkları için; zaten bu yönde sorgulamalar yapmakta üşengeç davrandıkları gözlenen reel sektör temsilcilerinin, keşidecilerin geçmişteki ödeme performansları hakkında bilgi sahibi olunması için oluşturulmuş olan bu ERS Sistemini kullanma yönündeki heveslerini iyice azaltmıştır.
Kare kodlu çekin devreye sokulduğu dönemde, sistemin yetkililerce kamuoyuna tanıtılması bağlamında paylaşılmış olan istatistiklerin bu durumu teyit ettiğini görüyoruz.
Buna göre; bu yılın Nisan ayı boyunca Türkiye çapında düzenlenmiş olan 1,8 milyon çekten sadece 1.531 adedi için çek hamilleri tarafından ERS üzerinden çek raporu istenmiş, rapor istenen bu cüz'i rakamın da yalnızca 375 adedi için keşidecilerce onay verilmiş.
Bu tablo, çek keşide edenlerin düzenlemiş oldukları çeklerin elden ele dolaşarak en son ulaştıkları hamillerin ERS üzerinden yapmış oldukları, kendilerinin mali ödeme durum ve risklerini öğrenmeye yönelik bilgi taleplerini onaylamakta epeyce kıskanç davrandıklarını ortaya koymaktadır.
Kare kodlu çek her şeyi halledecek mi?
Başta hükümet yetkilileri olmak üzere yetkililerce, Türkiye'de ve dünyada ilk kez uygulanacak diye lanse edilen ve çekte yaşanagelen çalıntı ve sahte olma ya da karşılıksız çıkma sorunlarının yanı sıra, yukarıda ERS'yi anlatırken, bu sistemin tıkanmasına neden olduğunu söylediğimiz yapısal problemleri esaslı bir biçimde halledeceği belirtilen kare kodlu çek uygulaması bütün bu sorunları çözebilecek mi peki?
Çözecekse eğer, bu nasıl olacak?
Bu noktada öncelikle şunu söylemeliyiz. ERS'nin tıkanmasına neden olan, hamillerin yapmış oldukları sorgulamalardan ancak keşidecilerin onayıyla rapor alınabiliyor olması şeklindeki işleyişin, farklı bir biçimde bile olsa, kare kodlu çek olayında da geçerli olduğunu söylememiz gerekiyor.
Şu kadar ki ERS uygulamasında keşideci, bu onayı, yapmış olduğu ticaretin sonucunda malı ya da hizmeti satın alıp karşılığında çek keşide ederek kendini bir nevi kurtardıktan sonra, tanımadığı ve kendilerine karşı ticari olarak herhangi bir mecburiyet bağı hissetmediği kişilerden sistem üzerinden gelen rapor alma taleplerine karşılık vermeme imkanlarının olduğu durumun aksine; kare kodlu çek uygulamasında keşidecinin, en başta yani daha çek defterinin bankadan alınması sırasında (yine gönüllülük esasına göre de olsa) vermiş olduğu, keşide edeceği çeklerin hamillerinin ileriki tarihlerde kendisinin geçmiş ödeme profili hakkında, ticari sırra kaçmayacak ama hamillerin bu konudaki ihtiyacını da karşılayacak birtakım bilgileri edinebileceklerine dair, her bir çek yaprağı itibariyle vermiş oldukları peşin bir onay mekanizması söz konusudur.
Halihazırda klasik(yani kare kod taşımayan) çeklerin de kullanılabileceği ifade edilen bir rejimde; kare kodlu çeklerin, çeklerdeki (özellikle güvenlikle ilgili) mevcut sorunları giderme noktasında, ERS'nin akıbetine uğramadan ne denli başarılı olacağını şimdiden kestirmek zordur. Bunun için bekleyip görmek gerekiyor, ama az evvel izah ettiğimiz üzere; keşidecinin çek defteri aldığı sırada, geleceğe dönük olarak, müstakbel müşterilerine yönelik olarak adeta 'açık çek' verircesine sunmuş olduğu peşin bir onay mekanizmasından hareketle çalışan bir mantığa dayanan bu yeni sistemin sırf bu avantajı sayesinde bile olsa, önemli bir başarı yakalayabileceğini düşünüyoruz.
Yeni sistemde, çek hamillerinin istedikleri yer ve zamanda; ellerindeki çek yapraklarına basılı haldeki kare kodları akıllı telefonlarıyla, önceden indirmiş oldukları özel bir okuyucu program sayesinde tarayarak, keşidecinin geçmiş ödeme performansına ilişkin fikir veren bazı bilgilere eskisine nazaran çok daha kolay ve pratik bir biçimde, ulaşabilmelerinin sağladığı avantajı; hele ki sahte ve çalıntı çek olayının kare kod uygulaması sayesinde tarihe karışacak olmasını bu bağlamda belirtmeye gerek bile yok.
Sistem nasıl çalışıyor?
Kare kod taşıyan çek defterleri de klasik çekler gibi bankalardan temin edilecek. Banka müşterileri isterlerse kare kodlu, istemezlerse normal çek alabileceklerdir. Ya da her ikisini birden alabilirler. Bu konuda herhangi bir zorunluluk yok yani.
Ancak, kare kodlu çeki tercih edeceklerse şayet, alacakları çek koçanındaki tüm yapraklar için bankaya; söz konusu çekleri düzenledikten sonra, bunların hamillerinin gelecekte kendilerinin geçmiş çek ödeme performansları hakkında fikir sahibi olmak için, sistemin veri tabanında bulunan, kendi ticari sırlarını ifşaya girmeyecek mahiyetteki birtakım bilgilere ulaşabilmelerini peşin olarak kabul ettiklerine dair onay vermeleri gerekmektedir.
ERS'dekinin aksine, çek sahiplerinin, bu ilk onaydan sonra artık hamillerin herhangi bir sorgulamasına onay vermeleri gerekmiyor artık.
Ticaret erbabını, varlığını sürdürecek olan klasik çekin mevcudiyetine rağmen; kendisiyle ilgili ticari bazı malumatın, ERS'dekine benzer şekilde, tanımadığı kişilerce sorgulanabilmesine imkan tanıyan kare kodlu çek sistemini kullanmaya zorlayacak olan şeyin satıcıların bu konudaki dayatmaları olacağını söyleyebiliriz.
Çünkü çeki düzenleyenlerin geçmişteki ödeme performansları hakkında yararlı bazı bilgilere kolay bir sorgulama neticesinde üstelik çok kısa bir süre içerisinde ulaşma imkanı veren kare kodlu çek gibi bir araç dururken, satıcıların, bu yönüyle 'kör' diyebileceğimiz eski tip çeklere rıza gösterebileceklerini sanmıyoruz. Dolayısıyla, yasal olarak zorunlu kılınmadığı halde, çok da uzak olmayan bir gelecekte, geleneksel çeklerin kare kod taşıyan yeni nesil çekler tarafından piyasadan bir nevi kovulacağını tahmin ediyoruz.
Kare kodlu çek sayesinde öğrenilebilecek bilgiler nelerdir?
Geldik en önemli noktaya. Kare kodlu çek güvenlidir ve bu sayede keşidecinin geçmiş mali durumu hakkında işe yarar önemli bilgiler sorgulanabilir derken; düzenleyicinin A'dan Z'ye tüm mali durumunun, örneğin bankada ne kadar parasının olduğunun ya da geçmişte hangi tutarlarda çek düzenleyip bunların ne kadarlık kısmını ödediğinin yahut mali tablolarına ilişkin, ticari sır olduğu tartışma götürmez her türlü bilgisine ulaşılabileceğini sanmayın.
Çek hamillerinin 2-3 TL gibi bir bedel karşılığında özellikle mal/hizmet sattıkları sırada ödeme aracı olarak (keşide edilerek ya da ciro edilerek) kendilerine sunulan çeklerde yer alan kare kodun akıllı telefonlara indirilebilen özel bir programla (Findeks Mobil) okutulmak suretiyle yapılacak sorgulama neticesinde merkezi veri tabanından cep telefonu ekranına Çek Raporu olarak yılın 1-3-12 aylık dönemleri itibariyle gelecek bilgiler şunlardır:
- Keşidecinin adı ve soyadı ile banka ve şube bilgileri, hesap numarası ve çek numarası;
- İbraz edilen ilk ve son çek tarihleri;
- İbrazında ödenen çeklerin adet ve tutar olarak yüzdesi;
- Arkası yazılan, gecikmeli ödenmiş ya da halen ödenmemiş çeklerin adet ve tutar olarak yüzdesi;
Karekodlu çek ne değildir?
Kare kodlu çekin ne olduğuna yönelik olarak şimdiye kadar anlattıklarımızdan bu çeklerin ne olmadığının da anlaşılmış olması gerektiğini düşünüyoruz aslında. Lakin yine de tekrar olarak ifade etmekte yarar var.
Şöyle ki; neticede o da çek olduğu için, kare kodlu çek de Türkiye'deki geçerli çek rejimine uygun olarak, geleneksel çeklerdekine benzer şekilde, bir kredili ödeme aracı olarak da kullanıldığı için; üzerinde yazılı vade tarihinin çoğunlukla düzenlendiği tarihe nazaran gelecekte kalıyor olmasının sebebiyet verdiği 'acaba çek tarihi itibariyle bankada karşılığı olur mu?' endişesini taşıyan hamillerin yapacakları sorgulamalar neticesinde ulaşacakları bilgilerin 'evet çek tutarının, vadesinde bankadaki hesapta emrine amade olduğunu' garanti eden bir malumatı ihtiva etmediği hususu göz ardı edilmemelidir.
Hatta bırakın çek tarihinde çek tutarının bankada hazır bulunmasını garanti eder mahiyetteki bilgiyi, yukarıda da söylediğimiz gibi, çek raporu adı altında sorgulanabilen verilerin; keşidecinin genel malvarlığı hakkında fikir veren rakamlara ulaşmaya bile imkan vermeyen, geçmişteki çek düzenleme ve bunları ödeme alışkanlığı hakkında fikir veren sınırlı birtakım bilgilerden ibaret olduğunu görüyoruz.
Bu itibarla, yapılan sorgulama neticesinde %100 olumlu görüntü veren birinin düzenlemiş olduğu çekin vade tarihi geldiği vakit bankaya gidildiğinde karşılığın bulunmaması mümkündür. Çekin kare kod taşıyıp taşımaması bu noktada işi değiştirmiyor anlayacağınız.