KADIN KOCASININ SOYADINI KULLANMADAN, EVLENMEDEN ÖNCEKİ SOYADINI KULLANABİLECEK
Temel hak ve özgürlüklerin ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruların sayısında, büyük artışların olduğu tahmin edilmektedir.
Mahkeme bu başvurularla ilgili olarak hüküm kurmadan önce ortaya koyduğu gerekçelerin; doyurucu, yol gösterici olmakla birlikte hukukun, özgürlüklerin ve demokratik sistemin gelişmesine büyük katkılar sağlayacağı muhakkaktır.
Mahkemenin, temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran yasa hükümlerinin iptali konusunda kendisine yapılan başvurularla ilgili olarak benzer yaklaşım ve özeni gösterdiğini söyleyemeyiz.
Bu yaklaşım ve özen, demokratik toplum düzeninin gerekleri ile ölçülülük ilkesi gözetilerek gösterildiği takdirde, özgürlüklerin önündeki engeller aşılmış olur.
Evlenmeden önceki soyadını tek başına kullanmak amacıyla açılan dava, aile mahkemesince reddediliyor. Temyiz üzerine karar, Yargıtay 2.Hukuk Dairesince onanıyor. Karar düzeltme talebi, aynı Dairece reddediliyor. Bunun üzerine ilgili, Anayasa Mahkemesine haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek yeniden yargılama yapılması için bireysel başvuruda bulunuyor.
Başvuruya konu yargılama kapsamında, kararın Türk Medeni Kanununun 187. Maddesine dayanarak verildiği anlaşılmaktadır. Kanunun 187.maddesi şöyledir:
'Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvurula kocasının soyadı önünde önceki soyadını kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.'
Madde hükmü, kadının kocasının soyadını kullanmadan, sadece evlenmeden önceki soyadını kullanmasına engeldir.
Bunun için başvuru konusu talebin, İlk Derece Mahkemesince, Türk Medeni Kanununda evli kadının kocasının soyadı olmaksızın yalnızca evlenmeden önceki soyadını kullanabileceğine dair bir hüküm bulunmadığı belirtilerek reddedildiği anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ihlal iddiasına konu soyadı hakkının, Anayasanın 17 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8.maddesinin koruması alanında olduğuna vurgu yapmıştır.
Anayasanın 17.maddesinin birinci fıkrasında, herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. Anayasa Mahkemesi, kişiye sıkı surette bağlı bir kişilik hakkı olan soyadının da kişinin manevi varlığı kapsamında olduğunu ifade etmektedir.
Mahkeme 11.7.2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2014/5836 Başvuru numaralı kararında:
- 'AİHS'nin 8 inci maddesi, özel hayata ve aile hayatına saygıyı ifade ederken 14.maddesi cinsiyete dayalı ayrımcılığı yasaklamaktadır. AİHM, kişinin soyadını özel hayat kapsamında değerlendirmiş ve evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğunu özel hayata müdahale olarak kabul etmiştir. Kadının evlendikten sonra yalnızca evlilik öncesi soyadını kullanmasına ulusal mercilerce izin verilmemesinin, AİHS'nin özel hayatın gizliliğini düzenleyen 8. Maddesiyle bağlantılı olarak, ayrımcılığı yasaklayan 14.maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.'
- 'Kişinin bireyselliğinin, yani bir kişiyi diğerlerinden ayıran ve onu bireyselleştiren niteliklerin hukuken tanınması ve bu unsurların güvence altına alınması son derece önemlidir. Birçok uluslararası insan hakları belgesinde 'kişiliğin serbestçe geliştirilmesi' kavramına yer verilmekle beraber, Sözleşme kapsamında bu kavrama açıkça işaret edilmediği görülmektedir.'
- 'AİHM, Sözleşme'nin 8.maddesinin ad ve soyadı konusunda açık bir hüküm içermediğini belirtmekle beraber, kişinin kimliğinin ve aile bağlarının belirlenmesinde kullanılan bir araç olması nedeniyle, belirli bir dereceye kadar diğer kişilerle ilişki kurmayı da içeren özel yaşama ve aile yaşamına saygı hakkıyla ilgili olduğunu ve bir kamu hukuku konusu olarak toplumun ve Devletin adların düzenlenmesi konusuyla ilgilenmesinin bu unsuru özel hayat ve aile hayatı kavramlarından uzaklaştırmayacağını kabul etmektedir.'
- '….hukukumuzda kanunlar ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası andlaşmalar arasında bir çeşit hiyerarşi ihdas edilmiş ve aralarında uyuşmazlık bulunması halinde andlaşmalara öncelik tanınacağı hüküm altına alınmıştır. Anayasa 90.maddedeki düzenleme uyarınca temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası bir andlaşma ile bir kanun hükmünün çatışması halinde uluslararası andlaşma hükmünün öncelikle uygulanması gerekir.'
Şeklinde değerlendirmeler yaparak, Türk Medeni Kanununun 187.madde hükmünün AİHS hükümleri ile çatıştığı ve başvurucunun, Anayasanın 17.maddesinde güvence altına alınan manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
Mahkeme, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere kararı ilgili Mahkemeye göndermiştir.