Uyku anı, insanın en savunmasız olduğu zamandır. Gözümüzü kapattığımızda gerçek hayatımızdan çok daha renkli, neşeli, belki heyecanlı ve maceralı rüyalar görmeyi bekleriz. Ancak bazen de en ürkütücü korku filmlerine bile taş çıkartacak, günlerce etkisinden kurtulamayacağımız, sanki her anı gerçekmiş gibi gelen kabuslar görürüz. Beynimiz kendini buna hedeflememişken bizi kan, ter içinde uyandıran kabusların görülme nedeni nedir?
Kabuslar ve aslında tüm rüyalar uykunun REM aşamasında görülmektedir. Yapılan araştırmalar insanların gece uyku süresi boyunca en az 36 rüya gördüklerini ve bu rüyaların yaklaşık 5 ila 20 dakika arasında değişen sürelerde olduğunu gösteriyor.
Modern psikolojinin kurucusu Freud' a göre rüyalar zihnimizin bastırılmış düşüncelerinin ve duygularının serbest bırakılmasının bir yolu. Günümüzde ise bazı araştırmacılara göre görülen rüyaların bizimle hiçbir ilgisi yok.
Kabuslar konusunda ise yapılan araştırmalar yaşanılan stres ve kaygı durumlarının, kullanılan ilaçların ve daha önce izlenmiş korku filmlerinin veya okunmuş korku romanlarının tetikleyici etkisi olduğunu gösteriyor.
Ancak sık sık kabus gören kişiler de var ve bunun tıptaki adı kabus bozukluğu.
Toplumun yüzde 2 ila 8'ini kapsayan bu durum daha çok çocuklarda görülmektedir. Hatta 10 yaşından küçük çocuklarda daha sık görüldüğü raporlanmıştır. Çocuklarda bu durumun yaşanmasının temelinde çeşitli istismar durumları olduğu tespit edilmiştir.
Kabus bozukluğu tekrarlayıcı, uzun süreli, hayati tehlike hissi veren ve rahatsız edici rüyaların görülmesidir. Kişi uyandığında bilinci açıktır ve rüyasını net olarak hatırlar. Sonrasında hemen uykuya dalabilir. Tekrarlayan bu durumlar kişinin uyumaktan kaçınmasına, duygu durum bozukluğu yaşamasına, iş ve sosyal hayatının olumsuz etkilenmesine yol açabilir.
Kabuslar bazen travmalar sonrasında yaşanan psikiyatrik sorunlarla beraber ortaya çıkabilir. Bazen de sadece uyku alışkanlığına bağlı olarak görülebilir. Uyku düzenin değiştirilmesine yönelik yapılan müdahalelerle sorun çözülmezse ilaç uygulaması yapılabilir.
Yapılan bir çalışmada kabus bozukluğu görülen kişilerin, yüzde 50- 70 'inin travma sonrası stres bozukluğu yaşadığı, yüzde 17'lik kısmının depresyonda olduğu, yüzde 18'inin uyku sorunu yaşadığı ve yüzde 16'sının şizofreni olduğu tespit edilmiştir.
Nihayetinde kabus görmek engellenebilecek bir durumdur. Tatlı rüyalarımızı hatırlayamazken bu korkutucu rüyaları hatırlamak sadece negatif duyguların beynimizde bıraktığı izin daha kuvvetli olmasından kaynaklanmaktadır. Kabuslar gelecekten haber vermezler, ancak geçmişte yaşadığımız olumsuz durumlardan besleniyor olma ihtimalleri yüksektir. Bu olumsuz duruma son vermek için bir doktor tavsiyesi almak faydalı olacaktır.