Yaşamak, özgürlük, güvenlik kişinin doğuştan gelen doğal hakkıdır. Birey,yaşamak için çalışmak durumundadır. Çünkü insanın pek çok gereksinimi vardır. Bu gereksinimlerini karşılamak için bir gelire gerek vardır. Çalışmazsa gelir sağlayamaz ve gereksinmelerini karşılayamaz. Bu nedenledir ki çalışmak da bir insanlık hakkıdır.
Bireyin çalışma hakkı yanında eğitim, sağlık, dolaşma, mülk edinme, haberleşme, haberleşme ve özel yaşamının gizliliği gibi hakları da bulunmaktadır. 'HERKES, KİŞİLİĞİNE BAĞLI DOKUNULMAZ, DEVREDİLMEZ, VAZGEÇİLMEZ TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERE SAHİPTİR.'
Tarihsel sürece baktığımızda, insan hakları konusunda önemli savaşımlar verildiğini görürüz. Çok eski zamanlarda güçlüler, zayıfları tutsak etmiş, köle yapmış, insanları bir mal, bir eşya gibi alıp satmışlardır. Onlara insana yakışmayan davranışlarda bulunmuşlardır. Ayrıca kendileri gibi düşünmeyenlere, inanmayanlara eziyet ve işkenceler uygulamışlardır. Bu tür davranışlar, insanlığa aykırıdır ve utanılacak bir durumdur. Çünkü renkleri, dilleri, cinsiyetleri ne olursa olsun, insanlar Tanrı tarafından eşit yaratılmışlardır.
İnsanın bu kötü durumdan kurtarılması amacıyla bazı önlemlerin alınmasının zorunlu olduğu görülmüştür. ABD'nin kuruluş yıllarında (1776), BAĞIMSIZLIK BİLDİRİSİ yayımlanmıştır. Bu bildiri ile insanların doğuştan özgür, eşit ve bağımsız oldukları vurgulanmıştır.
1789 Fransız Devrimi Kurucu Meclisi, İNSAN VE VATANDAŞLIK BİLDİRİSİ'Nİ açıklamıştır. Bu bildiride insanların özgür ve eşit doğduğu, egemenliğin ulusun elinde bulunduğu, güvenlik, mülk edinme, işkenceye karşı direnme haklarının olduğu ve bu hakların başkalarına bırakılamayacağı belirtilmiştir.
II. Dünya Savaşı sonunda kurulan Birleşmiş Milletler, 10 Aralık 1948'de İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRİSİ'Nİ kabul etti. Otuz maddeden oluşan bu bildirinin en önemli maddeleri şunlardır:
Tüm insanlar, özgür ve eşit doğarlar, akıl ve vicdana sahiptirler. Herkes, ırk, renk, cins, din vb. ayrılık gösterilmeden tüm haklardan yararlanırlar. Yaşamak, güvenlik ve özgürlük kişinin hakkıdır. Kimseye işkence, eziyet, insanlık dışı işlemler uygulanamaz. Herkes, yasalar karşısında eşittir. Yasa dışı kimse tutulamaz. Herkes, bağımsız mahkemelerde yargılanmak hakkına sahiptir. Aile toplumun doğal ve temel öğesidir, hiçbir sınırlama olmadan aile kurmak serbesttir. Her bireyin düşünce, vicdan, inanma özgürlüğü vardır. Kişiler, mal mülk edinebilirler. Herkesin çalışmaya, eşit işe eşit ücret almaya hakkı vardır. Eğitim, tüm bireylerin hakkıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti de İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ne imza koymuş ve Anayasa'sına da temel hak ve özgürlüklerle ilgili maddeleri almıştır. Örneğin herkes, yaşamak, maddi ve manevi varlığını korumak ve geliştirmek hakkına sahiptir. Kimse zorla çalıştırılamaz. Herkes, haberleşme özgürlüğüne sahiptir, haberleşmenin gizliliği esastır. Herkes, kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilemez, vazgeçilemez temel hak ve özgürlüklere sahiptir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ne imza koymak ve Anayasaya temel hak ve özgürlüklerle ilgili maddeleri almak yeterli değildir. Bildirinin ve Anayasanın ilgili maddelerini tümüyle uygulamak önemlidir. Bazı ülkelerde olduğu gibi bizim ülkemizde de insan haklarının çiğnendiği görülmektedir. Söz gelimi 18 ayda 21 bin 957, her gün 40 kız çocuğunun hamile kaldığı bir ülkede insan haklarından söz edilebilir mi? O küçük kızlar anne olunca eğitim hakları ellerinden alınmış oluyor. Yine kadınlarımızın işkenceye, tacize uğradığı, öldürüldüğü (2010-2016 arasında 1665 kadınınım, sadece 2016'da 328 kadınımız yaşamını yitirmiş) ülkemizde yaşam hakkının güvencede olduğunu, insan haklarının tam uygulandığını söyleyebilir miyiz?
Okullarda şiddetin uygulandığı, okula tabanca, bıçak getirilip cinayetler işlenebildiği bir yerde yaşam hakkı, eğitim hakkı güven altındadır, diyebilir miyiz?
Kimi hastalarımızın yaşamsal ilaçlarını bulamadığı için yaşamını yitirdiği bir ülkede, sağlık hakları tam uygulanıyor diyebilir miyiz? Eşit işe eşit ücret, temel kural iken, konuk diye aldığımız Suriye yurttaşlarına parasal yardım yapmak, vergi almamak, iş bulmada onlara öncelik vermek, okullara sınavsız kabul etmek gibi kolaylıklar, kendi yurttaşlarımıza uygulanmıyorsa insan hakları ihlal edilmiş olmuyor mu?
Sigortasız işçi çalıştırmak, can güvenliği ile ilgili önlemleri almamak da bir insan hakkı ihlali değil midir? İstediği okula giremeyen, belli okullara gitmesi için zorlanma nedeniyle dış ülkelere okumak için gitmeye çalışmak da eğitim hakkının ihlali olmuyor mu?
Yasalar karşısında herkesin eşit olması, yargılamanın bağımsız mahkemelerde yapılması temel ilke iken, adalete güvenin kaybolduğu bir toplumda eşitlikten, tarafsız yargılamadan söz edilebilir mi?
İnsan haklarına saygılı olmak, birlik ve barış içimde yaşamanın gereğidir. İnsanlar, tek başlarına yaşayamazlar. Aile, mahalle, köy, kasaba, kent ve ulus toplumunu oluştururlar. Birlikte yaşarken birbirini sevmek, saymak, dayanışmak, yardımlaşmak, diğer bireylere karşı saygılı, hoşgörülü olmak gerekir. Böylece demokrasinin kurallarına da uyulmuş olunur. Başkalarının haklarına saygılı olmayı ailemiz içinde, sınıfımızda, okulumuzda, sokağımızda,
'Yaşamak, hürlük, güvenlik kişinin hakkı,
Verildi bunun için yüzlerce yıl emek,
İnsan hakları, insanca yaşamak demek,
İnsan haklarına uymak, insanın hakkı.'
Tüm dileğimiz, dünyada ve ülkemizde insan haklarının tam olarak uygulanmasıdır.