'Geçmişine sahip çıkmayanlar, geleceğini göremez.' Çok güzel bir söz… Alın bu sözü istediğiniz yerde, istediğiniz biçimde kullanın.
Yetmez diyorsanız; 1919 ruhunu, 2019 ruhu ile birleştirin.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan Millet İttifakının adayı Ekrem İmamoğlu, söylem ve tutumları ile bunları bize hatırlattı. Temiz bir sayfanın sadece İstanbul için değil, Türkiye için nasıl bir ihtiyaç olduğunu gösterdi.
Siyaset mühendisleri, Pazar günkü seçimde ortaya çıkan fark için 'sürpriz' yorumunu yaptı. Bir yerde kabullenmek istemediler.. Fakat İstanbul halkı, Ekrem İmamoğlu ile yeni bir sayfanın başlangıcını istiyordu. Ve bunu da sağladı. Seçim sonucunu sadece İstanbul olarak okumamak lazım, seçimin sonucu ülkeyi bağlamıştır.
Zira bu seçimin heyecan dozu yüksekti. Seçimi halkla iç içe olanlar ile halkı tepeden ve kamu imkanlarını hoyratça kullananların arasında yaşandı.
Doğrusu ben Cumartesi sabahı farkın 600 bin olacağını söyleyerek iddiaya girdim.
Nihayetinde ortaya çıkan sonuç 806.000 oy farkı. Yazı ile 8 yüz 6 bin oy…
Fark Atarak Çıkmak…
YSK, seçimi tümüne ilişkin iptal kararı verseydi, emin olun AK Parti İstanbul'da birçok belediyeyi kaybedecekti. Böylece Belediye Meclis Üyeliği dağılımı değişecekti. Çıkan sonuç ortada…
İmamoğlu mağdur edildi. Hakkı elinden alındı. İmamoğlu, rakibine fark atarak çıktı… Şimdi de siyasi kulislerde, Başkan Ekrem İmamoğlu'nu çalıştırmamaya yönelik konuşanlar var. Size bir tavsiyem var hiç heveslenmeyin. Halk her şeyin farkında… Olan biteni gördü. Şunu diyebilirsiniz denemesi bedava, sonucu ise 2023'tür.
İmamoğlu, arkasına aldığı halk gücüyle, siyasetteki büyük yürüyüşün adamıdır. Bundan. Altı ay önce ilçe belediye başkanı olan ve çok kimsenin yakından tanımadığı İmamoğlu, Türk siyasi tarihine büyük bir başarıya imza atarak, toplumdaki tüm katmanların sevgisini kazandı.
Tabi bu arada, birileri İmamoğlu için ısrarla 'lider çıktı' ifadelerini kullanıyor. Aman dikkat! Bu ve benzeri söylemler İmamoğlu ile Genel Merkez arasına kara kedi sokmanın derdine girmiş olanlardır.
Siyasi tarihimiz bu tür örneklerle doludur. Hangi parti olursa olsun, bir başarının karşısında hemen üretilen ilk iş, 'yeni bir lider çıktı, hayırlı olsun' sözleridir.
Bunu söyleyerek veya söylettirilerek yaratılan algı, parti içi kavgaya zemin hazırlamaktır. Böyle bir fitili ateşlemek hem CHP'ye, hem de İmamoğlu'na yazık olur.
O yüzden ısrarla dile getireceğim İmamoğlu'nun önceliği bu tarz söylemlere kulak kapamak olmalıdır.
Başkan İmamoğlu'nun liderlik konuşmalarından uzak durmalı… Ayrıca CHP'nin lider arayışı yok ki. Tam tersi herkesin Kemal Kılıçdaroğlu'na bir teşekkür borcu var.
Başta İmamoğlu olmak üzere, Mansur Yavaş'ı, Vahap Seçer'i, Tunç Soyer'i, Zeydan Karalar'ı ve Muhittin Böcek gibi isimlere inanarak, elini taşın altına koyarak, Büyükşehirlere aday gösterip kazanmalarına imkan verdi. Ve onca muhalefete karşı.
Bunun için İmamoğlu'nun ilk işi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e bağlılık mesajını Ankara'ya gidip bizzat vermesi lazım. Elimdeki bilgiler bu yöndedir.
Ana akım medya Ekrem İmamoğlu'nu görmezlikten gelse de, İmamoğlu sosyal medyayı çok iyi kullandı. Halkın içinde, halkla beraber oldu. Dokundu, uzaktan gazel okumadı.. İnsancıl yaklaşımları ile kimisine baba, kimisine kardeş, kimilerinin de 'Ekrem Abi'si oldu.
Millet İttifakı'nın İstanbul başarısı çok iyi okunmalı. Bu başarı ile oluşan dalga, sadece İstanbul'u değil, ülkeyi kucaklamalı…
İktidarın, bekaa meselesini yazdığı mürekkep kurumadan terörist başı Abdullah Öcalan'dan mektup getirip, ondan medet umması iktidarın düştüğü aciz hali göstermeye yetti ve arttı bile. Düşünün devletin resmi ajansı AA'yı ve TRT'yi kullanarak Kürt seçmenlerine ulaşma çabası, Türk siyasetine iktidar tarafından yapılan en büyük ihanettir.
Devletin ve özel sektörün, tüm imkanlarını İstanbul için seferber kılan iktidar, kazanamayacağını görünce son hamlesi terörist başı ve kardeşi oldu. Gerçekten yazık.
Beyler, bu halk aptal değildir. Yapılanları görmedi mi zannediyorsunuz?.
Bayrampaşa'dan alın size bir örnek. Vatandaş, olan bitene isyan ediyor. Olaylar karşısında gözyaşlarına hakim olmayan soydaşlarımızı gördüm. Siyasi hırs için halka bunları yaşatmaya ne hakkınız vardı?
Yazık, hem de çok yazık…
Bundan sonrası için tahakküm siyaseti değil, tahammül siyaseti başladı. Dayatmacı, kibirli ve kirli siyaset dönemi bitti..
Şimdi İstanbul ve İstanbulluların kazanma vakti…