Tekrar etmekte fayda var. 15 Temmuz dış güçlerin askeri üniforma giymiş teröristler ile bir işgal girişimi olduğu kadar açık/gizli, yer üstü/yeraltı örgütlenmelerin cemaatlerin Türkiye'nin ehli sünnet geleneğine yönelik saldırılarının önemli bir kilometre taşıydı. Amerikalı rahip Andrew Craig Brunson'ın başımıza açtığı belanınaltında FETÖ'den tutunda Güneydoğu'da terör örgütleriyle, vatansızlarla, Türkiye'ye Darül Harp diyen cemaatlerle eşgüdümü, mesaisi, yönlendirmesi var. Olay öylesine sıradan, öylesine dolar egemenliğinin altında çağdaş kölelerin ezilmesi değildir.
Son ekonomik tablo ve buna karşı hükümetin ekonomik eylem planı açıklandı. Dövizin ateşinin düşmemesi ve gelişmelere karşı yapılan açıklamalara bakarsak 'ver kurtul' sözünden başka bir söz 'Bütün bunlar senin yüzünden' diyerek Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a saldırılar dolu dizgin gidiyor. Türkiye'ye yönelik saldırıyı 'aynı gemide değiliz' diyerek savuşturmak isteyen kimi eyyamcı kesimin Erdoğan'dan kurtulmak için ABD'nin yaptığını yerinden görmesine bile şaşırmayacağız. 28 Şubat'tan başlayarak 2013 yılına kadar askerin darbe yapmasından medet umdular. 2013'de 15 Temmuz'a kadar gözleri, kulakları FETÖ'de idi. Erdoğan'dan ancak böyle kurtulacaklarını düşündüler. O da olmadı. Şimdi umutları Amerika… Kirli paranın, haydut devletin başkanı Trump onların umudu. 'Vur Trump vur, sömürgenistan'ı kur' diye yırtınıyorlar. Şaşkın mı bunlar ? Değil elbette. Bunların DNAsında var. Bunların genetiğinde var. Bunların demokrasi inancı takiyyeden ibaret…
Damat ile kalkıyor Erdoğan ile yatıyorlar. Bunun siyasi bir neticeye dönüşmesi en büyük amaçları. İthal ikame ekonomisine dayanarak gelişmeye çalışan bir ülkenin elbette engelleri olacak. Ancak bu zamanlama hele hele rahibi bahane ederek Türkiye'yi ambargoya tabi tutmak bahaneyi aşan stratejik bir hamleden ibaret. ABD yarın bir gün İdlib'de yine Türkiye ile masaya oturmanın yollarını arayacak. Avrupa yeni göç dalgasında Türkiye'nin kapısını aşındıracak. Türkiye'nin elinde kozlar var. Stratejik hamleleri var. Gardımızı alırken gelen yumruğun kimden geldiğini, niye vurduğunu bilmek gerekir. Böyle kavgalarda yumruk da sayılmaz aslında.
Türk heyetinin ABD'de yaptığı görüşmelerde 15 ABD'linin iadesinin istendiği, kimi kaynaklar 50'ye yakın ABD'li askeri personelin 15 Temmuz'da tutuklandığı halen içeride olduğunu belirtiyor. Bu rakamlar nereden çıktı demeyin? 16 Temmuz 2016'da kimi röportajlarda Genelkurmay Başkanlığı içinden ateş edilenlerin aralarında zenci askerlerin de bulunduğu, bu haldeki yüzü aşkın ABD askerinin etkisiz hale geldiği öne sürüyordu. Bu iddialar ile ilgili kimse ne bir şey konuştu, ne de bir şey söyledi. Fransa, Almanya'nın elçiliklerini 14 Temmuz'dan itibaren tatil etmesinin nedenini de kimse sormadı. Ama Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi kamuoyuyla paylaşmadığı ancak ABD'nin İsrail'in suçüstü yakalandığı olaylar ve kişiler olduğu açıktır. Amerika Türkiye'yi dolar manyağı yapmaya çalışmasının altında 15 Temmuz'daki suçüstü yakalanması vardır. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu döviz krizine '15 Temmuz'un rövanşı' demesi bu yüzden.
Şimdi bakarsınız ilk önce ekonomiden vuruyorlar. Onunla eş güdüm halinde din adamlarına, dindarlara, ehli sünnete saldırıyor, hakaret ediyor, yeni algı yönetimi yapıyorlar. İslam edebiyatı profesörü olan Muhterem Mahmut Esad Çoşan İskenderpaşa Tekkesi'nin de şeyhiydi. 1997 yılının Şubat ayında İslam Dergisi'nin baş makalesinde sanki bugün ABD'nin yaptıklarını görüyor gibi bizlere şöyle sesleniyordu:
'Müslümanların imanlarıyla, haysiyetleriyle duygularıyla oynamanın fayda vermediğini Bosna' dan, Çeçenistan'dan anlamadılar mı ki; Müslümanlar oralarda azınlık halinde iken bile, kendilerinden sayı ve silahça kat kat üstün düşmanlara direnebildiler, şimdi İslam'ın kalesi içinde güç denemeye kalkışıyorlar.'
Son zamanlar kimi cemaatlere karşı geliştirilen algı yönetimi Türkiye'nin iç bünyede elini zayıflatmak, din üzerinden iç çatışmanın çıkarılmasına zemin hazırlamaktır. Coşan Hocaefendi'nin dediği gibi 'İslam'ın kalesi içinde güç denemeye kalkışıyorlar.' Peki Kale'nin içi çok mu güvenli ? Bizi içeriden esir, mecbur bırakmasınlar sakın !
Bu yüzden Türkiye'de İmamı Şaşani'de, onu takip eden şaşaniler de de çoktur. Merhum Erbakan Hoca'nın Milli Görüş hareketinin en önemli damarı anti emperyalist oluşudur. Geldiği ve birlikte hareket ettiği tasavvufi ekolün ekonomiden, sanayileşmeye kadar genel bir perspektifte ülke sorunlarıyla ilgilenmesi ve çözüm yolları konusunda elini taşın altına koyması bu yüzdendir. Yardım sandıklarını, Gümüş Motor'u bir düşünün. Onlar devleti yönetmeyi değil devleti yöneteceklere yardım etmeyi şiar edinmişlerdi.
Şimdi ki 'Şaşaniler'e baktığımızda durumun vehametini, emperyalistlerin rüzgarına kapıldıklarını görüyoruz. Yeni bir din icat etmeye Hz. Muhammed Efendimiz olmadan bir İslam öngörüsüyle başlayan bu yapıların 15 Temmuz'dan sonra bürokrasinin köşe başlarını, kurum ve kuruluşların mali ve idari işler başkanlıklarını ele geçirmeleri boşuna değildir. Savunma Sanayi gibi özel yetişmiş kadroların yer alması gereken bir kurumda Rifai'lerin kadrolaşması iddiası nedir Allah aşkına ? ANAP'tan bu yana Savunma Sanayi eski ismiyle Müsteşarlığı Rifailerin örgütlenme yeri mi ? Son yıllara kadar Milli Harp Sanayi'nin oluşmadığını daha iyi anlıyor muyuz ? Doların yeşili sarımsı saman rengini alıp götürmüş, televizyonlarda bol bol Mesnevi anlatılırken, boy gösterilirken emperyalistlerin ihsanı, ödülü, teşviki gelmiş de gelmiş…Buna karşı vatan ve millet için şehitler ölmüş de ölmüş…
Burada asıl amaç; Müslümanların zalime karşı tavrını, tepkisini, direncini kırabilmektir. 'Namazını kılıp, ibadetini yapın. Gerisine karışmayın.'diyen emperyalistlerin yanına bir de İslam medeniyetinin bel kemiği Hadis'i ortadan kaldırarak kitap kardeşliği diyerek 'kitap ümmeti' oluşturmaya çalışan yerli Şaşaniler de var. Onlara ne söyleyeyim ? Bunun için son yıllarda 'İmam Hatiplerin sayısını fazlalaştırıyoruz' diyerek içini, iddiasını boşaltıyor vatan ve millet için adanmışlıklarını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
Merhum Metin Balkanlıoğlu bir cami vaazında 15 Temmuz'da şehit olanların çoğunluğunun gençler olduğunu hatırlatmış, yaşı kemale ermiş cemaatine yine böyle bir darbe girişimi olursa 'en önde siz ölüme koşmazsanız hakkımı helal etmem.' çağrısında bulunmuştu. Şimdi bu Şaşaniler ha bire 'Siz ne yapacaksınız biz para kazanalım, imkan oluşturalım siz 15 Temmuz'da şehit olmaya devam edin.'diyorlar. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün bir üst düzey bürokratı, Mamak İmam Hatip Lisesi'nin nitelikli okul olmasını isteyen sivil toplum örgütü başkanına, bu okul mezunu 15 Temmuz şehitlerini küçümsüyor. Şehit Yusuf Elitaş (öğretmen), Şehit Yusuf Çelik (Esnaf), Şehit Ali Alıtkan (imam), Gazi Rasim Kırçiçek (İmam), Gazi Hasan Işık (öğrenci) bunlar Mamak'ta 15 Temmuz'da şehitleri… Hal böyle iken bütün bu gerçekleri bile bile, hem de üstüne üstlük mesleklerinin imam ve öğretmen, esnaf olmasına dikkat çekerek 'Bak şehitlerin çoğu simitçi, imam, esnaf… Mamak'a nasıl nitelikli okul isterseniz?' diye İmamı Şaşani olmaktan geri durmuyor.
Şaşanilere isyan da var elbet! Yıllardır Fener Rum Patrikhanesinin Ekümelik idealine karşı Fatih'te Çarşamba'yı mesken tutmuş İsmailağa'nın ünlenen ismi Ahmet Ünlü hoca son vaazında 'Bir alime danışan yok, bir istiareye yatan yok, bir istişare yapan yok. Diplomalılarla ile bir yere varamazsınız. Adam kendi amel etmiyor. Her şeyi inkar ettiler. Milleti çırılçıplak, Müslümanları kupkuruya çevirdiler.' diyerek İmam Şaşanilere isyan etmiyor mu ?
Tarikatlar devlet yönetmez, devlette söz sahibi olmaz. Devlette çalışan müritleri, dervişleri, müntesipleri vardır, olabilir. Onların gönül sigortası olan tasavvuf sayesinde motivasyonu, çalışma ahlakını, beytül malı korumayı öğrenirler. Onlar devlete hizmet eder. Dünya yoktur tekkede. Benlik yerle birdir. Hiçlik makamı istiyorsan ordasın. Zaten başka makam vermezler adama.
Yıllar önce Akşam Gazetesi'nde çalışıyor, Güneş gazetesinde köşe yazıyordum. Merhum Necmettin Erbakan Başbakan… Yüksek Askeri Şura sonrası bir fırsatını bulup, makamına gittim. Dedim ki:
- Hocam haber yapmayacağım. Ancak merakımdan soruyorum. Nedir bu YAŞ kararları?
Hocam geniş bir izah getirdi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı'nın sözlerini aktardı:
'Her Namaz Kılan 'sayın Başbakan, her namaz kılan ordudan atılsa, şu anda toplantısını yaptığımız Askeri Şura'ya üye bulamazdık. Bu kişiler namaz kılıyor diye ordudan atılmıyor. Yaş dışı faaliyetlere katıldıkları için atılıyor. Her şey belgelenmiş durumda. Bu dosyalar istihbarat emniyet ve yargı birimleri tarafından çok büyük bir titizlikle hazırlandı.'
Karadayı'nın bu sözleri üzerine Erbakan Hoca ikna olmayı bekliyordu. Derken bir filim gösterildi. Binbaşının Çavuş'a selam verdiği bir görüntü. Hocam 'bu eğitim tatbikat mı?' diye sorunca askerin dosyası getirilip önüne konulmuş. Çavuş cemaat imamı olduğu için Binbaşı selam veriyor. Daha sonra bir Albayında selam veren görüntüsü.
Erbakan Hocam devam etti sözlerine:
'Bize getirilen dosyalarda, bu kişilerin disiplinsiz davranışları nedeniyle atılmalarını gerektiren şartların oluştuğu belirtiliyordu. Kimse namaz kılıyor veya eşinin başı örtülü diye atılmadı. Biz buna kesinlikle izin vermeyiz. Bunlar hakkında irtica faaliyetlerinde bulundukları için değil, orduda disiplini bozdukları için böyle bir muamele yapıldı. Biliyorsunuz, dünyanın en disiplinli ordusu bizim ordumuzdur. Bu ordu Peygamber ordusudur. Biz kesinlikle bir disiplinsizliğe müsaade edemezdik.'
Şaşaniler o günde vardı bugünde var. Yarın da olacak. Biz yine İslam'a, Müslümanlığa sığınacağız. Kültür Bakanlığı Başdanışmanlığından emekli Kadri dergahının hizmetkarı TAKVA Vakfı'nın kurucusu Abdülkadir Şaşmaz Hoca'nın süzgecinden geçmiş şu duaya amin demeyelim de ne diyelim:
... Ya Rabbi Ya Rabbi, inandık ve tasdik ettik. Zulmeden biziz Ya Rabbi... Senin yolunda kenetlenmeyip benlik hevesiyle ayrı düştüğümüz ve bölündüğümüz için kendimize zulmettik. Biz bize zulmettiğimiz için düşman da şimdi bize zulmediyor... Bizler gafil olduk, günahkár olduk, mahkum olduk, mağlup olduk. Kur'an ve sünnetin hikmetleriyle uyanmadık, sen bizleri düşmanın saldırılarıyla uyandırdın, şimdi de lütfen Ya Rabbi, bize bu saldırıları defedecek güç ve enerji ver... Ya Rabbi bize barış dini İslam'ı getiren kutlu Peygamberin hürmetine, onun mecbur kalıp savaştığı (harb) zaman titizlikle sadık kaldığı vuruşma (kıtal) hukuk ve ahlakından ayırma Ya Rabbi...
Amin derken, İmamı Şaşani olmadan, şaşmadan, şaşırtmadan şunu da ekleyeyim:
Bir tasavvuf hareketinin, bir cemaatin elinde Türk bayrağı, vatanın birliği ve bütünlüğü için sokakta, caddede, meydanda, müdafaa nerede varsa orada hazır kıta asker gibi duran 'Vatan sana canım feda' derken, vatan sevgisinin imanın bir parçası olduğunun bilincinde olan, kahrolsun emperyalistler, kahrolsun Siyonistler derken ABD ile birlikte İngiltere'yi, Almanya'yı, Fransa gibi İslam düşmanlarını kastediyorsa, dışı Anadolu evladı içi gavur aşığı değilse, emrolundukları gibi dosdoğru iseler başımın üstünde yerleri var. Vallahi de billahi de ellerinden yüreklerinden öperim o dervişlerin…