Herkese Merhaba


Bu yıl 8 Mart Dünya Kadın Emekçileri Gününü son derece farklı duygularla andım, doğup büyüdüğüm İstanbul Boğazının güzide köylerinden biri olan Kanlıca'da…

60 ve 70'li yıllarda Kanlıca'da yaşanan sosyal faaliyetleri anma törenlerini, aile ve akraba büyüklerimizden dinleyerek büyüdüğüm için olsa gerek, adeta bu sene böylesi önemli bir günü burada yaşamak, kadın girişimciliğinin ne denli titizlikle ilerlediğini gözlemlemek beni son derece mutlu etti. Bu güzel anma etkinliği için Kanlıca Doğa ve Yaşam Derneği Başkanı Neriman Pınar'a ve organizasyonda emeği geçenlere teşekkür etmek isterim. Ne mutlu ki kadın dayanışmasının anlamını kavrayan, bu dünyayı yaşanabilir hale getirerek gelecek kuşaklara bırakmayı amaç edinen bilinçli kadın grupları hızla çoğalıyor.

Yazımın başlangıcından da anlaşılacağı üzere kadın girişimciliği ve iş hayatı benim de içinde bulunduğum bir topluluk. Ben istemeden de olsa 2008 yılındaki küresel kriz dolayısıyla işsiz kaldığım süreçte, deneyimlemeye başladım tek başına bir şeyler yapabilmeyi… İşsiz kaldığım bu süreçte en büyük destek ve yardımı önce ailemden sonra da bana güvenen ve inanan müşteri çevremden gördüğümü söylemek isterim. Her zaman ilke edindiğim güven çizgimden ödün vermeden, bildiğim konular üzerine yaptığım danışmanlık ve sunumlarla (Finansal okur- yazarlık, sosyal finans üzerine iş geliştirme, iç denetim ve halka açılma) bu zorlu süreci geçirmeyi başardım ve emekli oldum. Evet, emekli olmuştum; ama içimdeki çalışma aşkı hiçbir zaman 'Buraya kadar,' demedi. Ama değişen dünya şartları, kaybedilen ahlaki değerler, insanı ister istemez karamsarlık ve negatif tarafa çekerken, yanlış giden bu düzenin dışında kalarak, bir süre iş hayatının o rutin ve herkesi canından bezdiren temposunu uzaktan izlemeye başladım. İstanbul'da olmak belki büyük bir şans; etkinliklere, iş toplantılarına katılmak ve takip edebilmek adına; ancak nereden başlayacağına karar vermek de bir o kadar önemli. İşte tam bu sırada 2017 yılının kasım ayında düzenlenen 'İnsani Finans Zirvesi' benim de takip ettiğim yol haritama ışık tuttu. Evet, 'İnsani Finans Zirvesi'... Bu zirvede sunum gerçekleştiren Prof. Mehmet Asutay, paranın amaç değil araç olarak kullanılması gerektiğinden ve insana fayda sağlayacak sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden bahsediyor ve yaklaşık 50 yıla yakın bir zamandır, üretimin önünde büyüyen koskoca bir finans piyasasının, anlamlı olmadığını savunuyordu. Sunumdan sonra kendisiyle yaptığım görüşmede, ne kadar da hislerime tercüman olduğunu söyledim. Paylaşım şarttı. İnsanlık bunu gerektiriyordu. Birleşmiş Milletler tarafından resmen kabul edilen ve 2030 yılına kadar gerçekleştirilmesi öngörülen 17 kalkınma hedefi, tam da benim yapmak istediğim sosyal finans danışmanlığını karşıma getirmişti. Hani derler ya bir şeyin niyetine girilince, daha doğrusu gerçekten ne yapmak istediğinize karar verince, gerisi geliyor. Bana da böyle oldu. Bir ilan panosunda Ataşehir Kadın Girişimcilik Merkezinde, ortak ofis imkanının olduğunu gördüm ve şartlarına uyarak kabul edildim. Burası kadın girişimciliğini daha yakından tanımak ve de uygulama yapmak adına benim için uygundu. Kadın gruplarında olmak birbirine yardım edebilmek gerçekten de kadının olduğu yerde çiçeklerin açtığını görmek, beni çok farklı bir boyuta getirmişti. Birbirinden farklı 35 girişimci kadınla geçirdiğim 2 yılın sonunda, bireysel anlamda kalkınmaya destek verebilecek, atölye seminer ve sunum çalışmaları yapan bir kadın girişimci oldum.

Ben işimden büyük keyif alıyorum. Sebebi de ahlaki ve etik değerlere saygısı olan, insanlık adına çalışmaktan keyif duyan insanlarla bir aradayım. Burada en büyük destekçilerimin başında, yıllar önce 'Kadın Elini Güçlendirme Derneği'nde, insanlık adına kıymetli çalışmalara imza atmış olan gazeteci 'Yoka' eğitmeni Fügen Yıldırım hocama teşekkürü borç bilirim. Kendisine yaptığım sosyal finans danışmanlığı konusundan bahsedince, halen birlikte çalıştığımız 'Yoka Sağlık Sistemi'ni anlatmak üzere, ilk atölye çalışmamızı gerçekleştirdik. Arkasından nitelikli eğitim hedefine yönelik, 'Tarihi Yeniden Sevdirmek' atölyemizde, araştırmacı yazar 'Eğitimci Sanatçılar Derneği' Başkanı Mehmet Dağıstanlı hocamla milli mücadele kahramanı Üsteğmen Kara Fatma'nın hayatını konu alan konferansta, kadının tarihteki girişimci ruhunu, iradesini ve başarısını dinledik. Finansal okuryazarlığı yaygınlaştırma amacıyla, yine kendi alanında başarılı bir 'Aile Dizilimi' uzmanı olan Nermin Uzun'la, genetik mirasımızdaki olumsuzlukların iş dünyamız ve para kazanmaktaki sorunlarımız için çözümler arayan konstelasyonla finansal okuryazarlık iş ve para atölyesi hepimize yeni bakış açıları kazandırdı ve de kazandırmaya devam edecek. Örnekleri yakın zamanda daha da çoğaltacağımıza inandığım birbirinden kıymetli insan kaynağıyla parayı araç olarak kullanıp insanlık adına bütüne ve kendime faydalı olacak her türlü projede yer almaya çalışacağız. Çalışacağız diyorum; çünkü bu iş aynı bakış açısında birleşen, en başta insan sermayesi ve sosyal finansa destek olmak isteyenlerle yol alabilir.

Dünya yeni bir düzleme gidiyor. Yatırım ve para konusunda bildiklerimizin biraz dışına çıkarmak isterim. Sosyal finansı destekleyecek olan Sosyal finansmandan kısaca bahsetmek isterim. Sosyal Finansman insanlığa hizmet eder. Ana konusu insana faydadır. Ancak bunu yaparken yatırımcısına akılcı olarak, gelir yaratan ve paylaşan bir finans modelidir. Şeffaftır. Burada şunun altını önemle çizmek isterim. Bu konuyu kesinlikle filantropi, veya bağış, hayır işleri ile karıştırmamak icap eder. (Filantropi Yunanca'dan gelen sevgi anlamındaki Philos ve insan anlamına gelen antropos) kelimelerinin birleşimiyle oluşmuş, 'insan sever insan' anlamındadır. Sosyal adaletin sağlanması adına bu yeni model, doğru kullanılıp uygulandığı takdirde bütün dünyaya olumlu ve kalıcı çözümler üretebilecektir. Tamamiyla özerk yapıda ve sosyal etki ölçümlemesine dayanarak yapılan bir yatırım şeklidir. Yani anaparası ödenebilen bir finans modelidir. Bu konuya ilgi duyanlar her zaman iletişime geçebilirler.

Evet sözlerime son verirken, hayata dair bazı önemli hususların sosyal finans alanında ne denli olduğunu da belirtmek isterim. Hepimizin bildiği gibi 'mutluluk paylaştıkça çoğalır, üzüntüler paylaştıkça azalır.' Bu basit denklemin her iki tarafındada dengede olmak işin özüdür. Bu iki tarafta da önemle altını çizdiğim bir husus, aileden görülen destekler ve yardımlardır. Özellikle kadın girişimciliğinde erkeklerin kadının yanında yer almaları ve destek vermeleri dünya toplumunda ve ülkemizde birebir yaşadığımız şiddet ve ahlak çöküntüsünü ortadan kaldıracaktır.

Bu yüzden bu ortamda çağrıda bulunuyor ve herkesin birbirine destek olmasını diliyorum. Ayrıca bana inanan ve desteklerini esirgemeyen bütün kadın girişimci arkadaşlarıma, bu yazıyla sizlere ulaşmamda çok büyük emeği olan kıymetli hocam Eğitimci Sanatçılar Derneği Başkanı Mehmet Dağıstanlı'ya ve Hürses Gazetesi Genel Yayın Müdürü Aydın Türker'e teşekkürlerimi iletiyor ve sözlerimi Sait Faik Abasıyanık'a kulak vererek bitiriyorum.

'Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.'