Her şey çift yaratılmıştır

Daha önceki yazılarım genel olarak Devletin temel organı olan yasama ve yürütmeyle ilgiliydi. Dolayısıyla herkesin kolaylıkla anlayabileceği konular değildi. Bu tür yazıların okuyanı az olur.

Bundan dolayı bugünkü yazım, önceki yazılarımdan konu bakımından farklı olacak.

Bu gök kubbede hemen hemen söylenmemiş ve yazılmamış söz kalmamış, herkes bu sözleri eğip, büküp yeniden ortaya koymaya çalışmaktadır.

Kuran'ı Kerim'in Zariyat 49. ayetinde 'Her şeyden çift çift yarattık, olur ki ibret alırsınız.' beyanı mevcuttur.

Rahmetli Elmalı tefsirinde söz konusu beyanı şöyle özetlemektedir: Mücahit hareket ve hareketsizlik, gece ve gündüz, gökyüzü ve yeryüzü, siyah ve beyaz, sağlık ve hastalık, tad ve acı, sevap ve ceza genel olarak birbirine zıt olan şeylere ve birbirinin karşıtı olan her şeye işaret olunduğunu, kısaca hem dış alemdeki hem de zihinlerdeki çeşitlilik ve karşıtlığı da içine aldığını ifade etmiştir.

Sokrates M.Ö.399 da ölüme mahkum edilmiştir. O günün Atina'sında Tanrılar icat ettiği, icat ettiği bu yeni tanrılara inandığı ve artık eskilere inanmadığı ile suçlanıyordu.

Platonun 'Sokrates'in Savunması' adlı yapıtında Sokrates; karşıtları bulunan kavramların, sadece karşıtlarından doğmalarının zorunlu olup olmadığını inceliyor. Örneğin bir şey büyüdüğünde, daha önceki küçük halinden daha büyük bir hale dönüşmüş olması gerekir. Küçüldüğünde daha önceki büyük halindendir. Güçlü zayıftan, hızlı da yavaştan meydana gelir. Hayatla ölüm birbirlerinin karşıtı olduklarına göre, karşılıklı olarak birbirlerinden doğduğunu, ölülerin yaşayanlardan, yaşayanların da ölülerden meydana geldiğini, uyanık olmanın karşıtı uyumak, hayatta olmanın karşıtı da ölüm olduğunu söylüyor. Sokrates anlaşılan reenkarnasyona inanıyordu.

Ayrıca Sokrates, içimizde ya da doğada bulunan karşıtların kendi kendilerinin karşıtı olamayacağını, bu karşıt kavramların hiçbir zaman birbirlerine dönüşemeyeceğini söylüyor. Örneğin sıcak ve soğuk, bunlara aynı zamanda ateş ve kar adlarını da verebiliyoruz. Sıcak ateşten, soğuk da kardan farklıdır. Kar sıcağı kabul ettikten sonra artık hiçbir şekilde eskisi gibi olmayacak. Soğuk da ateşe yaklaştığı zaman ya uzaklaşacak ya da yok olacaktır. Yani aynı anda hem ateş hem de soğuk olamayacak. Üç sayısı aynı zamanda tek sayı olma özelliğine sahiptir. Tekin karşıtı da çift kavramıdır. Bu özelliklerinden dolayı birbirlerini kabul etmeyeceklerdir. Adil, adil olmayanı kabul etmeyecektir.

Nasıl ki fizikte 'iki cisim aynı zamanda aynı yerde bulunamaz' diye bir kanun varsa, psikolojide de aynı kanun hükmünü icra eder. Eğer kafamızı cesaret, sevgi, anlayış, iyilik, güzellik, merhamet, tolerans gibi düşüncelerle doldurursak, olumsuz düşünceler kaçar giderler.

Ölümü, ruhla bedenin bağlarının koparak birbirlerinden ayrılması şeklinde tanımlar Sokrates.

Varlıklar biri görünür, diğeri görünmezdir. Görünmezler hep aynı, görünürler ise hiçbir zaman aynı kalmaz der. Ruh ve beden gibi. Ruh büyük oranda ilahi, ölümsüz, anlaşılır, tek görünümlü, dağılmayan ve her zaman aynı. Beden de beşeri, ölümlü, anlaşılmaz, çok görünümlü, dağılabilen ve hiç aynı kalmayandır.

Bedenimiz bizi aşklar, tutkular, korkular, her türden hayaller ve saçma gevezeliklerle doldurur. Bu yüzden en basit şeyi bile düşünmemiz mümkün olmaz. Bedenimiz herhangi bir şeyi araştırmamız için bize zaman tanıdığında bile, araştırmamız süresince sürekli müdahale eder, gürültü ve telaşa neden olur, düzenimizi bozar ve gerçekleri açıkça görmemize engel olur.

İşitme ve görme duyuları, acılar ve hazlar onu rahatsız etmediği sürece ruh daha iyi düşünür.

Sokrates'e göre bedenimiz aracılığıyla gerçekleri tanımak mümkün olamayacağına göre ya hiçbir şekilde gerçek bilgiye ulaşmak mümkün değildir ya da ona ancak ölümden sonra ulaşabiliriz.

Sağduyulu düşünebilmek için bedenimizin arzularını, dinimizin helal ve haram sınırları dairesinde frenlememiz gerekiyor.

Yazıya, psikolog Mine Aktaş'tan, 'Nietszche'den seçmeler'den bir şiirle son verelim.

Düşün…/Kim üzebilir seni senden başka?/Kim doldurabilir içindeki boşluğu, sen istemezsen?/Kim mutlu eder seni, sen hazır değilsen?/Kim yıkar, yıpratır sen izin vermezsen?/Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?/Her şey sende başlar, sende biter…/Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme,/Tükettirme içindeki yaşama sevgisini…/Ya çare sizsiniz ya da çaresizsiniz…/Öyle bir hayat yaşadım ki, cenneti de gördüm cehennemi de./ Öyle bir aşk yaşadım ki tutkuyu da gördüm pes etmeyi de./Bazıları seyrederken hayatı en önden, kendimi bir sahnede buldum./Oynadım…/Öyle bir rol vermişlerdi ki okudum, okudum anlamadım./Kendi kendime konuştum bazen evimde, hem kızdım hem güldüm halime.

Onun için biz kendimiz olalım. İçimizi elimizden geldiği kadar olumlu düşüncelerle doldurup, başkalarının bizi üzmesine ve olumsuz düşüncelere sevk etmesine fırsat vermeyelim.