Tarım sektöründe ter dökerek; toprağını işleyen köylünün, çiftçinin bir başka ifadeyle üreticinin emeğinin karşılığını alamadığına ilişkin sözlerini, bir yandan da tüketicinin fiyatların yüksekliğine olan tepkisini hepimiz bilmekteyiz. Bu şikayetlerin bir benzerinin de hayvancılıkla uğraşanlar ile tüketiciler tarafından dile getirilmesi, birbiriyle ilişkileri de olan bu iki kardeş sektörün sorunlarının bazı benzerlikler taşıdığını göstermektedir. Bilindiği gibi, Avrupa Birliği Ülkelerinde sanayiye çok önem verilmesine rağmen, tarımın ve hayvancılığın ihmal edilmemesi ve verilen destek ve teşviklerin boyutları dikkate alındığında; Ülkemizin, bir tarım ülkesi değil, sanayi ülkesi olması gerekir. söylemlerinin, amacını aşarak yorumlandığı, elbette sanayileşmiş ülkelerle rekabet edecek düzeye gelmiş bir sanayimizle herkesin gurur duyacağı aşikardır. Dolayısıyla, sanayimize ilişkin iddialı hedeflerimizin olması; Ülkemiz tarımının henüz kronik sorunlarını çözmemesine rağmen, ekonomimiz içindeki mevcut yerini, işlevini ve gelecekteki stratejik vizyonunu görmememizi gerektirmez.
Bu kapsamda hayvancılıkla uğraşanların ve tüketicilerin memnuniyetsizliğine bakıldığında; bu sektörde de kronik sorunların oluştuğu ve Ülkemiz ekonomisinin hayvancılıktan potansiyelinin çok altında bir katma değer yarattığı görülmektedir.
Sadece büyükbaş ve küçükbaş ile toptan hayvan sayısına odaklanmış ve bu açıdan yapılmış değerlendirmeler yanlış olmamakla birlikte bizi eksik ve çözüme uzak yorumlara götürür. Hayvan sayısının ve hayvansal üretimin artmasına ilişkin rakamsal veriler tek başına bir anlam taşımazlar. Çünkü, nüfus artış hızının ve çağımızda hayvansal protein ihtiyacına olan bilincin artmasının da dikkate alınmasında fayda vardır.
Ülkemizdeki hayvancılığın verimliliğinin çok düşük ve maliyetlerin yüksek olması sorunun temel göstergeleri olarak öne çıkmakta ve bu kapsamda küçük üreticilerin azaldığı, büyük üreticilerin ise sektörde artan bir ivme gösterdiği gözlemlenmektedir.
Hayvancılığın genelde geleneksel metotlarla yapılması, meraların azalması, yem fiyatları ile ilaç ve enerji gibi girdi maliyetlerindeki artışlar, hayvancılıktaki sıkıntılı sürecin devam etmesini sağlamaktadır. Diğer yandan, süt ve besi hayvancılığı konusundaki belirsizlikler, bilgi noksanlıkları ve fiyat beklentileri üreticileri etkilemekte ve Ülkemiz ekonomisine olumsuz yansımaları olmaktadır. Özellikle süt fiyatlarının üretici cephesinde tatminkar bulunmaması ile hayvan kesimi arasındaki nedensel ilişki de hayvansal üretim programını etkileyebilmekte ve sağlıklı bir nesil için gerekli süt tüketiminin teşvik edilmesi sürecini zafiyete uğratmaktadır.
Canlı hayvan ve et ithalatının; üretici ve tüketicilere olumlu katkılar sağlaması dikkate alınmakla birlikte, yerli üretici nezdindeki olumsuz etkileri de gözden uzak tutulmamalıdır.
Öte yandan, hayvancılıkta maliyetlerin düşürülmesi için gerekli yapısal performans gösterilmediği sürece, sektöre yapılan destek ve teşviklerin kronik sorunların çözümüne katkı sağlamayacağı görülmektedir. Ayrıca, üretici ve tüketici arasındaki aracıların kazançlarının minimize edilmesi ve bu alanda sağlıklı bir yapı kurulması için devletin önemli katkılar sağlaması ve bu sürecin sektörün tüm bileşenleri tarafından iyi yönetilmesi gerekmektedir.
***
Yazımın ilk bölümünde hayvansal üretimin ekonomimiz için önemine vurgu yaptıktan sonra yazımın bu bölümünde hayvan haklarına duyarlılığı öngören görüşlerim sizlere ilginç belki de ilk bakışta çelişki gibi görünebilir. Ama; hayvancılığın evrensel ekonomik boyutlarını görmezden gelmemiz mümkün olmadığı gibi, doğal yaşam alanlarında ve çevremizde bizlerle birlikte yaşayan bu güzel dostlarımızın; başta yaşam haklarının korunması, onlara sağlıklı yaşam şartları sağlanması ve kötü muamelelerin önlenmesi olmak üzere, her türlü sorunlarına duyarsız kalmamız da mümkün değildir.
Kendini savunamayan, insanlar gibi konuşamayan, ancak sevgi dolu bakışları ve davranışları anlayan, yemek, bakım ve tedavi gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması gereken hayvan dostlarımızın sorunlarını görmezden gelmeyelim.
Hayvan hakları konusunda çabalayan gönüllülerin ve sivil toplum kuruluşlarının, çeşitli taleplerini ön yargısızca değerlendirelim ve uygun gördüklerimizi destekleyelim. Ancak, hayvanların yanı sıra insanların da korkularını ve zarar görme ihtimallerini ortadan kaldıracak tedbirleri uzlaşarak alalım. Siyasetçilerden de; toplumun temsilcileri olmaları nedeniyle, hayvan hakları konusundaki taleplere duyarlı olmalarını ve söz konusu sorunların çözümüne partiler üstü bir bakışla katkı sağlamalarını isteyelim.
Ayrıca itfaiyeci kardeşlerimizin hayvanlara yardım konusundaki duyarlılıklarını takdirle karşıladığımı belirtirken, toplum adına ilgililerden bir isteğim daha olacak: Lütfen erken kuzu kesimine son verelim ve Kurban kesimini, hayvanlara kesileceğini hissettirmeden ve eziyet etmeden gerçekleştirelim.