Hacı Kemal Dayı

Murat 124 otomobiline neden 'Hacı Murat' derler hiç merak ettiniz mi?

Hacım, Hicaz yollarına aracıyla gittikten sonra yediden yetmişe bu isimle anılır olmuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her fırsatta 'Bay Kemal' diye seslendiği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da bu yazımızı okuduktan sonra 'Hacı Kemal' denecek midir artık siz karar verin… Kılıçdaroğlu'nun Ankara'da 'Dayısı' olmadığı için işe giremeyen gençlerin 'Dayısı olacağını' ilan ettiğini de unutmayalım.

Elbette 2022 yılının ilk yazısı sevgiyle başlamalıydı. Yaratılan ve insanın tarafı olduğu vazgeçilmez hayat iksiriyle… Öyle demiyor mu şarkı:

'Sevgi anlaşmak değildir nedensizce sevilir…'

Nedenini sormadan, sordurmadan sevmek iyi bir şeydir.

Belki de bu sözleri siyasete uyarlayarak partilerin oluşturduğu ittifaka 'nedensiz de girilir' desek doğruyu söylemiş olur muyuz? Siyaset kazanmak üzerine kurulu bir organizasyon olduğu gerçeğinden hareketle ittifakların görünürlüğün dışında, perde arkasında inanılmaz kurgulanma vardır ki yazımızın konusu da bunun üzerine olacaktır.

Siyasette nedensiz sevgi, birliktelik olmaz.

-Al gülüm, ver gülüm…

Siyasi analizciler de seçmenine baktığında Ak Parti, Saadet Partisi, Yeniden Refah Partisi'ni bir ve beraber görebilir. Bunun için cennetmekan Erbakan'ın tedrisinden geçmenin yeterli olduğu da söylenebilir. Aynı mahallenin çocuklarıdır. Kimi asi, kimi kızgın, kimi miras yedi… Aynı evden çıksalar da, aynı mahallede büyüseler de gözleri başka mahallenin uşaklarının oynadığı oyunlardadır.

Mahallede değeri, kuşatıcılığı olmayınca öteki mahallenin bir iki tatlı sözü kandırılmak için yeterlidir. Ancak bu tercihtir. Kendi mahallesinin sakinine kavununu koklatmaz. Böyle bir gelenek vardır. Mahallenin gizli anayasası gibi…

Son günlerin tartışmasında bunu görmüyor muyuz? Milli Eğitim Şurası'nda alınan tavsiye kararlarından biri okul öncesi çocukların din eğitimine ilişkin karardı. Mahallenin çocukları sahip çıkmakta tereddütte kalınca diğer mahallenin çocukları orta çağ karanlığına getirip soktu konuyu… Din Eğitimi devlet eliyle Diyanet eliyle yapılmazsa halin nasıl olacağını sormadan, sorgulamadan konuya balıklama atladılar. Din Öğretimi Milli Eğitim Bakanlığı eliyle yapıldığı için İmam Hatip okulları önemli bir anlam taşıyor.

Elbette CHP'nin sert çıkışı da gelişi güzel bir çıkış değil. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhuriyet tarihiyle 'Helalleşme' çağrısı en çok Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nda makes bulmuş, 'devrim yapıyor diye methettiği Kemal Kılıçdaroğlu'nu 'babayiğit' olarak yere göğe sığdıramamıştı.(Sayın Temel Karaamollaoğlu'na geçmiş olsun diyerek acil şifalar dilerim)

Karamollaoğlu geçen yıl Haziran ayında 'İhtiyacımız olan; inat değil karşılıklı itimat, hesaplaşma değil helalleşme, kutuplaşma değil kucaklaşmadır' ifadelerini kullandıktan sonra Kılıçdaroğlu'nun 'Dostlarım' dediği partilerden birinin mutfağında hazırlanan helalleşme çıkışı 'beraber yürümek için' yola koyulmaktan başka bir şey değildir:

Karamollaoğlu, çıkışı şöyle yorumluyor:

'Kılıçdaroğlu CHP'de bir devrim yapıyor. Bu kolay değil. Elbette ki grubunun içinde farklı görüşlerde olanlar olacaktır. Genel gidişata baktığımız zaman biz gördüğümüz kadarıyla ya güveniriz ya da güvenmeyiz. Biz söz gelimi bir Kudüs mitingi yaptık. Kılıçdaroğlu geldi, konuştu. Arkadaşlarımız dediler ki onun yaptığı konuşmayı siz yapmalıydınız dedi. Bunu yok mu sayacağız? Partisinde başörtülü bir üyenin bulunmasını istemeyenler oldu. Bunu yok mu sayacağız. CHP lideri partisini sağ tarafla barıştırmak istiyor. Bence bu adımlar bir iki tane olsa dini alet etmek olabilir ama tamamına baktığımız zaman Kılıçdaroğlu'nun toplumun tamamını kucaklamaya yönelik adımlar attığını düşünüyoruz. Bizim Türkiye'de siyasi havayı yumuşatmaya ihtiyacımız var. Bu tip söylemlerin anlamı çok büyük.'

Peki, Helalleşme çağrısı yapan Kemal Kılıçdaroğlu nasıl görünüyor? Partisine bir bakalım:

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'nin 2014 yılında İzmir'de yaptığı konuşmada 'Biz bir Dersimli'yi genel başkan yapmışız, daha büyük özür mü var?' sözlerini hatırladınız mı?. Ya da Veli Ağbaba'nın 2014 yılında www.aljazeera.com'a verdiği demeçte 'CHP Dersim ile hesaplaşmıştır, yüzleşmiştir, Dersimli'yi genel başkan yapmıştır' sözlerini…. Geçen yılın bahar oylarında CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in, 'Biz Dersimli fakir bir ailenin dördüncü çocuğunu genel başkan yaparak Dersim ile helalleştik, Dersim ile yüzleştik' beyanını hatırlatalım.

CHP içindeki ulusalcılarda Dersim alerjisi başka bir şeye benzemez, benzemesine de Saadet Partisi'nin yalnızca 'Helalleşme' ile kaim olmayan Kılıçdaroğlu sevgisine ne demeli?

Geçenlerde hastalığımla uğraşırken ziyaretime gelen Saadet Partisi'nin ileri gelenlerinden biri sohbet arasında konuyu Kemal Kılıçdaroğlu'na getirip şöyle dedi:

-Cumhurbaşkanı bir Nas dedi başına gelmeyen kalmadı. Kemal Kılıçdaroğlu sabah akşam, ayetten, hadisten bahsediyor. En çok dini terminolojiyi o kullanıyor. Parti içindeki arkadaşlarımız arasında Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu Ayetullah gibi görenler bile var.

'Şakanın sırası değil' deyince 'Sen araştırıp bul' dedi…

Hayda ! Hasta hasta arayıp soruşturdum. Büroya gelen gidene sordum. Şimdilik iki olay anlatıldı:

Anlatacağım olayın ilki Kemal Kılıçdaroğlu SSK Genel Müdürü iken 28 Şubat döneminde yaşanıyor. CHP'nin hedefinde laik Türkiye'yi yıkmak isteyen Refah Partisi var. Bir de terörist listesinin başında yer alıyor gibi saldırdıkları, imkanları olsa bir kaşık suda boğacakları Milli Görüş lideri cennetmekan Necmettin Erbakan… Esiyor, gürlüyor, kırıp geçiriyorlar. Ankara'da iki dönem belediye başkanlığını kazanan Altındağ Belediye Başkanı Ziya Kahraman, belediyenin SSK borçları yüzünden şahsi mal varlığına tedbir konulmuş durumda. Bolluk içinde yokluk çekiyor. Erbakan Hoca'ya danışıyor. Hoca SGK Genel Müdürüne gitmesini, durumunu anlatmasını tavsiye ediyor. Genel Müdür Kılıçdaroğlu, Mehmet Moğultay ekibinde… Yani kökten laikçi ekibin bürokratı. Dersimli…

Randevu isteyip gidiyor. İnanılmaz izzet, ikram, nezaket. Bürokratların biri gidip, biri geliyor. Sanki belediye başkanı CHP'nin… Olmaz denen, sonunda hapis yolu görünen olay çözülüveriyor. Şaşkınlık, mutluluk bir arada…

Olan biten anlatılınca Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı bir sevgi oluşuyor, CHP'de ayrı bir yere konuluveriyor.

İkinci olay ise 2018 seçimlerine gelindiğinde yaşanıyor. Saadet Partisi'nden Numan Kurtulmuş ile birlikte ayrılan Has Parti'yi kuran Mehmet Bekaroğlu, Saadet ile CHP'nin seçim ittifakı yapmasının yollarını arıyor, şartları zorluyor. Elbette ona milletvekilliği yolunu açan merhum Oğuzhan Asiltürk'e gidiyor, geliyor. Bir ziyareti ise Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte ev ziyareti olarak yapıyor.

Aktarılanlardan aldığım notlar:

-Biz aslen İran'dan göç etmişiz Tunceli'ye… Ailemizde Seyyidler var.

-Bir defa gizli olarak umre vazifemi yapmaya gittim. Kamuoyuna açıklamadım. Saklı tuttum. CHP içinde kıyameti koparırlar…

Buyurun size Hacı Kemal… Kendisine verdiği son 'Dayı' rolünü de buna ekleyin.

Alın size; Hacı Kemal Dayı…

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı…