İçişleri Bakanlığı, 2020 yılının ilk altı ayındaki uyuşturucuyla mücadele çalışmalarını ve alınan sonuçları içeren raporu yayınladı. 1 Ocak-22 Haziran 2020 tarihleri arasında yapılan 6 aylık operasyonlara ilişkin verileri içeren raporda, çarpıcı rakamlar yer alırken uyuşturucuya bağlı ölümlerdeki azalış dikkat çekti. Öte yandan doktor kontrolünde kullanılması gereken kırmızı/yeşil reçeteye tabi sentetik ilaçların kullanımında belirgin bir artışın görüldüğü raporu, Altınbaş Üniversitesi Çocuk Koruma ve Bakım Hizmetleri Program Başkanı ve Aile Danışmanı Öğr.Gör. Barış Tuncer değerlendirdi.

'Rekor düzeyde 13.100.069 kök kenevir yakalandı'
Uyuşturucuyla mücadele çalışmaları sayesinde 2017 yılında 941 kişi uyuşturucu nedeniyle yaşamını yitirirken, rapora göre bu sayı 599 azalarak 342'ye geriledi. Ancak bunun yanında raporda Türkiye'de uyuşturucu ve psikotrop madde içeriği olan ve doktor kontrolünde kullanılması gereken kırmızı/yeşil reçeteli ilaçların amaç dışı kullanımının korkutucu rakamlara ulaştığının görüldüğüne dikkat çeken Tuncer, bu talep artışının nedenlerinden birinin aradığı uyuşturucu maddeye ulaşamayan kişilerin bu ilaçlara yönelmesi olduğunu vurguladı. Raporda ayrıca 13.100.069 kök ile rekor düzeyde kenevir yakalandığının görüldüğünü belirten Tuncer, 'Kenevir esrarın hammaddesidir. Türkiye'de gerçekleşen uyuşturucu olaylarının %45'i esrar olaylarıdır. Esrar, diğer uyuşturuculara geçiş maddesidir. Ülkemizde esrar kullanımı konusu üzerinde özellikle durulması ve esrarın bağımlılık yapmadığı, yaratıcılığı arttırdığı, zararının olmadığı hatta sağlığa iyi geldiği gibi yanlış düşünce ve inançların değiştirilmesi gerekiyor' diye konuştu.

'Operasyonlar ve UYUMA başarılı sonuçlar verdi'

Barış Tuncer, gözlenen kimi olumsuz rakamlara rağmen uyuşturucu ile mücadele kapsamında Emniyet, Jandarma ve Sahil Güvenlik birimlerinin yürüttüğü başarılı operasyonların ve hayata geçirilen NARKOTİM, Narkolog, Narko Rehber', 'Narko Nokta', 'Narko Tır' ve Uyuşturucuyla Mücadele Aplikasyonu (UYUMA) ile okul çevrelerinde alınan önlemler gibi narkotik çalışmaların başarılı sonuçlar verdiğini söyledi. Tuncer, 'Bunun yanında AMATEM ve ÇEMATEM'lerin tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin, YEŞİLAY ve YEDAM'ın yürüttüğü madde bağımlılığını önlemeye yönelik bilgilendirme ve farkındalık oluşturmaya yönelik faaliyetlerin etkili sonuçlar verdiğini söyleyebiliriz' dedi.

Türkiye'nin, Asya'da üretilen ve Avrupa'ya transfer edilen başta eroin olmak üzere afyon türevleri kaçakçılığında, gerekse Avrupa'da üretilen ve Asya'ya sevkiyatı yapılan sentetik uyuşturucu ve ara kimyasal kaçakçılığında transit ve hedef ülke konumunda olduğunu söyleyen Barış Tuncer,

şunları paylaştı: '2018 yılında 8.909.892 adet ecstasy ele geçirilirken 2020 yılının ilk altı ayında 5.499.811 adet ecstasy ele geçirildi ancak 2020 yılının tümünde yakalanan miktar çok daha fazla olacaktır. Uyuşturucu kaçakçıları tarafından ülkemize skank ismi verilen hibrid esrar ithaline başlanmış durumda. 2020 yılı ilk altı ayında 506 kg skank yakalanırken bu durum esrara ulaşamayan bağımlıların skank maddesine yöneldikleri ve bu maddeye olan talebin arttığı şeklinde değerlendirilebilir. Buna bağlı olarak ülkemizde sentetik uyuşturuculara yönelik daha çok çalışma yapılması gerektiği görülüyor.'

Ergenlik dönemine dikkat
Türkiye'de uyuşturucuya başlama yaşının ortalama 20,8, en riskli yaş grubunun ise %71,3 ile 15-24 yaş aralığı olduğunu belirten Barış Tuncer, 'Ergenlik dönemi madde kullanımı, bağımlılığı için riskli bir dönemdir. Bu nedenle özellikle risk altındaki ergenlerin belirlenmesi ve bu gençlerin madde kullanımının engellenmesi gerekmekte. Öncelikli amaç, hayatında hiç uyuşturucu madde kullanmamış çocuk ve gençlerin madde kullanmaya başlamasını önlemek olmalı' vurgusunu yaptı.

Uyuşturucu ile mücadelede operasyonel faaliyetler kadar eğitim, farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarının da birlikte yürütülmesi gerektiğini ifade eden Barış Tuncer, 'Sadece narkotik çalışmalarla sonuç almak ne yazık ki mümkün değil. Çocuk ve gençlerin madde kullanma nedenlerine baktığımızda merak (%33,2), arkadaş ısrarı (%23), özenme (%14), kişisel sorunlar (%12,3) ve aile içi sorunların (%11.3) ilk sıralarda yer aldığını görmekteyiz. Sadece bilgilendirme amaçlı çalışmalar çocuk ve gençlerin bazı maddelere olan merakını artırabilir ve istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle, bilgilendirme çalışmalarının, kaygıyla baş etme, stresle baş etme, çatışma çözme, sorun çözme becerilerinin öğretilmesini kapsaması gereklidir' şeklinde konuştu.

'Akran baskısına direnmeli, hayır demeliler'

Uyuşturucu ile mücadelede anne-babalara büyük sorumluluklar düştüğüne dikkat çeken

Barış Tuncer, ebeveynlerin bağımlılık konusunda bilgi sahibi olmaları ve yaş, gelişim düzeyine göre çocuklarını bilgilendirmeleri gerektiğini vurguladı. Yakın bir arkadaşının kişiyi madde kullanma konusunda ikna edebileceğine dikkat çeken Altınbaş Üniversitesi Çocuk Koruma ve Bakım Hizmetleri Program Başkanı Öğr.Gör. Barış Tuncer, 'Bu maddelerin nasıl kullanılacağını insana çoğunlukla güven duyduğu biri öğretmektedir. Bu yüzden anne-babaların çocuklarına mutlaka ama mutlaka hayır demeyi, akran baskısına direnebilmeyi öğretmeleri gerekiyor' ifadelerini kullandı.