Gündem çakışmaları

0

Genelde Ülkemizde gündemin çok hızlı değiştiğini ve toplumumuzun da oluşan gündemin sıkı takipçisi olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Özellikle oluşturulan suni gündemlerin Ülke gündemini işgal ederek, asıl tartışılması ve odaklanması gereken konuların dikkatlerden kaçmasına ve sorunların çözümünün ertelenmesine yol açtığı bilinen bir gerçektir. Bugünlerde ise gündemin tek bir konudan oluşmadığı ve uzun bir süre daha gündemin daimi konukları olacağı anlaşılmaktadır. Bunları; 'erken seçim', 'artan terör olayları ve asayiş sorunları' ile 'ekonomi' olarak sıralayabiliriz.

Gündemi oluşturan ve çakışan bu konuların ilk ikisinin temel özelliklerinden biri ekonomiyi yakından ilgilendirmesidir. Ekonomi ise her zaman tek başına gündem oluşturacak bir karakteristiğe sahiptir. Erken seçime yelken açtığımız bu süreçte; gerek siyasi gerekse bürokratik yetkililerin ekonomiye ilişkin olumlu tespit ve beklentilerine karşın, olumsuz tespit ve beklentileri ifade eden siyaset ve siyaset dışı çevrelerin de görüşlerini dikkate aldığımızda, tabloyu netleştirmek adına bazı gelişmeleri izlemenin ve yorumlamanın faydalı olacağı görülmektedir.

Özellikle erken seçimin kamu giderleri dışında ekonomiye olan maliyeti şimdiden kendini göstermeye başlamış, piyasalardaki dalgalanmaların ve döviz kurlarındaki artışın hem kamu hem de özel kesime ve vatandaşa yükleyeceği ek maliyetlerin ilk işaretleri alınmaya başlamıştır. Yaşadığımız bu erken seçim sürecinde, liranın değer kaybının faizler ve enflasyon üzerindeki olumsuz etkisi ve gerek kamunun gerekse özel kesimin döviz yükümlülüklerini çevirebilmesi açısından bazı sıkıntıların oluşabileceği ihtimal dışı değildir. Dış kaynaklı veya iç kaynaklı yeni yatırımların ve girişimlerin ise bu süreçte ihtiyatlı olacağı ve net bir görüntü oluşmasını bekleyeceği dikkate alındığında, büyüme ve istihdama ilişkin sıkıntılarımızı toparlama açısından bir süre daha beklememiz gerekeceği anlaşılmaktadır.

Mütevazi bir bütçe olan 2015 yılı bütçesinin Ocak-Haziran dönemi bütçe rakamlarının bütçe disiplini açısından olumlu bir görüntü verdiği bilinmektedir. Ancak, Temmuz ayı bütçe uygulama sonuçlarının halen açıklanmamış olması (Her aya ilişkin rakamlar izleyen ayın ortasında açıklanıyordu) nedeniyle, bütçenin Temmuz ayı performansı hakkında bir yorum yapabilme imkanımız olmamakla birlikte, yıl sonuna kadar ki süreçte; erken seçim nedeniyle yapılacak kamu harcamaları (Yüksek Seçim Kurulunun yapacağı giderler, siyasi partilere ilave devlet yardımı yapılmasına ilişkin bir yasal düzenleme yapılması hali ve vatandaşların yerel hizmet taleplerine seçim nedeniyle daha duyarlı davranacak bir hizmet anlayışının aktif hale gelmesi) ile artan terör olayları ve asayiş sorunlarının bütçeye ilave bir yük getireceği anlaşılmaktadır.

Hükümetin, memur sendikalarıyla yaptığı toplu sözleşme görüşmeleri sonucunda; 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin olarak, memurların ve emeklilerin maaşlarında öngördüğü zam oranları ile diğer bazı mali haklardaki açıklamaları, evvelki yıllardaki katı tavrını esneten bir tutum sergilediğini göstermektedir (Hükümetle görüşmelere katılan bazı sendikaların ise bu iyileştirmeleri yeterli bulmadığını ve tatmin olmadığını hatırlatalım). Öte yandan, okulların açılışının Hükümet tarafından Kurban Bayramı sonuna kadar ertelenmesi, turizm sektörü açısından doğru bir karar olmuştur. Ancak, bu karara bile; kitap, kırtasiye, okul kıyafetleri ve ayakkabı satanlar ile servis aracı işletenlerin, hem iş hem de ödeme programlarını bozduğu gerekçesiyle tepki göstermeleri dikkate alındığında; (Hükümet için hiç bir riski ve zorluğu olmayan bu basit kararın oluşturduğu tepkiler değerlendirildiğinde;) ekonomi alanında Hükümet açısından çok daha zor, riskli ve bilinmezliklerle dolu alanlarda ve konularda karar almanın ne derecede önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, önümüzdeki süreçte ekonomiye odaklanmada bir zafiyet yaşanması, alınması gereken kararların zamanında alınmaması veya ötelenmesi halinde, gelecekte yaşanacak olumsuzlukları aşmak daha zor olacaktır.

Dolayısıyla, 2015 yılının hem siyasi hem de ekonomi açısından ilginç bir yıl olacağı anlaşılmakla birlikte, anılan gündemdeki gelişmelerin, bu süreçte seçim sonuçlarını ne derecede etkileyeceğini hep birlikte göreceğiz. Ancak, seçim sonucunda oluşacak hükümeti siyaseten ve ekonomi açısından zor bir dönemin beklediğini ve 2016 yılının kritik bir yıl olarak yeni hükümetin ilk sınav yılı olacağını söyleyebiliriz. Bizler de; bu geminin içindeki sorumluluk sahibi birer fert olarak umudumuzu korumalı, zorlukları aşmak amacıyla, gerekli uyarıları yapmaya ve sorunları çözmeye yönelik görüşlerimizi paylaşmaya devam etmeliyiz.