'Gönül bağı kurduğun herkesten sorumlusun..' dedi Tilki… (Küçük Prens'ten)
Neydi ki gönül..? sevgi, yoksa emek miydi karşılık beklemeden...? Gönül bağı, nasıl vee neye göre kurulur - muydu ki..? bağlanır mıydı sıkıca gönlünce ve bir oyun kurucu olarak… kimlerin elindeydi ki…sevgi mi, aşk mı? Yoksa ilahi bir güç, ya da… her neyse!
- Yürekte varsayılan nitelik, sevgi, istek, anış, düşünüş… etkileşim… kişinin iç dünyası..! duygu kaynağı…
- Duygusal ilişki… sevgi… aşk… ve
tüm bunları kapsayan.. ilahi ve sorumlu bi güç müydü acaba..? hani bazen de, derler ya.. ' Allahın evidir gönül, yıkma..! gücendirme.. bir daha yerine gelmez… yerle bir edersen..!
- Nasıl kurulurdu ki, Tilki'nin de dediği gibi 'gönül bağı'.. ve de kurarken sorumlu olduğun..! acı ve tatlısıyla paylaşmak bir şeyleri bir yudum yalnızlıkta belki… ya da kalabalığının yalnızlığında bi özlem miydi ki… aşk, istek, anış, düşünüş gibi hasletlerin penceresinden baktığında..!
Kimlerle kuruyorduk ki bu bağı.. Anne, baba, kardeş., eş arkadaş kardeş diğerleri… görmeden duymadan, dokunmadan ve hikayesini dinlerken benimseyip, bildiklerimizle…'Gönül yolculuğunda...!
Hani, ansızın rastlaşırız da bazen bi yerlerde birilerine … üzülüp sıkılırız ya hallerinden… onlar da bizimkinden… sonra, meraklanırız da birden…onlar da bize..! günün herhangi bi anında aklımıza düşer ya bazen sebepsiz... yüreğimiz çeker, aklımız tutar, içimiz de kayar ya sebeplerce... görmeden etmeden… tutup ellerinden, dokunmak isteriz ya yüreklerine..!
Elinle dokunmadan, sesiyle duymadan… gözünle görünmeden… içine düşer ya bi bi acı… nicelik gibi, sevgi gibi… hani, başımız secdeye erercesine..! Gönül gibi… bağ gibi.. İlahi bir sorumluluk gibi..!
Hani tökezler de kayacak olursun ya apar topar bu yaşamdan bazen… yanıbaşında bi el… uzaklarda ise bi yürek… tüm gücüyle çeker kaldırır ya, iteleyerek seni yaşamın kıyısına - kıyısına..! gözlerinde umut, yüzünde de bi tomurcukla… ve bir yeniden hayata - hayata..!
Sebepsiz de bi türkü düşer ya bazen bi yerlerden gönüle… hani ,hatırlarken birilerini ansızın… yüzünde bi hüzün, yüreğinde de bi sızıyla..!
Işte o an şarkılar, türküler, şiirler, ilahice ve aynı demden vururlar teline teline...!
Sufi kültürü de bi başka türlü dem vurur kendi teli'nden 'Gönül bağına bağlanarak… yürekte varsa nitelik, sevgi, istek, düşünüş… ilahi bi duygu seli… mutlaka bi yerlere takılı kalır bam telin… bunun da adı Gönül'dür belki, bir yerlere bağlanırken çözüldüğün…çözülürken de sorumlu kaldığın!
Somut ilgi alaka ve etkileşim sonuçlarında olan bir tesir alışverişi… rabıta, sakin bir zihin, sakin bir beden de demekse eğer..!
Rahmetli Neşet Usta, Kendi telinden bağlandığı sazıyla, ne de güzel özetleyivermiş 'Gönül bağı'nı... 'Gönül dağı yağmur – yağmur, boran olunca… akar can özünden sel gizli gizli… bir tenhada can, cananı bulunca.. sinemi yaralar, yar oy, yar oy, dil gizli gizli… derken gönlüyle kurduğu rabıtayı..!
'Tilki'nin de dediği gibi: 'Gönül bağı kurduğun herkesten sorumlusun..!'dur mutlaka..! kurabildiysen eğer..!