2018 yılının son günlerini yaşıyoruz. Bir yılı daha geride bıraktık. Tarihimizde 2018 yılı değişimin ve sıkıntıların yılı olarak anılacaktır. Bilindiği gibi 24 Haziran 2018'de Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte devlet yönetimi yeni bir sisteme dönüştü: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Bu sistemle artık parlamentoya dayalı Hükümet sistemi yerine Cumhurbaşkanının iradesiyle belirlenen bir sistemin uygulaması başladı.

Bu sistem kurallarını şekillendiremeden eleştirilmeye başlandı. Diğer taraftan yönetim düzeni yeni Hükümet Sistemine göre yapılanma sürecini daha tamamlamış değil. Hükümet Sistemine geçiş süreciyle ilgili çıkarılan yasalara göre 18 Ocak'a kadar bakanlıklar yeniden yapılanacak, kimi değişiklikler parlamentoya başvurulmadan gerçekleştirilecek. Bu süreçte Hükümet Sisteminin başka ne yenilikler getireceğini hep birlikte göreceğiz. Ancak bir gerçek var ki, yeni bakanların beş ayı aşan bir süre içinde kamuoyunda eski bakanlar gibi henüz yeni bir algı oluşturamadıklarını gözlemliyoruz. Hangi bakanlıkla ilgili olursa olsun son noktayı Cumhurbaşkanı koyuyor.

18 Ocak 2019 tarihine kadar bakanlıklarda yapılması beklenen yeniden yapılandırma çalışmaları sona erdiğinde, bakanların toplumsal fonksiyonlarının ve toplumdaki algılatma güçlerinin etkisini göreceğiz. Bunun en bariz örneği 24 Haziran'dan bu yana Gelir İdaresi Başkanlığına hala atama yapılmamasıdır. Bu nedenle hangi bakanlıklarda nasıl bir yapılanma olacağını, hangi sürprizlerin karşımıza ne çıkaracağını bekleyip hep birlikte göreceğiz.

2018 yılının Hükümet Sistemi değişikliklerine paralel olarak ekonomide yaşanan sarsıntı Türkiye'nin büyük bir tehlikeyle karşı karşıya gelmesine neden olmuştu. Doların 7 TL'yi geçmesi Euronun 8'TL'yi geçmesi kısa bir süre bir paniğin yaşanmasına, ekonomide bir dalgalanmaya neden oldu.

Bu süreç içinde yaşanan ekonomik deprem sonradan alınan tedbirlerle atlatılmış moduna girdi. Dolar ve Euro kurları düştü, Türk lirası kaybettiği değerinin bir kısmını geri alarak toparlandı. Ancak bu toparlanmanın alınan tedbirler sayesinde mi oluştu? Yoksa bankaların ve dış borcu yüksek şirketlerin yaklaşan yıl sonu bilançolarının düzeltilmesini amaçlayan gizli bir el mi neden oldu? Bir muamma olarak kafalarda çözüm arayan önemli sorulardan biridir.

Enflasyondaki artış, piyasadaki paranın azalması, ödeme ve tahsilatlarda yaşanan sıkıntılar sonucu şirketlerin ekonomik dar boğaza girmesi 2018 yılının toplumun bütün kesimlerinin olumsuz etkilenmesine neden olmuştur.

2018 yılı geleceğe şekil verecek bir anlayışla değişim yılı olarak anılacaktır. 2018'de yaşanan sıkıntıların 2019 yılında yaşanmamasını diliyorum.