Çocukluktan erişkinliğe geçiş olarak tanımlanan bu dönem pek çok aile için son derece sancılı, baş edilmesi zor günleri de beraberinde getirmektedir.
Çocuklarımızın fiziksel olarak büyüdükleri, kendilerini ve karşı cinsi tanımaya başladıkları bu dönem erkeklerde 10-15, kızlarda ise 9-13 yaşları arasında başlamaktadır. 22 – 24 yaşlarına kadar devam ettiği görülen bu dönem eğitim hayatının sona erdiği, iş yaşamının başladığı, pek çok sorumluluğun kazanıldığı bir yaş aralığına denk gelmektedir.
Ergenlik döneminde yaşanan fizyolojik ve psikolojik değişimler bireyin hem kendisi ile hem de çevresi ile çatışmasına yol açmaktadır. Yetişkinliğe adım atmaya başlayan birey çevresinde yaşanan olaylara karşı farklı bakış açıları oluşturarak bunları yorumlamaya başlar. Arkadaş ilişkileri bu dönemde aile ilişkilerinin önüne geçmektedir.
Çevresini yorumlamaya başlayan ergenlerdeki en büyük sorun problem çözme yeteneklerinin yetersiz oluşudur. Okul çağında yaşıtları arasında popüler olmak amacıyla, markaya takıntısı başlar. Hatta anne ve babanın eğitimi, kariyeri, ekonomik imkanı bile önemli hale gelir.
Bu dönemde duygu durumlarında ani iniş ve çıkışların görülmesi mümkündür. Dış görünüş, güzellik veya yakışıklılık algısı, çevre tarafından beğenilme isteği ön plandadır.
Ergenlik döneminde gençleri spor – sanat gibi sosyal faaliyetleri yönlendirmek önemlidir. Özgüven artışı sağlayacak hobiler kazanılması için desteklenmeleri gerekir. Arkadaş çevrelerinin anne ve babalar tarafından tanınması önemlidir.
Ergenlik döneminde birey kendini pek çok karamsar düşüncenin etkisi altında hisseder. Ailesi tarafından anlaşılmama, sevilmeme, arkadaşlarının onu önemsememesi, kendini çirkin veya başarısız bulması gibi pek çok olumsuz düşünce tarafından kuşatılır.
Bu dönemde en sık görülen ruhsal sorun ne yazık ki depresyondur. Yeme bozukluğu, alkol ve madde kullanımı gibi olumsuz alışkanlıklar, takıntılı durumlar bu dönemde görülebilir.
Bireyin ailesi tarafından değerli olduğunu anlaması son derece önemlidir. Arkadaşlık kavramı bu dönemde çok önemli olduğundan ailelerin eleştirel bir tavır içine girmesi doğru değildir. Yaşanılan sorunların aile desteği ile çözülebileceği vurgulanmalıdır. Bu dönem artık çocukluktan çıkma dönemi olduğu için aile içinde alınan kararlara dahil edilmek, fikrine başvurmak, görev ve sorumluluk almasını sağlamak ergenlik döneminde ailelerin yapması gerekenler arasındadır. Anne ve babanın ortak bir tutumda olması, onay ve red durumlarında fikir birliği içinde davranması gereklidir.
Ergenlik döneninde bulunan bir bireyi keskin sözlerle eleştirmek son derece yanlış bir davranıştır. Karşılaştırmalardan uzak kalınmalı, sözle nasihatten ziyade davranış yoluyla örnek almasını sağlama yoluna gidilmelidir. Bu dönemde baskı altına almadan, onun rızasıyla ikna yolu bulmak, emir cümlelerinden uzak kalmak önemlidir.
Pek çok ailede fırtınalar estiren bu süreç, elbette sona erecektir. Ancak en az zararla bu dönemi atlatmak, bireyin eğitim ve iş hayatını şekillendiren bu süreçteki sancıları azaltmak anne ve babanın ortak çalışması ile mümkündür.