Enflasyonun uzun yıllardan sonra tekrar zirve yapması ve ekonomi gündeminin ilk sırasına yerleşmesi çok da şaşırtıcı olmadı. Çünkü, bir süreden beri enflasyonu tek haneye çekme söylem ve çabalarının başarıya ulaşmaması, belirlenen hedeflerden büyük sapmalar olması, bu hedeflerin devamlı olarak bir sonraki döneme ertelenmesi, enflasyon konusundaki muhatap kurumun sadece Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olduğuna ilişkin bir algı yaratılması, enflasyonun nedenleri konusunda bazı farklı görüşlerin oluşması, enflasyonu azaltma düşüncesinin diğer iktisadi parametrelerle uyumlu götürülememesi, palyatif önlemlerin alınması ve gerekli yapısal müdahalelerin yapılamaması, kaçınılmaz olarak bu günkü enflasyon ortamını doğurmuştur.
Toplumumuzun ve medyamızın enflasyonu bir canavar olarak nitelendirmesi ve onun uzun bir süredir uykuda olduğuna ilişkin görüş birliğine varması bile; enflasyonun ekonomimizin kalıcı temel bir sorununu teşkil ettiği ve her an uykudan uyanıp yıkıcı etkisini hissettirebileceği hususunda bilincimizin hazırlıklı olduğunu gösteren ilginç bir gerçektir.
Gelinen bu aşamada ilgili kamu kurumlarının enflasyonun bu seviyeye neden geldiği hususunda sayfalarca rapor hazırladığına ve buna ilişkin bilgi sunumunu yetkili bürokratik ve siyasi makamlara yaptığına hiç şüphe yoktur. Başta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olmak üzere bazı kurumların bu konudaki teşhislerini, önerilerini ve tahminlerini kamuoyuyla paylaştıkları da hepimizin malumudur. Aslında enflasyon sorununu çözmek için; doğru teşhiste bulunulması, doğru teşhisin ayni zamanda çözümleri de içerdiğinin bilinmesi, siyasi risk alınması, enflasyonla mücadelenin bir program dahilinde kararlılıkla ve ivedilikle yapılması ve bu sürecin para ve maliye politikalarının yanı sıra bazı alanlarda reformları da içermesi gerekmektedir. Dolayısıyla, öncelikle Ülkemizdeki ağırlıklı olarak maliyet odaklı enflasyonun nedenlerini objektif bir yaklaşımla tespit etmek önemlidir.
Enflasyon canavarının neden uyandığı hususunda sayfalarca doküman okumaya zaman ayıramayanlar, bazı farklı görüşlerden dolayı tereddüde düşenler ve her türlü algıdan bağımsız olarak bu nedenleri görmek isteyenler için; yaşadığımız enflasyonun önemli nedenlerini özetlemek bizlere, enflasyon sorununu çözmek ise yetkililere düşen bir sorumluluk ve görevdir.
Bu bağlamda enflasyon canavarını uyandıran önemli nedenleri aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
- Üretimde verimliliğin artırılamaması
- İstihdam maliyetinin; vergi, prim gibi unsurlarla ve getirilen yeni yükümlülüklerle artması
- Kamu zamları
- Ham petrol fiyatlarının küresel ölçekte artış göstermesi
- Döviz kurlarındaki artışlar (dış ve iç nedenler)
- Ara malı ithalatındaki yoğun dışa bağımlılık
- Finansman maliyetinin artması
- Son yıllarda yapılan seçim ve referandum süreçlerinde kamu harcamalarının artışı
- Ranta yönelik ticari odaklanmanın artması sonucu birçok üretim alanında üretimden çekilme ve üretimin azalması
- Tarım ve hayvancılığa verilen desteklerin Avrupa Birliği ve başarılı dünya emsalleriyle kıyaslandığında yetersiz kalması ve bu alandaki girdilerin maliyetinin devamlı artması
- Tarımda; ürün çeşidi, miktarı, bölgeler bazında dağılımı ve bu ürünlerin değerlendirilmesi hususlarında ciddi bir üretim programının uygulamaya sokulamaması
- Gıdadaki üretim-tüketim zincirinde; aracılar, depolama ve lojistik açılarından ivedi müdahalelerin yapılamaması ve gerekli yapısal dönüşümlerin gerçekleştirilememesi
- Olumlu bir düşünceyle 2014 yılının sonunda kurulan Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesinin (Gıda Komitesi) radikal ve yapısal tedbirler alma ve uygulamaya dönüştürme performansının düşük olması
- İç piyasadaki fiyatları dizginleme amacı da taşıyan ithalat politikası sonucunda; kurlardaki artışların da etkisiyle ithal malların fiyatlarının yükselmesi ve buna paralel olarak iç piyasadaki yerli ürünlerin de fiyatlarının artması
- Gerçekleşen enflasyona sürekli münferit gerekçeler bulma arayışına fazla odaklanarak, ekonominin entegre bir sistem olduğu gerçeğini ihmal etmek ve bu kapsamda gerekli yapısal tedbirleri almamak
- Başta kamu kurumları olmak üzere birçok alanda döviz bazlı anlaşmaların yapılması ve bu eğilimin artış göstermesi sonucunda; TL'ye olan psikolojik güvende zafiyetler oluşması
- Bazı ticari işletmelerin döviz kurlarındaki artış gerekçesine sığınarak geçmişten gelen her türlü maliyet artışlarını telafi etme çabaları