Toplumsal siyasi hafızamızı zorlamaya gerek yok. Türk siyasi hayatının çok partili siyasi hayata geçişi Cumhuriyet Halk Partisi'nden doğan Demokrat Parti'nin Türkiye'de sağın gelecek tasavvurunu, kaldığı yerden CHP'nin de sol politik düşünceyi evrimleştirmesi birer siyasi eksen olarak değerlendirilebilir. Ancak Türk siyasi hayatının geleneğinde; Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş ve Bülent Ecevit'i bir kefeye Adnan Menderes, Turgut Özal, Recep Tayyip Erdoğan bir kefeye koyarak değerlendirmek siyasi analiz yapma bakımından bize önemli satır başları verecektir.
Eksen dediğimiz siyasi duruş; düşünsel ve eylemsel bakımdan kırılmalar, kaymalar, sapmalar oluştursa da son 60 yılın ortak kodu çağdaşlaşma, muasırlaşma, batılılaşma üst başlığında Türkiye'nin NATO ekseninde konumlanmasıdır. Bu Türkiye'nin son 60 yılda geçirdiği darbeleri, ihtilal provalarını ve post modern darbeleri açıklayabilecek yegane başvuru başlığıdır. Osmanlı bakiyesi üzerine bina edilen Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal'in ne da onun silah arkadaşlarının düşünce ve mefkure anlamında Anadolu'nun aydınlanması bakımından büyük işlem gören münevverleri, askeri anlamda Osmanlı paşası sivil anlamda Osmanlı münevveri olarak tarif ve tadil etmek yerinde olacaktır. Bu bakımdan Türkiye'nin bina edileceği Eksen mülahazasını NATO paşalarına, NATOlaşmış aydınlara, kalem erbaplarına bırakmak, onların kaleminden, sözlerinden ve gözlerinden Türkiye'nin 100 yıllık hedefini İstanbul'un fethinin 500 yıllık hedefini, Malazgirt'in 1000 yıllık hedefini algılamak neredeyse imkansızdır.
Bu bakımdan Türkiye'nin ekseni insan merkezli bir tasavvuru zorunlu kılmıştır.
Batının ekseninde olmak dar anlamda batıya bağımlı ve bağlantılı olmaktı. Buradaki çıkmaz sokak Türkiye'nin bağımsızlık ve siyasi olarak hükmetmesinde ve nüfus etmesindeki bağımlılıktır ki bu ekseni tamamen manda ve himaye olarak yorumlanmasına neden olur. Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önümüzdeki hafta 101 yılını kutlayacağımız Sivas kongresinde Manda ve himayenin kabul edilmeyeceğinin emperyalistlere ilanen belirtilmesi ve bunun Ankara'da toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir irade beyanı haline dönüşeceği Türkiye'nin ekseninin ana kaynağının millet, milli irade, ve ondan neşet bulan bağımsızlık ve egemenlik anlayışı olduğunu ortaya koymaktadır.
Yoksa kimse Türkiye'nin gaz bulmuş da gaza gelmiş ve ondan dolayı eksen tartışmasına başlamış olduğunu zannetmesin… Türkiye'nin ekseni Milli devlet aklının, derin millet iradesinin yeni vizyona sokacağı bir Türkiye Cumhuriyeti tasavvurudur. Bu tasavvur, hükümetleri, partileri ve devlet ebed müddet anlayışıyla birçok hizmet elemanı sinesinde yaşatır ki millet ile devlet olmak böyle anlaşılmalıdır. Ekseni kaymışların, ekseni ipotek altında olanların ve eksenlerini güttükleri keçinin kuyruk bölgesi kadar bir vizyonla dünyayı anlamaya çalışanların başa çıkacağı bir iş değildir.